Son sohbetlerinden birini tiyatro ve dizi yazarı, yönetmeni, oyuncu Berkun Oya ve yazar Levent Kazak’la video üzerinden yaptı; ardından çıktı mahallesindeki esnaf lokantasında bir başına karnını doyurdu, sonra kalbi onu çok sert yokladı.
Bir ambulansa yetiştirildiğinde hiç iyi değildi. Florence Nightingale Hastanesine varana kadar iki kez kalbi durdu, yeniden çalıştırıldı. Hastanenin kapısından girdiğinde kalbi yine çalışmıyordu. Bir kez daha müdahale edildi.
Kalbinden çıkan ana atardamarı, aort damarı yırtılmıştı. Kalbi çalışsa bile vücuduna kan pompalayamıyordu. Hemen ameliyata alındı, 10 saatten fazla süren operasyonla aort damarı dikildi, kalbi tekleye tekleye de olsa çalışıyordu.
Böyle durumlarda doktorlar hemen hastayı uyutuyor. Amaç, iç organlara, özellikle de bir süre kan gitmeyen beyne kendini iyileştirmesi için zaman vermek. Bu arada zaten kalp-akciğer makinesi adı verilen cihaza bağlanmıştı.
Ameliyattan sonra ümitli bir bekleyiş başladı. Kızı Ceren ‘Babam duanın gücüne inanır, dua etmek isteyen dua etsin’ dedi. Belki bütün ülke dua etti. Sevenleri günlerce hastane önünde onun için ‘Diren Sırrı’ diye pankartlar açtı.
Kalbinin bir tarafı çalışıyor ama öteki tarafı çalışmıyordu önce. Ama sonra öteki taraf da çalışmaya başladı.
Doktorlar yavaş yavaş ilaçları kesmeye başladı, istiyorlardı ki artık uyansın, beyninin fonksiyonlarının görmeye çalışıyorlardı. Çünkü beyninin ne kadar hasar gördüğünü kimse bilmiyordu.
Ama maalesef uyanmadı. Dün resmen açıklandı, Sırrı Süreyya Önder çoklu organ yetmezliği nedeniyle aramızdan ayrılmıştı.
Türkiye Sırrı Süreyya Önder’ini kaybetti. Ne kadar sevdiğimizi ancak o ölümcül bir rahatsızlıkla hastaneye kaldırıldığında anladığımız, iktidarından muhalefetine, PKK’sından askerine polisine herkesin sağlık dilediği bir insandı Sırrı Süreyya Önder.
Ona siyasetçi demek haksızlık olur. O önce büyük bir hikaye anlatıcısıydı. Hikayelerinin en tadına doyulmazları sanki bir masalcı dede gibi bize anlattıklarıydı. Zaman zaman Meclis kürsüsünden de bu hikayeleri anlattığı oldu. Ama onun esas hikaye anlatma aracı sinemaydı. Son gecesinin son toplantısında da aslında senaryo konuşuyorlardı.
Sonra siyasetçi de oldu. Siyaset her zaman hayatındaydı, 12 Eylül’de siyasi mahkum olarak hapis yatmıştı ama bu sefer milletvekili de oldu.
Hayatının son 15 yılını Türk-Kürt barışını sağlamak, silahlı çatışmayı bitirip siyasetin önünü açmak için geçirdi. Arada pankreas kanseri tedavisi gördü. Vücudu yorgundu, perişandı ama o hala koşturuyordu.
Derken vücudu onu taşıyamadı, aort damarı patladı ve bugün artık Sırrı Süreyya Önder aramızda değil. Türkiye sineması, edebiyatı ve siyaseti çok önemli bir ismini kaybetti.
Önder bugün iki ayrı törenle uğurlanacak. Önce sabah 11.00’de Taksim’de Atatürk Kültür Merkezi’nde bir anma toplantısı olacak, sonra ikindi namazının ardından Levent’teki Barbaros Hayrettin Camiinde cenaze namazı kılınacak.
