Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde Maraş'ın Dulkadiroğlu ilçesinde 44 kişinin öldüğü Saitbey Sitesi davasında yer alan bilirkişi heyeti dosyadan çekilme talebinde bulundu ve 'tehdit altındayız' dedi.

Türkiye genelinde deprem riskine karşı alınan önlemlerin özellikle yapı denetim ve mühendislik standartlarının yeterliliği konusunda ciddi bir yeniden değerlendirme gerektirdiği açık. Özellikle 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremler bu gerekliliğin en somut örneği.

Maraş’ın Dulkadiroğlu ilçesinde kentsel dönüşümle yapıldığı halde yıkılan Saitbey Sitesi davasının üçüncü duruşmada mahkeme heyeti dosyanın yeniden bilirkişiye gönderilmesine karar verdi. Hazırlanan bilirkişi raporu yıkımın zeminden kaynaklanmadığını, aksine müteahhit Hasan Çam’ın asli kusurlu olduğunu ortaya koydu:

“Sanık Hasan Çam’ın onaylı betonarme projesine aykırı olarak gerçekleştirdiği bu imalatlar ile göçme arasında teknik açıdan illiyet bağı bulunduğu ve sanık Hasan Çam’ın bu nedenle asli kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Sanık şantiye şefleri Murat Kaş ve Halil İbrahim Us ile sanıklar Sehay Yapı Denetim firma yetkilisi Halil Yıldız ve uygulama denetçisi Yavuz Kaygısız’ın görev ve sorumluluklarını yerine getirmediğinin kesin nitelikte söylenemeyeceği, bu nedenle de teknik açıdan herhangi bir kusur atfedilemeyeceği, görüş ve kanaatine varılmıştır.”

6 Şubat davalarında ilk ceza: Müteahhide indirimle 18 yıl hapis

Halil Yıldız ve Yavuz Kaygısız bu raporun arından 18 Temmuz’da tahliye edildi.

Hedef gösterme, tehdit ve linç kampanyaları

Bilirkişi heyetinde yer alan akademisyenler Kahramanmaraş 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dilekçe yazarak çekilme talebinde bulundu. ANKA Haber Ajansı’nın ulaştığı çekilme talebi dilekçesine göre bilirkişi heyeti kendilerinin ve ailelerin hedef alındığını öne sürdü:

“Yüce mahkemeniz dahil birden fazla mahkeme tarafından birçok dava dosyasında resmen bilirkişi olarak görevlendirildik. Yapılan görevlendirme kapsamında talimat kalemince düzenlenen tensip zaptı tarihleri ve dosyaların tarafımıza teslimi sırasının esas alınması sonrası heyet olarak sırasıyla her bir üyenin uzmanlık alanı kapsamında uzun süreli çalışma ve yoğun emek harcayarak verdiği katkı ile oluşan bilirkişi heyeti raporları UYAP sistemi üzerinden yüklenmeye başlanmıştır.

Tam bu aşamada tarafsız ve bağımsız davranma ile dürüstlüğü kendisine ilke edinen, Uluslararası Tahkim dosyalarında görev yapan, İstanbul adliyelerinde binlerce dosyada görev alan ve İstanbul Bölge Adliye mahkemelerince raporları “takdire şayan” olarak nitelendirilen heyet üyeleri isimleri ve çalıştığı kurumları dahi açık bir şekilde verilerek bazı sosyal medya platformlarında ve TV kanallarında, haksız, taraflı bir şekilde ve iftira içerikli yorum ve haberlerle linç kampanyasına maruz bırakılmıştır. Dosya içeriğini okumadan, onaylı projeleri incelemeden, statik hesap detaylarını görmeden ve yapısal analizler gerçekleştirmeden, kısacası konunun uzmanı olmayan kişilerce yapılan bu iftira içerikli ithamlar, hedef göstermeler ve tehditler sosyal platformlarda halen sürdürülmektedir.

Heyet üyelerinin isimlerinin ve çalıştığı kurumun açıkça verildiği, kendilerinin ve ailelerinin hedef gösterildiği, hatta tehditlere varan söylemlerin korkusuzca ortaya atıldığı bir süreçte, yetkili makam ve kurumlarca da herhangi bir işlemin tesis edilmediği görülmüştür.

Heyetimizin yapılan görevlendirmeler sonrasında, yukarıda açıkça vurgulanan nedenlerden ötürü, tarafsız ve bağımsız bir şekilde çalışma imkanının ortadan kaldırılması nedeniyle dava dosyasına herhangi bir katkı veremeyeceği hususu ortaya çıkmıştır. Kaldı ki yaşanan tüm bu süreçlerde akademik çalışmalarımız da büyük oranda aksama meydana gelmiştir. Doktora, yüksek lisans ve lisans derslerimizin fazlalığı ile danışmanı bulunduğumuz öğrenci sayısının yüksekliği ve idari görevler ile bilim kurulu üyeliklerinden ötürü de bilirkişilik görevini süresi içerisinde yerine getiremeyeceğimiz anlaşılmıştır.

