Bir dönem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başdanışmanlığını da yürüten SADAT kurucusu Adnan Tanrıverdi hayatını kaybetti.

Bir süredir hastanede tedavi gören Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin (SADAT) kurucusu 79 yaşındaki emekli tuğgeneral Adnan Tanrıverdi hayatını kaybetti.

Tanrıverdi bir dönem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanıydı.

Peki Türkiye onu hangi tartışmalar yüzünden tanıyor?

Eylül 2012’de bazı TV kanallarının ana haber bültenlerinde yeni kurulan bir şirketle ilgili art arda haberler yayımlandı.

Bahsedilen alışılageldik türden bir ticari şirket değildi. Türkiye’de ilk kez, askeri alanda faaliyet gösterecek bir özel şirketin kuruluşu duyuruluyordu.

Şirketin kurucusu emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’ydi ve şirketin adı SADAT’tı.

Tanrıverdi röportajlarında Milli Savunma Bakanlığı’ndan onay beklediklerini ve sonrasında Müslüman ülkelere hizmet vermeye başlayacaklarını belirtiyordu.

Kısa süre sonra faaliyetlerine başlayan şirket yıllarca bitmek bilmez iddia ve eleştirilere konu olacaktı.

Kurum resmi sitesinde kendini ‘Uluslararası savunma alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren ilk ve tek Türk Özel Askeri Şirketidir’ diye tanımlıyor.

Adnan Tanrıverdi de Bosna savaşındaki bir ziyareti sırasında Batılı özel askeri şirketlerin faaliyetlerini öğrendikten sonra kafasında bir şirket fikrinin canlandığını anlatmıştı.

Ancak başından beri SADAT’ın ticari olduğu kadar siyasi bir yönü de bulunuyor.

Bu noktada 28 Şubat dönemine dönmemiz gerekiyor. Bahse konu dönemde irticai faaliyet gerekçesiyle ordudan atılan ya da emekli olmak zorunda kalan subaylar 2000 yılında kısa adı ASDER olan Adaleti Savunanlar Derneği’ni kurdu.

ASDER ise bir düşünce kuruluşunu, kısa adı ASSAM olan Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği’ni doğurdu.

Tarif edilen amaç İslam ülkeleriyle ilgili fikri çalışmalar yapmaktı. ASSAM’ın İslam Birliği kongrelerine zaman içinde birçok önemli isim katıldı.

Örneğin 2019’daki kongrenin açılış konuşmasını Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş yapmış, dönemin Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nureddin Nebati de kürsüye çıkmıştı.

ASSAM’ın ASRİKA taslağı

ASSAM 2017’de İslam Ülkeleri Birliği Deklarasyonu’nu kamuoyuna duyurdu. Basın açıklamasının son cümlesi şöyleydi:

“İslam ülkeleri birliği oluşmasını engelleyecek tutum ve girişimlerin olması halinde askeri güç kullanarak birlik hükümlerinin kullanılması yetkisinin İslam ülkeleri birliği parlamentosunda olmasını kabul eder ve zaruri buluruz.”

ASSAM’ın bu birlik projesine dair bir anayasa taslağı da bulunuyor. Taslakta devletin adı ASRİKA İslam Devletler Birliği olarak tanımlanıyor.

Yasama ve yargı yetkisi İslam hukuku yani şeriat hükümlerine dayandırılıyor.

ASSAM’dan SADAT’a

ASDER’den nasıl ASSAM doğduysa ASSAM’dan da SADAT doğdu. SADAT, ASSAM’ın fikri temelleri üzerine ASSAM’la aynı logoyu kullanarak 28 Şubat 2012’de kuruldu.

Bu Arap Baharı’nın Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da etkilerinin sürdüğü, Libya’ya askeri müdahalenin yapıldığı ve Suriye’de iç savaşının derinleştiği dönemdi.

Adnan Tanrıverdi NTV’de yayımlanan röportajında Müslüman devletlere hizmet vermek istediklerini belirttikten sonra ekliyordu: “Suriye’den kimin talebine cevap vermek isteriz? Meşru kabul ettiğimiz muhalefetin. Silah ve malzemenin temini konusunda bizden talepler var.”

SADAT ile ilgili iddia ve eleştiriler de kurulur kurulmaz başladı.

İlk iddialar Suriye bağlantılıydı.

Aydınlık gazetesi bu tür iddiaları ilk gündeme taşıyan yayınlardandı. Vatan Partisi’ne yakınlığıyla bilinen gazete şirketle ilgili ilk haberini “İstanbul’un göbeğinde ‘yasal kontrgerilla merkezi: SADAT” başlığıyla duyurdu.

Haberinde spotunda ise “Türk Silahlı Kuvvetleri’nden atılan irticacı askerler Suriyeli çeteleri eğitiyor, silahlandırıyor” ifadeleri vardı.

15 Temmuz ve Tanrıverdi’nin yeni görevi

15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden kısa bir süre sonra SADAT’taki görevinden ayrılan Adnan Tanrıverdi Cumhurbaşkanlığı başdanışmanlığı görevine getirildi.

