“Kusura bakma hakim bey. Memlekette Galata Köprüsü’nü satın alacak eşekler olduğu sürece ben bu köprüyü satarım.”
Sokrates’i ayağa kaldıran bu sözlerin sahibi dolandırıcılıkları ayyuka çıkınca sanık kürsüsüne çıkan Sülün Osman’a ait. O Türkiye’nin en ünlü dolandırıcısı, çünkü yaptığı işler akla hayale sığmayan türden. Köprüden Taksim Meydanı’na, Dolmabahçe’deki Saat Kulesi’nden Galata Kulesi’ne birçok tarihi yapıyı ‘satmasıyla’ meşhur Sülün Osman. Bir anlatıya göre Dolmabahçe’deki Saat Kulesi’nin önünde saatini ayarlayanlardan ‘saat ayarlama ücreti’ alıyor. Sonra da bunun kârlı bir iş olduğunu söyleyip kuleyi satıyor. Tabii dolandırılanlar artık her adımda vergi vermeye alıştıklarından mıdır yoksa tarihi varlıklardan habersiz bırakıldıklarından mıdır bilinmez, kolayca bu laf cambazına inanıyor. 1950’li yılların tanıdık dolandırıcısı bunları elbette düşünmüyor ve kötü bir özgüvenle onları zor durumda bırakmayı akıllılık zannedip ‘sağılacak inek’ olarak görmekten rahatsız olmuyordu; girişte bahsettiğimiz savunma da bunun mahkeme duvarlarında çınlayan kanıtı. Neyse ki bu dolandırıcı Galata Köprüsü’nü de satarken yakalandı ve yıllarca hapis yattı.
Aradan yıllar geçse de kendini akıllı zannedenler bitmiyor. Tuhaf dolandırıcılıklar artık teknolojinin gelişmesiyle boyut değiştirmiş olsa da bu kez başka bir biçimde karşımıza çıktı.
Dolandırılan bir estetik doktoru ve bir hastane satın almak istiyordu. Bunun için de İstanbul İkitelli’deki Batı Bahat isimli hastaneyi satın almak için anlaşma yaptı. İki buçuk milyon dolar yani 85 milyon 732 bin 750 lira ödeyecekti. Para hastanenin sahibi olduğunu zannettiği Şeyhmuz Güneşlioğlu’na ödenecekti ve ilk taksidi de onun banka hesabına yatırdı: 1 milyon dolar yani 34 milyon 289 bin 801 lira. Aslında internette kısa bir arama yapılınca bu hastaneden daha küçük boyutta hastanelerin bile daha pahalı olduğu anlaşılıyordu ama doktor ve dolandırıcı arasındaki konuşmayı ve bu işin nasıl buralara geldiğini henüz bilmiyoruz.
Aradan biraz zaman geçince doktor hastanenin Şeyhmuz Güneşlioğlu’na ait olmadığını öğrendi. O hastanenin kiracısıydı sadece. Üstelik bu yalan ortaya çıktığında bir de silahlı tehdit aldı. Doktor parasını istiyordu, sorun çözülmüyordu. O da sonunda avukatı aracılığıyla hem alacak davası açtı, hem de dolandırılmaya çalışıldığını belirterek suç duyurusunda bulundu.
Savcılığa sunulan şikayet dilekçesinde yaşadıklarını anlattı doktor ve hastanenin Güneş Sağlık A.Ş., adına olmadığının ortaya çıktığı, bu hastanenin işletme ruhsatının başka bir şirkete ait olup şahsın kendisine ait olmayan bir malı doktor M.Y.’ye satma suretiyle dolandırıcılık suçu işlediği aktarıldı.
Dilekçede dolandırıcılıkla suçlanan Güneşlioğlu’nun aynı hastaneyi daha önce başka doktorlara da sattığı iddia edildi. Hatta Güneşlioğlu’nun ona ait olmayan ruhsatla tıbbi cihaz firmalarını dolandırdığı, bu dolandırıcılıktan da yargılandığı ve hakkında mahkumiyet kararı çıktığı anlatıldı. Şikayet üzerine savcılık olayla ilgili soruşturma başlattı.