Recep Topçu 25 yıl önce henüz 20 yaşındayken Rize’de yaşıyordu. Askerlik vakti gelince İzmir’deki Narlıdere İstihkam Okulu’na gitti ama daha 28’inci gününde rahatsızlandı. Ayakları şişiyor, kalbinde çarpıntı oluyordu. O da Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne gitti, teşhis kondu: Kardiyomiyopati. Yani kalp fonksiyonlarının bozulmasına neden olan bir tür kalp kası rahatsızlığı vardı.
O günden sonra hayatı değişti Recep Topçu’nun. İzmir’de yaşamaya başladı ve kalp nakli bekledi. Sıraya girdikten 10 gün sonra organ bulundu ve onu Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Kalp Damar Cerrahı Prof. Dr. Öztekin Oto ameliyat etti. Bu sırada askerdi ve sağlık sigortası da yoktu. O da bir süre hastanede tedavi görüp hizmetli personel olarak ona yeniden hayat veren hastanede çalışmaya başladı, 10 yıl sonra malulen emekli oldu. Tekrar memleketinin yolunu tuttu.
Nakilden sonra hiçbir aktiviteden geri kalmadı Recep Topçu; denize de girdi, bağda bahçede de çalıştı. Ancak bir yıl önce tam da kanser hastası annesini hastaneye götürürken düzen yeniden bozuldu. Yolda bir anda fenalaşan ve kalbi duran Recep Topçu’ya hastanede müdahale edildi. Stent takıldı, hayata yeniden döndü ama beş ay içinde rahatsızlığı tekrarladı ve o da yeniden İzmir’e, ona kalp nakli yapan Ötekin Oto’nun yanına gitti. Baypas olması gerekiyordu ve doktorunun gözü hep üzerindeydi. “Öztekin Hocam bana doktor gibi değil baba gibi davranıyordu. Onun sayesinde İzmir’de sigortalı işe girdim. Ama kontrollere gelmediğim için bana zaman zaman kızıyordu. Hayatıma maddi, manevi dokundu” diyor bugün.
Prof. Dr. Oto’nun anlatımına göre 25 yıl önce kalp nakil ameliyatı zordu, Recep Topçu o ameliyattan sağlıklı çıkan dördüncü kişiydi. Şimdiki sorunu ise şuydu: Nakledilen kalbin ön yüzündeki damar yüzde 90 tıkalıydı. Takılan stent de tıkanmıştı ve yeniden anjiyo olmasının nedeni buydu. Recep Topçu’nun durumu ‘geç dönem organ reddiydi.’ Hastanın öyküsünün bilimsel yayın olarak kıymetli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Oto tedavi sürecini şöyle anlatıyor:
“Doku reddi nedeniyle kalbinde yapışıklıklar vardı. Nakil yapılmış organa kendi damarıyla baypas yaptım. Bu Türkiye’de ilk, ama dünyada da çok nadir bir işlem. ‘İkinci kalbi de hastalandı’ diyebiliriz. Kalbin asıl sahibi hasta yaşasaydı bu damar sertliği onun organında da olabilirdi. Onun aile öyküsünü ve genetik kodlamasını bilmiyoruz. Ama bu farklı: Çünkü oluşan darlığın stili geç dönem organ reddi gibi görünüyor. Bunun için baypasla birlikte ilaç rejimini değiştirdik. Kolesterol düzeyini düşürecek ilaca başladık. Hasta sigara, alkol kullanmıyor, şeker hastası değil. Bilimsel yayın olarak da çok özellikli bir konu. 25 yıl yaşaması önemli. Kimsenin 25 yıl yaşayan hastası yok. Bundan sonra koroner hastalarına önerdiğimiz yaşam şekli değişikliğini, diyetine dikkat etmesini tavsiye ediyoruz.”
25 yıl sonra yeniden bulduğu doktorunun ameliyat masasında bir kez daha hayata dönen Recep Topçu yeni yıla girmeden hemen önce taburcu oldu. Şimdi yeniden sınırları zorlayan bir hayatta kalma hikayesini cebine koyup memleketine, eşinin yanına döndü.