Bu gelişmeyle tartışmalar farklı bir boyut kazandı.

Ocak 2018’de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan bir güvenlik toplantısında Tanrıverdi dönemin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan’ın yanında otururken görüntülendi.

Bu dönemde SADAT ile iktidar arasındaki ilişkinin niteliğine dair tartışmalar da yoğunlaştı. Tanrıverdi “Mehdi” konusundaki bir açıklamasının yarattığı tartışmalar ardından 2020’de bu görevden ayrıldı.

Yine de polemik bitmedi.

SADAT’ın Türkiye’de askeri kampları bulunduğu ve kendine ait silahlı ekipleri olduğu önemli iddialar arasında.

İYİ Parti lideri Meral Akşener de 2018 yılında bu tip bir iddiada bulunmuş, 2018 seçimleri öncesinde güvenilir kaynağın kendisine Konya ve Tokat’ta SADAT’a ait olduğu söylenen kamp fotoğraflarını gösterdiğini açıklamıştı.

Bunun üzerine başlatılan soruşturmada herhangi bir delile ulaşılamadığı belirtildi ve takipsizlik kararı verildi.

Tanrıverdi Türkiye’de de, dünyada da kamplarının ve silahlı ekiplerinin olmadığını savunuyordu:

“Türkiye’de kesinlikle herhangi bir eğitim vermedik şimdiye kadar. Dünyanın hiçbir yerinde kendimize ait veya kiraladığımız veya bize tahsis edilmiş bir eğitim merkezi hiç olmadı. Bir ülkeye hizmet veriyorsak o ülkenin askeri kışlalarında veya eğitim merkezlerinde veriyoruz bu eğitimleri.”

Akşener ilerleyen yıllarda fotoğraflarla ilgili söylemini sürdürecek ve o dönemle ilgiliyse “Bir deşifreydi yaptığım. Bir süre bu konu kapandı. Türkiye için korku unsuru olmadı” diyecekti.

AK Parti’yle ilişkisi ne?

SADAT’ın Adalet ve Kalkınma Partisi’yle (AK Parti) gizli ve özel bir ilişkisi olduğu iddiası da sık sık gündeme getirildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ınsa buna yanıtı şöyleydi: “SADAT’ın yöneticileri, kendileriyle yakından, uzaktan hiçbir alakam olmadığı halde bunu adeta bizim şu anda kullandığımız darbeci kuruluş olduğunu söyleyecek kadar bu başkan terbiyesizleşiyor.”

Melih Tanrıverdi doğrudan da dolaylı olarak da AK Parti ile bir ilişkilerinin olmadığını savunuyor.

Tanrıverdi AK Parti’yle SADAT’ın vizyonlarının uyuşup uyuşmadığıyla ilgili “Uyuştuğu görülen yerler olabilir ama beraber bir çalışma içinde yürütülen çalışmalar değil bunlar” diyor.

‘Gayrinizami harp ve paramiliter grup’ tartışması

SADAT’ın eğitimleri arasında gayrinizami harp eğitimi de vardı. Sitede bu eğitim paketindeki konular arasında gerilla harekâtı, psikolojik harp harekatı, istihbarat gibi başlıklar bulunuyordu.

Kurs sonunda kazandırılacak kabiliyetler listesi şöyleydi; sabotaj, baskın, pusu, tahrip, suikast, kurtarma ve kaçırma ile tedhiş.

Dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Mayıs 2022’de şirketin genel merkezine gitmiş, binanın önünde yaptığı açıklamada bu eğitime değinmişti. SADAT’ın ‘terörist’ yetiştiren paramiliter bir militer bir yapı olduğunu öne sürmüş, ve seçim güvenliğini tehdit eden bir şey olursa şirketin bundan sorumlu olacağını savunmuştu.

Tanrıverdi öncelikle gayrinizami harp eğitimi paketine bugüne kadar hiç talep gelmediğini, vermediklerini söylüyordu. Bu eğitimin işgal edilen ülkeler için önemli olduğunu belirtip bugün Ukrayna’da bu tür bir savaşın verildiğini örnek olarak gösteriyordu.

Kılıçdaroğlu’nun seçim güvenliği konusundaki iddialarıyla ilgiliyse Tanrıverdi şunları anlatıyordu:

“Bizim Türk iç siyasetine yönelik herhangi bir çalışmamız yok. Türkiye’de herhangi bir güvenlik problemi oluşturacak bir çalışmamız olmadı, olmayacak. Bunu iddia edenlerden savcılığa suç duyurunda bulunmasını talep ediyorum.

Bütün fikirlerimizi tüm şeffaflığıyla hem dokümanlarımıza hem de internet sitemize yansıtıyoruz. Eğer gizli kapaklı bir şeyler çeviriyor olsak bunları hiç yazmam. Yaparım, kimsenin de haberi olmaz, ruhu duymaz. ’70’lerde şunlar oldu failleri bulunamadı’ dediniz, ben de öyle yaparım. Kim yaptı bilmiyorum ama bir şey yapılacaksa eğer öyle yapılır, bizimki gibi yapılmaz.”