TTB, 'Türk ışını' denilen cihazla Diyarbakır'daki bazı hastaların 'kobay' olarak kullanıldığı iddialarıyla ilgili açıklama yapması için Sağlık Bakanlığı'na çağrı yaptı.

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cenap Ekinci, Haziran 2020’de bir tıbbi cihaz üreticisi firmanın, Covid-19 hastaları üzerinde izinsiz ve etik dışı olarak ‘Türk ışını’ adlı cihazı denediğini öne sürmüştü. Diken’in haberine göre Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi başhekimi, kendi hastaları üzerinde bu denemeyi kabul etti. Bu şekilde, üç gün boyunca hastalara ve yakınlarına bilgi verilmeden deneyler yapıldı. Bu deneylerin amacı, cihazın etkilerini gözlemlemekti. Ancak bakanlık onaylamadı ve cihaz satın alınmadı. Bu tedavi yöntemiyle tedavi edilen bazı hastalar hayatını kaybetti.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) olayla ilgili Sağlık Bakanlığı’nı iddialara yanıt vermeye çağırdı.

Sağlık Bakanlığı’na bazı sorular yöneltilen açıklama şöyle: ”Belli dalga boyunda ışınların, endoskopik yöntemle solunum sistemine uygulanarak COVID-19 tedavisinde etkisinin araştırıldığı bir çalışmada Diyarbakır’da tedavi görmekte olan bazı hastaların ‘kobay olarak kullanıldığına’ ilişkin iddialar son derece rahatsız edicidir. Klinik araştırmaların sıkı etik kurallarına uyulmaksızın bir çalışma yapılmış olduğu iddiası hem dehşet verici hem de bilime ve bilimsel yönteme olan inancı sarsıcı bir iddiadır.

‘Türk ışını’ adı verilen yöntemin klinik öncesi aşamaları nasıl ve nerede gerçekleştirilmiştir? Klinik öncesi aşamalarda ışının virüs üzerine etkisinin yanı sıra hücrelere olabilecek yan etkileri araştırılmış mıdır? Klinik öncesi araştırma sonuçları bilimsel kamuoyu ile paylaşılmış mıdır? Klinik araştırma aşamasına geçildiğinde gönüllüler üzerinde uygulanması için etik kurul onayı alınmış mıdır? Gönüllülerden aydınlatılmış onam alınmış mıdır? Klinik araştırmaların gönüllülerin güvenliğini sağlamaya yönelik kurallarına uyulmuş mudur?

Klinik araştırma hangi merkezlerde gerçekleştirilmiştir? Klinik araştırma eğer tek merkezde gerçekleştirildi ise, cihazın geliştirildiği ve ekibin görev yaptığı şehir yerine Diyarbakır’daki tek bir merkezde yapılmış olmasının özel bir sebebi var mıdır? Klinik araştırma hangi aşamada ve hangi nedenle durdurulmuştur (yöntem yaygın kullanıma girmediğine göre ya etkisizlik ya da güvenlik sorunu nedeniyle durdurulmuş olması beklenir? Klinik araştırma TİTCK KAP veya clinicaltrials.gov gibi kamuya açık bir veri tabanına kayıtlı mıdır? Araştırma sonuçları bilimsel kamuoyu ile paylaşılmış mıdır?”