Eylül ayında Kırklareli İğneada’da aşırı yağışın neden olduğu selde altı yurttaş Foggy Valley (Sisli Vadi) adlı tesiste hayatını yitirmişti. Demirköy Cumhuriyet Başsavcılığı tesisin kaçak olduğu ve faaliyetini bu haliyle sürdürdüğüne dair soruşturma yürütürken yaşananlar hakkında bilgisi olduğu düşünülen kimi tanıkların ifadesine başvurdu.
T24’ten Tolga Şardan bu tanıkların verdiği ifadelerin çok önemli bilgiler içerdiğini belirten bir yazı yazdı. Yazıda Şardan “Bu bilgilere baktığımızda Kırklareli gibi görece küçük olsa da Bulgaristan sınırında olması nedeniyle stratejik önemi bulunan bir yerleşim biriminde de ‘tuhaf işler ve ilişkiler yaşandığı’ yavaş yavaş gün ışığına çıkıyor. Sel felaketinin soruşturulduğu savcılık dosyaya giren bir ifadede yer alan iddia-iddialar bir önceki cümlede okuduğunuz tablonun ne kadar gerçekçi olduğunu ortaya koyuyor ne yazık ki” dedi.
Şardan yazısında savcılığa ifade verenlerden birinin Foggy Valley’de çalışan eski eşini selde kaybeden, aynı tesisin eski çalışanı H.K olduğuna dikkat çekti ve H.K.’nın ifadesinde “Ümit Solmaz ile evlendikten sonra Burhan Kip’in karısı aracılığıyla 15 Temmuz 2020 tarihinde, ikimiz birlikte Sisli Vadi’de çalışmaya başladık. Ben şahsen 2022 yılı yaz aylarına kadar iki yıl süreyle oradaki çalışmama devam ettim. Çalışma sürem boyunca Solmaz ile birlikte işletmenin üst tarafındaki ahırların bulunduğu yerdeki gecekondu benzeri yapıda yatılı kaldık. Çalıştığım dönemde orada görevli diğer çalışanları dilekçemde açıklamış bulunuyorum. Tüm çalışanlar işletmede yatılı kalıyordu” dediğini aktardı.
‘Binalar yapılırken mimar, mühendis yoktu’
Şardan’ın H.K’nin ifadesine dayandırdığı yazıda yapıların Yusuf Tek adında Afganistanlı birine yaptırıldığı aktarıldı, H.K. ifadesinde “Binalar yapılırken çalışan hiçbir mimar, mühendis görmedim. Çalıştığım süre zarfında Cenan Aydın ismini duyuyordum. Bülent Bayrak’ın kardeşi olduğu söyleniyordu. Kendisini işletmede hiç görmedim. İşletmedeki sevk ve idare benim gördüğüm kadarıyla Bülent Bayrak tarafından yapılıyordu. Bülent Bey her cuma akşam gelir, pazar akşam da dönerdi” dedi.
‘Vali, 40 kişi ile geldi’
Kaçak yapıların olduğu Sisli Vadi isimli işletmeye Kırklareli Valisi’nin de geldiğini aktaran H.K, ifadesini şöyle sürdürdü: “Dilekçemde bahsettiğim çantayla para verilme olayı tahminen 2021 Aralık’ta yaşandı. Çünkü dönemin valisinin (dönemin Kırklareli Valisi Osman Bilgin’di) işletmeye geldiği günden bir süre önce ben hazırladığımız bir masanın videosunu çekmiştim. Bu video telefonumda hâlâ bulunmaktadır. Yaptığım kontrolde 7 Aralık 2021 tarihli olduğunu gördüm. Dolayısıyla işletmeye Vali Bey muhtemelen 7 Aralık 2021 tarihinden sonraki bir dönemde 40 kişilik bir heyetle gelmişti. İşletmenin ruhsatsız olduğu ve mühürleneceği ile ilgili birtakım şeyler konuşuluyordu. Ben bunu eşim Ümit’ten öğrenmiştim. Aynı tarihlerde Bülent Bey’in isteği üzerine eşim Ümit onun evindeki bir çanta parayı alıp bizim evimize getirdi. Ve muhafaza edeceğimizi söyledi. Bunun sebebi Bülent Bey yokken onun evinin de misafirlere kiralanabilmesidir.”
‘Dolar dolu çanta evimize geldi’
H.K. eve gelen para dolu çantayı sakladıklarını anlatırken “Ben çantayı koyarken dolar dolu olduğunu fark etmiştim. Ümit’e sorduğumda ‘Bu çantayı Bülent Bey saklamamızı söyledi. Daha sonra alacak, işletme ruhsatsız, burayı resmileştirmek için Vali’ye verecekmiş’ dedi. Ve çantayı açtığım için de bana kızdı. ‘Bir daha yapma’ dedi. Ben de ‘içinde para yoksa sonra borçlu çıkarız endişesiyle kontrol ettiğimi’ Ümit’e izah etmeye çalıştım” dedi.
‘Vali’nin geldiği gün Bülent Bayrak çantayı bizden aldı’
H.K. ifadesinde paranın Vali’ye verildiğini “Vali Bey bahsettiğim 40 kişilik heyetle işletmeye geldiği gün Bülent Bayrak Ümit’ten çantayı istedi. Eşim de benden çantayı getirmemi istedi. Ben evimizde muhafaza ettiğimiz çantayı bazanın altından çıkarıp Ümit’e verdim. O da Bülent Bayrak’a verdi. Bülent Bayrak çantayı aldıktan sonra kendi kaldığı villaya geçti. Arkasından da dönemin valisi gitti. Evde ikisinden başka kimse yoktu. Ben binadan çıkışları görmedim. Akşam evde Ümit ile görüştüğüm de paranın Bülent Bey tarafından verildiğini, buranın resmileştirileceğini öğrenmiştim” diyerek anlattı.