Türkiye’yi sarsan ve birden bire ana gündem maddesi haline gelen yeni doğan çetesine 10Haber ilk günden beri boşu boşuna ‘Türkiye’nin gelmiş geçmiş en vicdansız çetesi’ adını koymadı. Çete, Türkiye’de daha önce yürütülen suç örgütü soruşturmalarından farklı olarak, bu kez karşımızda savcılar tarafından dört başı mamur fezlekeye ve iddianameye bağlanmış olarak karşımızda ve 1000 sayfayı aşan iddianamede okuduğumuz şeyler, suç kanıtı olarak iddianameye eklenen konuşmalar dehşet verici.
Aslında çete ile ilgili soruşturma 27 Mart 2023’te, yani bundan 19 ay önce CİMER’e yapılan bir ihbar sonrası, önce Sağlık Bakanlığı İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde başlamış. Sağlık Müdürlüğü yürüttükleri soruşturmanın sadece sağlık sistemiyle ilgili olmadığını görünce polisi ve savcılığı göreve çağırmış. Onlar da soruşturmalarını gizlice yürütmüşler, bazı gözaltılar, tutuklamalar ve hastane kapatmaları yaşandıysa bile bunlar medyaya yansımamış ve bu çetenin varlığı ile ilgili haberler ancak çete mensupları soruşturma savcısını ölümle tehdit edince medyaya yansımış.
Şimdi savcıların yazdığı iddianameye göre çetenin kurucusu ve lideri Dr. Fırat Sarı. Bu kişi, kendi kurduğu şirket adına 11 ayrı özel hastanenin yenidoğan yoğum bakım bölümlerini kiralamış ve bizzat çalıştırmaya başlamış.
Türkiye’de bazı sağlık sorunları, ister devlet hastanesine gidin ister özel hastaneye yatın, vatandaşa ücretsiz olarak veriliyor, bunların bedelini devlet ödüyor. Bu parasını mutlaka Sosyal Güvenlik Kurumu SGK’nın ödediği sağlık sorunlarından biri de, bebeklik çağında yoğun bakımda yatmayı gerektiren durumlar. İşte çete, devletin vatandaşına sunduğu bu sağlık imkanını sömürmek, buradan haksız kazanç elde etmek için kurulmuş aslında basit bir dolandırıcılık çetesi. Ama orada kalmamışlar, bir yandan aslında yoğun bakıma yatması bile gerekmeyen bebekleri burada yatırarak haksız kazanç elde etmiş, bir yandan da Dr. Fırat Sarı kiralayıp işlettiği yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde masrafları kısmak için doktor çalıştırmamaya, onun yerine sadece hemşire bulundurmaya kalkışmış, yani para kazanma hırsıyla aç gözlülüğü sınırsızlaşmış. İddianamede bu sebeple Dr. Fırat Sarı dışında çeteyi yönetmekle ona yardımcı olduğu söylenen sadece bir doktorun daha adı var: Dr. İlker Gönen. Geri kalan şüphelilerin çoğunluğunu hemşireler ve 112 görevlileri oluşturuyor. İddianamede en çok ceza istenen kişi zaten 112 Acil görevlisi ve ambulans şöförü Gıyasettin Mert Demir adlı bir kişi.
Yenidoğan yoğun bakımlarında doktor bile bulundurmamanın bedeli ise çok ağır. Çünkü bu servislere yatan bebeklerin önemli bölümü gerçekten özenli bakım ve tedavi gerektiren hasta bebekler. Bu ihmaller sonucu savcılara göre 10 bebek öldü. Başka kaç bebeğin aynı ihmaller yüzünden kalıcı hastalık sahibi olduğunu ise henüz bilmiyoruz.
Dr. Fırat Sarı ve onun vicdansız çetesinin yaptıkları bununla da kalmıyor. Bir de hastanelerde bazı ilaçları, ki bunlar içinde çok pahalı ilaçlar da var, bebekler için kullanılmış gibi gösterip piyasada fahiş fiyata karaborsadan sattıkları da anlaşıldı. İlaçların parasını da aslında bebeklere kullanılsın diye SGK ödüyor. Yani çete kendilerine bir anlamda bedavaya gelen ilaçları vatandaşa satarak da para kazanmış.