Sonuçta, yukarıda yapılan gerekçelendirmeler kapsamında heyet üyelerimize yapılan tüm bilirkişilik görevlendirilmesinden affımızı diler, gereğini saygılarımızla arz ve talep ederiz.”

‘Ailemin katilleri serbest bırakıldı’

Tuba Erdemoğlu Saitbey Sitesi’nde babası Hasan, annesi Hatice, kardeşi Sudenaz ve dedesi Ökkeş Çayırcı’yı kaybetmişti. Erdemoğlu’na ulaşan ANKA bu süreci sordu. Erdemoğlu şöyle konuştu:

Saitbey Sitesi davasında dört duruşmayı geride bıraktık. 18 aydır adalet mücadelesi veriyoruz. Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden gelen bilirkişi raporunda sanıklardan Halil Yıldız, Yavuz Kaygısız, Melike Yıldız, Halil İbrahim Us ve Murat Kaş asli kusurlu tespit edilmişti. Beş kişilik heyetten oluşturulan bilirkişilerce hazırlanan raporda bu sanıklar için ‘suç atfedilemez’ ibaresi yer aldı. Nasıl suç atfedilemez? Bu raporu hazırlayan bilirkişi heyetine haklı bir eleştirimiz oldu. Bu eleştirilerimiz birilerine rahatsızlık vermiş. Sizin bir evrakla dosyadan çekildiğiniz, hazırladığınız raporlarla bizim davamızın kaderi belirleniyor. Bizim davalarımız uzuyor. Sizin suç atfedilemez dediğiniz insanların elinde bizim sevdiklerimizin kanı var. Bu son bilirkişi raporuyla benim ailemin katilleri serbest bırakıldı. Normal hayatlarına devam ediyorlar. Benim ailem 18 aydır toprağın altında nefes alamazken onlar normal hayatlarına devam ediyorlar. Vicdan azabı hissediyorlar mı? Rahatsızlık duyuyorlar mı? Hayır. Ama biz 18 aydır toprağın altında olan ailelerimizle ölü gibi geziyoruz. Yaşamıyoruz.

Ne olmuştu?

6 Şubat 2023’teki Kahramanmaraş merkezli depremler bölgedeki pek çok binanın yıkılmasına ve binlerce insanın hayatını kaybetmesine yol açmıştı. Bu depremlerde yıkılan yapılardan biri de Kahramanmaraş’ın Dulkadiroğlu ilçesindeki Saitbey Sitesi’ydi. Site kentsel dönüşüm projesi kapsamında inşa edilmiş olmasına rağmen depremin şiddetine dayanamayarak çöktü ve bu durum yapının inşaat sürecindeki olası ihmal ve hataları gündeme taşıdı.

Olayın ardından Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı Saitbey Sitesi’nin yıkılmasıyla ilgili geniş çaplı bir soruşturma başlattı. Bu soruşturma kapsamında inşaat sürecinde görev alan kişiler hakkında ciddi suçlamalar yöneltildi. İddianamede müteahhit Hasan Çam, statik proje ve uygulama denetim görevlisi Yavuz Kaygısız, yapı denetim şirketi yetkilisi Halil Yıldız, yapı denetim şirketi kontrol elemanı Melike Yıldız, şantiye şefleri Halil İbrahim Us ve Murat Kaş “bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçundan yargılandılar. Savcılık bu kişilerin sorumluluklarını yerine getirmemeleri ve projeye uygun olmayan uygulamalar nedeniyle binanın yıkılmasında doğrudan sorumlu olduklarını öne sürdü. Bu nedenle sanıklar hakkında 22 yıl 5 aya kadar hapis cezası talep edildi.

Kahramanmaraş 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada ikinci duruşma 19 Ocak 2024’te yapıldı. Bu duruşmada sanıkların tutukluluk halleri değerlendirildi. Şantiye şefi Halil İbrahim Us adli kontrol şartıyla tahliye edilirken diğer sanıklar tutuklu yargılanmaya devam etti. Mahkeme sürecinde ortaya çıkan yeni bilirkişi raporları ve tanık ifadeleri sanıkların suçluluk derecelerinin netleştirilmesi açısından önemli bir rol oynadı. Sanıkların inşa sürecindeki sorumluluklarını yerine getirip getirmediği, kullanılan malzemelerin standartlara uygun olup olmadığı, proje denetimlerinin yeterli yapılıp yapılmadığı gibi konular mahkeme tarafından incelendi.

Depremde 44 kişi ölmüştü: Kaymakamlıktan bürokratlara yargı zırhı