İstanbul’da Kemerburgaz ile Bahçeköy arasındaki orman yolunda 1 Mart cuma gecesi 22.30 sularında 17 yaşındaki ehliyetsiz sürücü Timur Cihantimur’un kullandığı 34 EEG 06 plakalı Porsche Panamera marka araç, yol kenarında arıza nedeniyle park halinde olan üç ATV tipi araca çarpmış, kazada bir kişi ölmüş, dört kişi yaralanmıştı.
Kazanın ardından aracı kullanan TC’nin annesi Eylem Tok gelip oğlunu olay yerinden almış, birkaç saat sonra da oğluyla birlikte Mısır üstünden ABD’ye kaçmıştı.
Ardından hayatını kaybeden Oğuz Murat Aci’nin kuzeni Anıl Aci’nin de benzer bir kazaya kurban gittiği ortaya çıkmıştı.
Anıl Aci’nin hayatını kaybettiği kaza 11 Mart 2024 Pazartesi günü saat 16.00 sıralarında TEM Otoyolu Silivri Kavaklı Mahallesi mevkiinde olmuştu. İddiaya göre sürücü Soner Aci ve oğlu Anıl Aci’nin bulunduğu otomobil Ankara istikametine ilerlerken arızalanmış, emniyet şeridinde duran baba Aci ile oğlu Anıl Aci araçtan inmiş, bu sırada aynı yönde ilerleyen Sait İ.’nin kullandığı 34 ET 4116 plakalı kamyon önce otomobile ardından Anil Aci’ya çarpmıştı. Kamyon 100 metre ileride dururken Anıl Aci çarpmanın etkisiyle savrulup hayatını kaybetmişti.
Kazanın ardından gözaltına alınan kamyon şoförü 32 yaşındaki Sait İ. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Sait İ.’nin ifadesinde “Rüzgarın idaremdeki aracı hafif savurması sonucu aracım sağ tarafa doğru yani emniyet şeridine doğru savruldu. Emniyet şeridinde bir araç olduğunu fark ettim, aracı toparlamaya çalıştım. Ancak emniyet şeridindeki aracın sol yanına sürterek çarptım. Orada birine çarptığını aracımın aynasından arkaya baktığımda gördüm. Yolda herhangi bir ikaz bulunmamaktaydı” dediği öğrenildi.
‘Onun ki yurt dışına kaçtı, bizimkisi serbest bırakıldı’
Baba Soner Aci ise “Oğuz Murat Aci’nin olayının birebir aynısı. Nasıl emniyet şeridinde onları gelip ezip geçtiyse, kaza aynı fakat yerler ayrı, bizi de emniyet şeridinde geldi ezip geçti. Kaza anını şöyle hatırlıyorum. Bir toz duman içinde kaldım önüme baktığım zaman, kamyonun hızla gittiğini gördüm. Ben o arada olayın tam farkında değildim, bağırdım ‘kamyonu yakalayın’ dedim. Kamyon 500 metre sonra durdu. Zaten arkamı döndüğümde olanlar olmuştu. Arızaya bakacaktık, basit bir şeyse kendi çabamızla yapmaya çalışacaktık, fakat durmamızla, kaputu açtık ve arkasından bu olay yaşandı. Arabayı ben kullanıyordum. Kaza hemen hemen birebir aynı, emniyet şeridinde. Onunki yurt dışına kaçtı, bizimki de bir gece gözaltında kaldı, ertesi gün serbest bırakıldı. Adaletin bir şekilde tecelli etmesini istiyorum” dedi.
Nişanlısından geriye kalan yüzüğü boynunda taşıyan Elif Aydın ise şunları söyledi:
“Olay anında orada değildim ama onlarla gidecektim. O gün biz zaten Anıl ile beraberdik. Düğünüme iki ay vardı. Nikah tarihi almak için beraberdik o gün, nikah tarihi almaya gittik. Acının ne olduğunu daha anlayamadan perşembe günü karşıma avukat çıkıp dedi ki ‘Adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.’
Şu kadarcık bir dosya getirdiler elime, dedim ki ‘Bu mu bunun karşılığı’. Anlatmadığımız duyguların vicdan azabını çekip bir köşede oturup saatlerce duruyoruz. İnsanlar bizi toplamaya çalışıyor. En azından ilk duruşmaya kadar o dört duvarın içinde kalsın. Vicdanıyla baş başa kalsın.”