Herşeyi başlatan ihbar
İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüne 27 Mart 2023’te CİMER üzerinden gelen ve 21 Mayıs 2023’te İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne iletilen ihbar sonrası Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma tamamlandı.
Soruşturma kapsamında Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce hazırlanan fezlekede, CİMER’e iletilen şikayetteki şu ifadelere yer verildi:
“Eski PKK hükümlüsü ve şu anki İYİ Parti üyesi Reyap Hastanesi yenidoğan yoğun bakım doktoru Fırat Sarı ve İlker Gönen SSK’yı dolandırmaktadır. Reyap Hastanesi, Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Bağcılar Şafak Hastanesi, Doğa Hastanesi, Medicine Bağcılar Hastanesi, eski olarak Ethica Hastanesi, Duygu Hastanesi ve birçok hastanenin yenidoğan yoğun bakımlarını kiralayarak gece nöbetçi doktor bulundurmadılar ve insani ve tıbba uygun olmayan koşullar ve bunun gibi birçok sebepten bir sürü bebek insanlık dışı bir şekilde öldü. Bu şahıslar birinci basamak olan hastayı epikrizlerde hep üçüncü basamak göstererek ve 112 komuta kontrol merkezine rüşvet vererek, bebek satın alarak kaç yıldır milyonlarca Türk lirası para kazandılar ve yüzlerce bebeğin ölümüne sebep oldular. Bu satılan bebekler Fırat Sarı ve İlker Gönen’in yoğun bakımlarında kötü şartlar altında can verdi. Bebek ölümlerinin durması için bu kan emici vatan hainlerine dur denmeli. Dediğim hastaneler ani bir şekilde baskınla denetlenirse demek istediğimi çok iyi anlarsınız. Bu ölen bebekler sizin de bebeğiniz olabilir. Aziz devletimin gerekeni yapacağından hiç kuşkum yoktur.”
Suç içerikli 2400 konuşma
Fezlekede açılan soruşturma kapsamında polis ekiplerinin iddialara yönelik projeli çalışma yürüttüğü, çalışmada Dr. Fırat Sarı ve Dr. İlker Gönen’in 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarıyla müşterek hareket ettikleri, 2 bin 400 suç içerikli olduğu değerlendirilen konuşmalardan İl Sağlık Müdürlüğü görevlilerince de yapılan denetimler sonucunda 41 şüphelinin suça karıştığının tespit edildiği kaydedildi.
İl Sağlık Müdürlüğü görevlilerince de yapılan denetimlerde, 197 suça konu eylemin oluştuğunun yapılan projeli çalışma sonucunda tespit edildiği aktarılan fezlekede, İl Sağlık Müdürlüğü görevlileri tarafından gerçekleştirilen denetimler, banka hesap hareketleri, HTS incelemeleri ve fiziki takip tutanaklarının suç içerikli konuşmalar ile örtüştüğü belirtildi.
Örgütün çalışma şekli anlatıldı
Fezlekede, Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi sahibi Dr. Fırat Sarı’nın, şirket çalışanları kaydında çalışanı olarak görülen Dr. İlker Gönen ile Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin “Binanın hastane olarak kullanılan kısmında hiçbir suretle başka amaca yönelik iş yeri bulunamaz ve hastane içerisinde bir bölüm başka bir amaçla faaliyet göstermek üzere üçüncü kişilere kiralanamaz veya herhangi bir şekilde devredilemez” 10’uncu maddesine muhalefet ederek, İstanbul içerisinde birçok özel hastanenin yenidoğan yoğun bakım ünitesini işletmek amacıyla alıp, kendisine bağlı sağlık çalışanlarını anlaştıkları hastanelerin yenidoğan birimlerine yerleştirdikleri anlatıldı.
Bu kişilerin 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, 112 Acil Çağrı Merkezi hasta sevklerini yapan Fehmi Alperen, il dışı hasta sevklerini yapan Serdar Yüksel ve o dönemde Esenyurt Belediye Başkanlığı Sağlık Hizmetlerinde çalışan Renas Kılıç aracılığıyla, devlet hastanelerinde ya da farklı özel hastanelerde doğup tedavisinin yoğunluktan dolayı başka hastanelerde yapılması uygun görülen bebek hastaları, kurmuş oldukları suç örgütü sayesinde keşfedip, kendi anlaşmalı oldukları hastanelere tedavi yöntemleri uygun olup olmadığına bakılmaksızın aldıkları bildirildi.
