Türkiye’de artık kimse hakkında konuşmuyor ama iki yüksek yargı organı arasında 2023 yılında başlayan kriz hala çözülmüş değil; Yargıtay hala bir Anayasa Mahkemesi kararını uygulamış değil.
Karar, 14 Mayıs 2023’te TİP’ten milletvekili seçilen Can Atalay için verildi. Gezi Davasında İstanbul 13. Ağır Ceza tarafından mahkum edilen Atalay, seçimin yapıldığı gün hükümlü değildi, dosyası Yargıtay’da görülmeyi bekliyordu. Anayasa Mahkemesi’nin daha önce verdiği kararlara göre Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin elindeki dosyadan Can Atalay’ı ayırması ve onu milletvekilliği görevine başlayabilmesi için cezaevinden tahliye etmesi gerekiyordu. Ama 3. Ceza Dairesi bunu yapmadı, onun yerine gündemindeki Gezi Davası dosyasını hızlandırdı ve birkaç ay içinde de davayı kesinleştirip Osman Kavala ve Can Atalay başta olmak üzere bu ünlü davada yargılananlar hakkındaki ceza hükümlerini onadı.
Ancak o arada Can Atalay’ın avukatları çoktan Anayasa Mahkemesine başvurmuştu. AYM onun dosyasını ivedilikle ele aldı ve Atalay için bekleneceği gibi “hak ihlali” kararı verdi, kararı da uygulanması için 13. Ağır Ceza’ya gönderdi. 13. Ağır Ceza, “Dosya bizde değil” diyerek karar almayı reddetti ve Yargıtay 3. Ceza Dairesine yönlendirdi. 3. Ceza Dairesi de yargı tarihine geçecek bir karar aldı ve Anayasa Mahkemesi kararını uygulamama kararı verdi. Oysa Anayasaya göre Anayasa Mahkemesi kararları herkesi bağlıyor.
O dönem AYM ile 3. Ceza arasında polemik de yaşandı ve dönemin Yargıtay Başkanı da bu polemiğe katılıp AYM aleyhine bildiri yayınladı. Yüksek yargı organları arasında çıkan ve aslında bugün de çözülmemiş olan kriz, AYM kararının uygulanmaması hakkındaydı. AYM kararı hala uygulanmış değil. Aynı Gezi Davası ile ilgili daha geçen hafta bir de Tayfun Kahraman için “Adil yargılanma hakkı”kın ihlal edildiği ve yargılamanın yenilenmesi kararı aldı. Bu karar da henüz uygulanmış değil, muhatabı da Can Atalay davasında olduğu gibi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi. Ama mahkeme elindeki Gezi davası dosyasının tamamını Yargıtay 3. Ceza’ya gönderdiğini iddia ettiği için bu kez ne karar vereceği merakla bekleniyor. Tayfun Kahraman için yeniden yargılama kararı verilmesi, bütün Gezi Davasının bütün hükümlüler açısından yeniden yargılanmasını arkasından getirebilir.
Anayasa Mahkemesi’nin verdiği bireysel ihlal kararlarının uygulanıp uygulanmaması tartışmasına dün ilginç biçimde Yargıtay’ın yeni birinci başkanı Ömer Kerkez katıldı. Ama Kerkez’in tutumu kendi öncülünden bir hayli farklıydı. Kerkez, “Anayasa Mahkememiz bir ihlal kararı verdiği zaman tüm kurumlar buna uymalı” dedi.
Anayasa Mahkemesi ile Avrupa Birliği-Avrupa Konseyi işbirliğinde yürütülen “Anayasa Mahkemesinin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkili Şekilde Uygulanmasının Desteklenmesi Projesi” kapsamında daha önce İstanbul, Gaziantep, Bursa, Trabzon, Erzurum ve İzmir’de düzenlenen bölge toplantılarının yedincisi, Diyarbakır’da yapıldı.
Toplantıya çok sayıda isim katıldı. Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez açılışta yaptığı konuşmada, bireysel başvuru sonucu verilen ihlal kararlarının gereğinin yerine getirilmesi ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılmasının, gerçekten çok çok önemli bir husus olduğuna söyledi.
İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılmasının, ihlal kararının kendisinden daha önemli olduğuna dikkat çeken Kerkez, “Çünkü ihlalin sonuçlarının giderilmesi mümkün olmazsa ihlal kararının bir anlamda havada kalması ve uygulanmaması söz konusu olur. Anayasa Mahkememiz bireysel başvuru sonucu bir ihlal kararı tespit ettiği zaman, ki bunu çok yakından görüyoruz, hissediyoruz, mahkememiz bu konuda çok özverili çalışıyor, çok emek sarf ediyor, çok özen gösteriyor” dedi.
Anayasa Mahkemesi bir ihlal kararı verdiği zaman tüm kurumların, tüm yargı organlarının buna uyması ve gereğini yerine getirmesi gerektiğine işaret eden Kerkez, “Çünkü kesinlikle şu cümleyi söylemek istiyorum. İhlalin sonuçlarının giderilmesi de vatandaşımızın bir temel hakkıdır. Ve ihlal kararı giderilmeyen vatandaşımızın da temel hakkı yeniden ihlal edilmiş olur ve bu tekrar bir bireysel başvuruya söz konusu olur aslında. Bu nedenle ihlal, bugün ve yarın özellikle ihlal kararlarının sonuçlarının giderilmesi konusunda çok dikkat kesilmenizi istirham ediyorum ben sizlerden.
Hatta bu konunun gerek Anayasa Mahkememizin ihlal kararları gerek AİHM’in kararları hakkında da hakim yardımcılığı diyelim artık hakim yardımcılığı getirildi, bu bölümde de akademide çok önemli dersler verilmesi ve hakim savcılar arasında mesleki eğitimler düzenlenmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu toplu toplantılar da şu anda görev yapan meslektaşlarımız için de çok büyük farkındalık oluşturacaktır. Burada en önemli hususlardan biri de bana göre empatidir. Biz hakkı ihlal edilen veya hakkının ihlal edildiğini iddia eden, söyleyen, bunun için sızlanan vatandaşımızın yerine kendimizi koymayı bilmemiz lazım. Biz aynı durum ile karşılaşırsak, ne yapılmasını istiyorsak onu yapmamız lazım” ifadelerini kullandı.
