Üç kardeş korkunç bir sır taşıdı bedenlerinde, zihinlerinde. Küçücükken korkunç bir olaya tanık oldular, kimseye anlatamadılar, ama unutamadılar da. Ve 13 yıl sonra, artık çocukluktan çıktıklarını ve bir şeyler yapmaları gerektiğini düşünüp üçü birden hareket geçti. Korkunç sır açığa çıktı.
Kan donduran olay da yirmi yıl sonra artık yargının önünde…
V.K. (25), Ö.K. (23) ve M.K. (21), ergenliğe yeni adım atmış bu üç kardeş 14 Temmuz 2016’da Arnavutköy İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün kapısından içeri girdi ve o korkunç ihbarı yaptılar: Babaları 13 yıl önce, 2003’te o sırada 15 aylık olan kardeşleri Armağan’ı eziyet ederek dövmüş, uğradığı şiddet yüzünden sabaha kadar ağlayan bebek gece biterken ölmüş, babaları olayı gizlemek için küçük kardeşlerini bir arkadaşıyla birlikte Arnavutköy Mezarlığı’na gömmüştü..
Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı hemen soruşturma başlattı. Kardeşlerin ayrı ayrı ifadesi alındı.
‘Siz ölseniz ne olur, başka çocuğumuz olur’
Olay sırasında üç yaşında olan ve baba şiddeti yüzünden evden kaçan Ö.K. ifadesinde “Ben 3-4 yaşlarındayken babamdan şiddet görmeye başladım. Eline ne geçerse onunla bizi döverdi. 2001 yılında doğan kardeşim Armağan için ‘Şeytan çocuk’ derdi. Bir gece babam kardeşimi kötü dövdü. Çocuk sabaha karşı öldü. Annem ve babam bizden gizli çocuğu götürüp Arnavutköy Mezarlığına gömdüler. Biz bunu sonraki konuşmalardan anladık. 5-6 yıl sonra okul kaydı çıktığından nüfus müdürlüğüne öldüğünü belgelemek için başvuru yaptılar. Tanık olarak teyzemi gösterdiler” dedi. Ö.K. ayrıntılı ifadesinde de babasının kardeşlerini ve kendisini kabloyla dövdüğünü, Armağan’ı kabloyla dövdükten sonra tekme ve yumruk attığını, bebeği duvara fırlattığını söyledi:
“Babam bizi döverken ‘Siz ölseniz ne olacak, siz ölürsünüz bizim başka çocuğumuz olur. Şuraya bir çukur kazar üstünüze iki toprak atarız olur biter’ derdi. Armağan’ı döverken ‘Bu çocuk bir ölse ben öldürmüş olmam eceli gelmiş, ölmüş olur. Allah bana günah yazmaz. Dinimiz çocuk yedi yaşına kadar namaz kılmazsa döverek öldürebilirsiniz, der. Ben cennetliğim’ derdi. O gece Armağan bizden yardım istedi. Bize bakarak ‘aba uf’ diyordu. Babam bunun üzerine Armağan’ı başka odaya götürdü ve kapıyı kapattı. Biz kapının arkasından sadece çığlık seslerini duyduk. Daha sonra babam odadan çıktı, gidip uyudu. Armağan teyzemin yanındaydı. Teyzem Armağan’a mama ve su vermeye, susturmaya çalışıyordu. Armağan sürekli ‘uf, uf’ diye ağlıyordu. Teyzem susturmaya çalışıyordu, ancak ateşi yükseliyordu. Armağan iyice kötüleşince teyzem annemle babamın odasına gidip ‘Armağan ölüyor’ dedi. Ancak ikisi de umursamadı. Armağan’ı babamın öldürdüğünü kimseye söylemiyorlardı.”
‘Annem de teyzem de babama müdahale etmedi’
V.K. ise babasının küçük kardeşini doğduğundan beri dövdüğünü, ölümünden bir gün önce de çok dövdüğü için kardeşinin yürüyemediğini söyledi.
V.K. “Olay günü babam Armağan’ı yanına çağırdı. Armağan gitmeyip teyzemin arkasına saklandı. Bunun üzerine babam Armağan’ı dövmeye başladı. Annemin eşarbını boğazına dolayıp havada sallandırdı. Çocuğu duvara vurdu. Eli yüzü mosmor kesilmişti. Annem de teyzem de babama müdahale etmedi. Babam onları da dövüyordu. Saat 04.30-05.00 sıralarından teyzem telaşla ‘Bu çocuğun nefesi gelmiyor’ dedi. Saat 6’ya doğru annemle babam çıktı. Babamın arkadaşı geldi. Teyzem ‘Kardeşiniz öldü, babanlar gömmeye götürdü’ dedi” diye anlattı olayı.
Kardeşlerden M.K.’nın anlatacağı çok bir şey yoktu, çünkü henüz bir yaşındaydı bunlar yaşanırken. Ama o da öfkeliydi.