Zanlıların, alınan bebek hastaların hayatın olağan akışına aykırı olacak kadar uzun sürelerde hastanede kalmasını sağladıkları belirtilen fezlekede şüphelilerin bu şekilde SGK’den yüksek miktarda ödeme alınmasına neden olarak kamu kurumunu zarar uğrattıkları, aynı zamanda uygun tedavi yöntemleriyle tedavi olamayan bebeklerin ölümüne sebebiyet verdikleri belirtildi.
Fezlekede şüpheli Sarı’nın İstanbul’da anlaşmalı olduğu Bağcılar Medilife, Beylikdüzü Medilife, Bağcılar TRG Hospitalist, Avcılar Hospital, Reyap Hastanesi ve Birinci Hastanesinin yenidoğan yoğun bakım ünitesinin işletmesini alarak, buralara devlet hastanesi veya farklı özel hastanelerden bebek hastaların sevklerini yapıp sürekli dolu olmasını sağlayarak SGK’den yüksek miktarda ödemelerin alınmasına neden oldukları ifade edildi.
Şüphelilerin bu şekilde hastanenin gelirlerini arttırmaya yönelik çalışmalar yaptığı ve karşılığında da “hak ediş” adı altında ödemeler aldığı bilgisi de fezleke de yer aldı.
Örgüt üyeleri sistemi saf dışı edecek şekilde hareket etti
Fezlekede örgütün sistemi saf dışı edecek şekilde, anlaşmalı oldukları hastanelerin gelirini artırmak amacıyla nasıl hareket ettiği anlatıldı.
Suç örgütü yöneticisi 112 Acil Servis ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, İstanbul içerisinde 112 Acil Hastane sevk işlemlerini yapan Renas Kılıç ve örgüt üyesi Fehmi Alperen, il dışında hastane sevk işlemlerini yapan örgüt üyesi Serdar Yüksel’in devlet ya da özel hastanelerden sevk olması gereken bebek hastaları öğrendikleri ifade edildi.
Fezlekede bu kişilerin örgüt lideri Dr. Fırat Sarı ya da örgüt yöneticisi İlker Gönen’e haber vererek bebeğin anlaşmalı oldukları hangi hastaneye sevk etmek istedikleri yönünde talimatı aldıktan sonra, o hastaneye gerekli sevki yapabilmek için Acil Sağlık Hizmetleri Koordinasyon Komisyonu (ASKOM) algoritmasına aykırı olacak şekilde hareket edip önce bebek hastanın ailesini ikna ettikten sonra tedavi ret denilen işlemi yaptıkları, daha sonra örgüt yöneticisi Özdemir’in 112 Acil Çağrı Merkezinden provizyon numarası almadan, sanki bu hasta başka bir hastaneye gitmemiş gibi gösterilerek örgüt içinde anlaşmalı olan hastanelerin birine acilden giriş yapılmasını sağlayıp maddi menfaat temin ettikleri belirtildi.
ASKOM algoritmasına göre hastanın bulunduğu devlet ya da özel hastanede yoğunluktan veya tedavi koşullarının uygun olmaması nedeniyle başka hastaneye sevk edilmesi uygun görüldüğünde belirlenmiş yolların izlenmesi gerektiği ifade edilen fezlekede, hasta için doktorun düzenlediği epikriz (sağlık kurumlarına müracaat eden hastanın poliklinik dosyasından başlayan ve klinik tedavinin bitiminden itibaren hastanın seyir durumunu belirleyen rapor) raporuna ilaveten Sağlık Bakanlığı sağlık tesisleri arası vaka nakil talep formu ile sağlık raporlarının düzenlenmesine ilişkin genel beyan formu doldurulması gerektiği kaydedildi.
Bu işlemlerin ardından önce ASKOM’a, akabinde Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanlığına durumun iletildiği, 112 Koordinasyon Merkezinden talep oluşturulduktan sonra provizyon numarası alınarak 112 Acil Çağrı Merkezi Müdürlüğüne daha önceden bildirilen ve uygun tedaviyi yapabilecek donanıma haiz özel hastanelere naklin gerçekleştirildiği bildirildi.
Fezlekede bu işlemin belirli bir düzene ve sıraya göre yapıldığı ve her hastaneye aynı oranda hasta sevkinin sağlanarak rekabet koşullarına aykırı hareket edilmesinin önlendiği vurgulandı.
