İstanbul’da bir zamanlar plajlarıyla ünlü olan ancak son yıllarda daha çok park/bahçe alanına dönüşen Menekşe Sahili dünden beri bir kız çocuğunun ölümüyle gündemde.
Beş yaşındaki Edanur Gezer belediyenin kazı çalışması sırasında oluşan çukurdaki su birikintisine düşerek hayatını kaybetti. Çukuru açan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ekiplerinin bununla ilgili önlem almadığı görüldü. Uyarılar Gezer’in yaşamını yitirmesinden sonra kondu.
Edanur’un kısacık ömrü bir çukurda sona erdi ve arkasında da çarpıcı bir dram bıraktı. Babası cezaevindeydi minik Edanur’un. Annesi ise yabancı uyrukluydu ve yabancılar şubesinde gözetim altındaydı. Edanur parka akrabalarıyla gitmişti.
Küçük kızın cansız bedeni olayın ardından Adli Tıp Kurumu Morgu’na kaldırıldı. Ailesi naaşı almak istediğinde ise ilginç bir süreç yaşandı.
Annenin kimliğinin olmaması ve babanın cezaevinde bulunması nedeniyle naaş teslim edilmedi. Cenazesinin babadan alınacak DNA örneğiyle yapılacak testin sonucuna göre verileceği öğrenildi.
Anne Nurcan Gezer yaşananlara tepki gösterdi:
“Yeni geldim, dün bırakıldım yabancı şubeden. Bırakmıyorlardı, apar topar bıraktılar beni çocuğun öldü diye. Çocuğumu yanıma istedim. Cumartesi çocuğumun öldüğünü öğrendiler, dışarı bıraktılar. Bu kâğıtla 12 gün izin verdiler bana, 12 gün sonra teslim olmaya geri gidecekmişim. Ben çocuğumu yanıma istedim.
Çocuğu ‘Yok olmaz’ dediler. İçeride çocuklar var, anneleri var, ama beni çocuğumu almadılar içeri. Babası Türk vatandaşı. Adli Tıp vermiyor çocuğu. ‘Babasının DNA testi lazım, Savcılıktan haber gelecek ondan sonra biz çocuğu teslim edeceğiz’ dediler. ‘Ben çocuğun annesiyim, doğum kağıdım var bana teslim edin’ diyorum, vermiyorlar. Babasının DNA testini bekliyorlar.”
‘Kendi çocuğunun cenazesini kaldıramıyor’
Edanur’u düştüğü çukurdan çıkaran akrabası Selçuk Yaşar ise “En ağır ceza neyse almasını istiyoruz. Sonradan kapatmışlar orayı, her şeyi boşaltmışlar. Ben atladım, kendim kurtardım onu. Güvenlik beni çağırdı ‘Atlama içeri’ dedi. Hiç dinlemedim atladım içeri. Kendim çıkardım çocuğu oradan. Kucağıma aldığımda zaten gitmişti. Çukur bayağı derindi. Orayı çevirmeleri gerek. Ne olduğunun belli olması gerek. Hiçbir şey yoktu orada, su kapatmış üstünü. Bakın ailesi ne durumda perişan. Cenazeyi, kendi çocuğunun cenazesini kaldıramıyor. Böyle bir şey olabilir mi?” diye konuştu.
İBB soruşturma başlatıldığını duyurmuştu
İBB olayla ilgili olarak kamuoyuna yaptığı açıklamada idari soruşturma başlatıldığını duyurmuştu. İBB Park Bahçe ve Yeşil Alanlar Dairesi Başkanlığı yönetimindeki parkta yapılan rutin kontrollerde zeminde su sızıntısı olduğunun tespit edildiği belirtilmiş, kazı çalışmasının başladığı gün ailenin alana yakın bir noktada piknik yaptığı aktarılmıştı:
“Parktaki güvenlik görevlileri aileyi uyardı. Uyarıya aldırış etmeyen aile pikniğe devam etti. Güvenlik görevlileri yetersiz kalınca İBB Zabıta ekiplerine haber verildi. Zabıta ekipleri ihbar üzerine parka geldi. Parkta ateş yakmanın yasak olduğunu aileye ileten zabıta pikniğin sonlandırılmasını istedi. O sırada beş yaşındaki kız çocuklarının kayıp olduğunu fark eden aile zabıtadan yardım istedi. Aramalar ailenin piknik yaptığı alana 7-8 metre mesafedeki balçık alanda yoğunlaştırıldı.
Gün içinde çalışma yapılan alanda oluşan 136 santimetre derinliğindeki su birikintisi kontrol edildi. Beş yaşındaki kayıp kız çocuğunun kazı içinde oluşan su birikintisinde olduğu tespit edildi. Sağlık ekiplerine haber verildi. Ambulansta ilk müdahalesi yapılan çocuk hastaneye kaldırıldı. Ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen bu sabaha karşı yaşamını yitirdi.”
Polisin ve adli makamların soruşturmasının sürdüğü, çocuğun kesin ölüm sebebinin Adli Tıp Kurumu raporuyla ortaya çıkacağı belirtilen açıklamada şunlar söylenmişti:
“İBB de olayla ilgili kendi bünyesinde idari soruşturma başlattı. Sorumlulukları olan personelin ifadeleri alındı. Çalışma yapılan alanın etrafında güvenlik tedbiri alınıp alınmadığıyla ilgili soruşturma başlatıldı. Varsa ihmali olan personelle ilgili alınacak idari kararların kamuoyuyla eksiksiz paylaşılacağını, evladımızın ölümünden derin bir üzüntü duyduğumuzu belirtir, başta ailesi olmak üzere tüm İstanbullulara başsağlığı dileriz.”