Sanık babanın çelişkili ifadeleri
Sanık baba Hüseyin K. ise 28 Kasım 2016’da polise verdiği ifadede Armağan’ın neden öldüğünü bilmediğini, herhangi bir sağlık sorunu olmadığını söyledi. 14 ay sonra savcılıkça alınan ifadesinde ise işten geldiğinde Armağan’ın hasta olduğunu öğrendiğini, ertesi gün hastaneye götürmeyi düşündüğünü, ancak gece vefat ettiğini, mezar yeri satın alacak parası olmadığı için Armağan’ı Arnavutköy mezarlığına defnettiğini, ölümden sonra nüfus müdürlüğüne başvurduğunu, ancak görevlilerin ölüm kaydı düşmediğini söyledi, memleketten muhtarın araması üzerine Aydın Söke’de tekrar ölüm ilamı verdiğini anlattı.
‘Merdivenlerden düştü’
Anne Ceyhan K. ise olay günü Armağan’ın merdivenden düştüğünü, kafasının şiştiğini, maddi durumları olmadığı için hastaneye götüremediklerini, acısından dolayı kocasının ölüm olayını bildirmediğini, arkadaşıyla birlikte bebeği defnettiğini anlattı.
İki kardeşin daha ifadesi alındı
Soruşturmada baba Hüseyin K’nın yaşayan dokuz çocuğundan E.K. ile D.K’nin de ifadesine başvuruldu. E.K. kardeşlerinin aksine babasının kardeşlerini dövmediğini, kardeşinin olaydan önce herhangi bir kaza geçirmediğini, rahatsızlığının olmadığını söyledi.
D.K. ise, polise şikayete giden kardeşler arasında olmadığı halde babasının Armağan’ı dövdüğünü, susmayınca eşarpla boynunu sıkıp susturmaya çalıştığını, sabah uyandıklarında anne ve babasının kardeşlerinin öldüğünü söylediğini o da anlattı.
Mezar açıldı
Savcılıkça 9 Haziran 2022’de sanık babanın gösterdiği yerde ‘fethikabir’ (cenazenin incelenmesi için mezarın açılması) işlemi yapıldı. Açılan mezarda iki farklı bebek cesedi bulundu, DNA incelemesinde bulunan bebek kemiklerinden birinin sanık babanın DNA’sıyla uyumlu olduğu saptandı.
20 yıl sonra dava açıldı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına fezlekeyle gönderilen soruşturma sonucunda 27 Ekim 2023’te iddianame hazırlandı. İddianamede baba, anne ve teyzenin ifadelerinin birbiriyle çeliştiği, babanın savcılık ve polis ifadelerinin tutarsız olduğu belirtildi. İddianamede sanık babanın bebeğin ölümünü ancak yedi yıl sonra 1 Haziran 2010’da Aydın, Söke Kaymakamlığına bildirdiği belirtildi.
İddianamede ilahiyat fakültesi mezunu baba Hüseyin K’nın dinin gereği olan cenaze merasimi düzenlemeden bebeği erken saatte arkadaşıyla defnetmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğuna dikkat çekildi.
Öz oğlu 2001 doğumlu Armağan’ı kablo ile başına vurarak, tekme ve yumrukla, eşarpla boğazını sıkarak ve duvara fırlatarak, darp ederek ölümüne neden olduğu belirtildi. Sanığın “Olası kastla nitelikli kasten öldürme” suçundan müebbet hapisle cezalandırılması istendi.
İlk duruşma görüldü
İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde geçenlerde görülen ilk duruşmaya üç kardeşin yanı sıra D.K de şikayetçi olarak katıldı. Karısıyla Aydın’da yaşayan sanık Hüseyin K. ise duruşmaya Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.
Sanık Hüseyin K. savunmasında suçlamaların asılsız olduğunu ve üzerine tiyatro oynandığını ileri sürdü. Suçlamaları anlamakta zorlandığını söyleyen sanık baba “İddialara konu olan bebeğim altı kilo doğmuştu. Her çocuğumuza özelliklerine göre ilgi gösterdik. Vefat öncesi eşim bebeğin merdivenden yuvarlandığını söyledi. Kontrol ettim, herhangi bir bulgu yoktu. Eşimin anlattığına göre o gün biraz ateşlenir gibi olmuş. Akşam bir şeyi yoktu. Sabaha karşı eşim beni kaldırdı. Çocuk hareketsizdi. Nabzı atmıyordu. Vefat ettiğini anladım” dedi.
Sanık Hüseyin K. maddi imkanlarının yetersiz olduğunu, daha önce ölen bir başka bebeğinin cenaze masraflarını karşılayamadığını ve aynı sıkıntıyı yine yaşayacağı düşüncesiyle defin işlemini kendisinin yaptığını söyledi, beraatini istedi.
Şikayetçi kardeşler de gördükleri eziyet nedeniyle babalarının cezalandırılmasını talep etti. Mahkeme bir sonraki duruşmada anne ve teyzenin de dinlenmesine karar vererek duruşmayı erteledi.