19 yaşındaki Semih Çelik'in annesi oğlunun öldürüp başını surlardan aşağı attığı İkbal Uzuner'in ailesini daha önce uyardığını anlattı. Cinayete kurban giden diğer kadın Ayşenur Halil'in ağabeyleri ise hala şokta: “Bize hiçbir şey söylemedi."

İstanbul’da yaşayan Semih Çelik 4 Ekim’de önce evde yalnız olduğu Ayşenur Halil’i bıçaklayarak öldürdü, ardından hiçbir şey olmamış gibi uzun süredir ‘takıntı yaptığı’ İkbal Uzuner’le buluştu. Onu Edirnekapı Surları’na çıkardı. Öldürdü, parçalara ayırdı, kafasını da aşağı attı.

Akıl almaz derecede sakin görünüyordu. Ardından kendini asmaya çalıştı, fakat kurduğu düzenek başarısız olunca düşüp öldü.

Üstelik bu daha önce beş kere ‘psikolojik sorunları’ nedeniyle hastaneye yatan ve her seferinde bir şekilde taburcu edilen Çelik’in uzun süredir kurguladığı bir ‘son’du. Geçen sene İkbal’e hitaben çektiği bir videoda genç kadını öldürmeyi uzun süredir kafasına koyduğu anlaşılıyordu:

“Dün beni gördüğün gün seni öldürmeye gelmiştim. Bu hayattan çıkarken can almak istiyorum. Bu insanın sen olmasını istiyorum. Bu insanın sen olması daha değerliydi. Bekledim apartmanın altında seni bekledim. Takip ettim saatlerce.

Normal bir gün olsaydı ölmüş olacaktın. Tanrı o kadar yardım etti ki. İyi ki olmadı böyle bir şey ve vazgeçtim. Seni öldürürsem diğer tarafta peşimi bırakmayacaksın. Diğer tarafta canlı bir insan olarak peşimi bırakmayacaksın. O yüzden tek başıma gideceğim. Kimseyi öldürmeden.”

Yaşananların yankıları ülke genelinde bir ‘cinnet hali’ şeklinde sürerken aileler konuşmaya başladı.

Semih’in annesi  Sabah gazetesine oğlu için çok çabaladığını ama sonucun bu olduğunu söyledi. İkbal Uzuner’in ailesini uyardığını, “İntihar etmeye kalktığında doktora götürdüm. Bir şeyi yok dediler. Ben çırpındım, yandım, bağırdım, ama oğlumu iyileştiremedim” sözleriyle anlattı:

“Ben pandemi sürecinde oğlumu kaybettim. Defalarca hastaneye götürdüm, doktor doktor gezdirdim, hepsi kayıtlarda vardır. İyi bu çocuk, ergenlik psikolojisi dediler. Oğlumun durumunu fark edince İkbal’in ailesine ‘kızınızı uzak tutun, götürün kızı, izinizi kaybettirin’ dedim.

Ben anneyim kim ister evladı böyle bir olaya karışsın. Gencecik manken gibi kızlar toprak oldu. Keşke kendini yaksaydı kızlara bir zarar vermeseydi” diyerek gözyaşları içinde konuşan anne “Ben evladım için çok mücadele ettim. Hastanelere götürdüm. İntihar etmeye kalktığında doktora götürdüm. Bir şeyi yok dediler. Eve ambulans çağırdım, bunun ambulanslık durumu yok, dediler. Çırpındım, yandım, bağırdım, ama oğlumu iyileştiremedim.

Olay günü görüntülü konuştuk. Oğlum ne yapıyorsun, nasılsın, dedim. Anne iyiyim, Ayşenur yanımda, şimdi lavaboda, çekiniyor ekrana girmek istemiyor, dedi. Biraz sağdan soldan sohbet ettik kapattı. Hiçbir anormallik sezmedim. Oğluma ne olduysa pandemi sonrası uyuşturucu kullanımında oldu.

Semih’le İkbal’in buluşma mekanı zaten surlardı. Onlar sürekli orada buluşuyordu. İkbal ile bağlantılarını bir türlü kesmediler. O da Semih’i bırakamıyordu. Ben bir anneyim, ben ister miyim bir annenin önüne evladının kafası atılsın.”

Ayşenur Halil’in ağabeyleri de T24’e konuştu:

“Benim kardeşim içine kapanık biriydi. Hadi gel gezmeye gidelim dediğimizde evde kalacağım, dizi izleyeceğim derdi. Biz o çocuğun adını bile duymadık. Kardeşimin iki kedisi vardı, sosyal medya hesaplarından hep kedi videoları paylaşırdı. Neden gitti, tehdit mi edildi, şantaj mı yapıldı, hiç bilmiyoruz. Biz İkbal’i de tanımıyorduk. Bize hiçbir şey söylemedi kardeşim.”

Öfke çağında ‘incel’ bir kez daha sahnede: Türkiye’deki profilin ‘kutsalları’ ve ‘hayalleri’ ne, jargonları nasıl?