Örgüt lideri kendisine bağlı sağlık çalışanları ile sürekli iletişim halinde olmuş
Fezlekede örgüt lideri Dr. Fırat Sarı’nın örgüt yöneticisi Dr. İlker Gönen ile hareket ederek, hastanelerin uygun koşullarda tedavi verebilecek durumda olup olmadığına bakmaksızın, bebek hastaların hayatı pahasına anlaşmalı olduğu hastanelere usulsüz yöntemlerle sevk ettirdikleri, bebek hastaların uzun süreli yatış işlemlerinin yapılmasını sağlayarak SGK’den yüksek miktarda gelir elde ettikleri belirtildi.
Şüphelilerin solunum tedavisinde kullanılan ilaçları, bebek hastalar üzerinden kullanılmış gösterip üçüncü kişilere satılmasını sağladıkları belirtilen fezlekede, kimi zaman da yabancı uyruklu bebek hasta yakınlarının mağduriyetinden ve düşkünlüğünden faydalanıp örgüt üyesi hemşireler aracılığıyla “simsarlık” diye tabir edilen şekilde piyasa fiyatının üstünde tedavi masrafları alıp, kamu kurumunu aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık yaptıkları kaydedildi.
Fezlekede, Fırat Sarı’nın bu ve bunun gibi birçok işlemlerin takibini yapmak amacıyla her hastanede kendisine bağlı sağlık çalışanları ile sürekli iletişim halinde olduğu ve bu sağlık çalışanlarına, şirketi ve şahsi banka hesabından düzenli ödemeler yaptığı aktarıldı.
Suç örgütünün şeması çıkarıldı
Fezlekedeki suç örgütü şemasında, örgüt elebaşı, yöneticileri ve üyelerinin isimlerine yer verildi.
Şemaya göre suç örgütünün liderliğini Fırat Sarı’nın yaptığı, İlker Gönen ve Gıyasettin Mert Özdemir’in ise yönetici olduğu belirtilen fezlekede, örgütün üyelerinin ise Renas Kılıç, Serdar Yüksel, Fehmi Alperen, Hakan Doğukan Taşçı, Hasan Basri Gök, Deniz Korkmaz, Enes Kaan Bölükbaşı, Hüseyin Günerhan, Sümeyye Nur Arslan, Cansu Akyıldırım ve Mehtap Sayar olduğu aktarıldı.
Şüphelilerin, bebek hastalar üzerinden birçok hastane ile anlaşarak uygun ve yeterli olmayan tedavi yöntemleri yüzünden onların hayatlarını kaybetmelerine ya da kalıcı sağlık sorunu ile yaşamalarına neden oldukları belirtilen fezlekede, ayrıca bu tedavi yöntemleri yüzünden SGK’ye yüksek tedavi masraflarını fatura ederek haksız kazanç elde ettikleri belirtildi.
Fezlekede İl Sağlık Müdürlüğünün denetim raporları, HTS kayıtları, banka hesap hareketleri sonucunda elde edilen delillerde, örgüt elebaşı etrafında toplanan kişilerin hiyerarşik bir düzen ve belli bir iş bölümü içerisinde, suçun sürekliliğini sağlayarak birçok defa işlenmesine neden oldukları, bu kapsamda yapılan çalışmalarda suç işlemek amacıyla örgüt kurmanın unsurlarının oluştuğu yönünde değerlendirme yapıldı.
Fezlekede ayrıca hastaneler ve buralarda çalışan şüpheli hemşireler de şöyle sıralandı:
“Bağcılar Medilife Hastanesi hemşiresi Çağla Durmuş, Beylikdüzü Medilife Hastanesi Hemşiresi Ceren Hatice Kırım, TRG Hopitalist Hastanesi hemşiresi Cansu Akyıldırım, Reyap Hastanesi hemşireleri Mehtap Sayar ve Sümeyye Nur Arslan, Esenler Güney Hastanesi hemşiresi Hüseyin Günerhan, Bağcılar Şafak Hastanesi hemşiresi Mehmet Halis Başli, Duygu Hastanesi hemşiresi Deniz Korkmaz ile 11 hastanenin hasta takibini yapan hemşiler Hakan Doğukan Taşçı ile Hasan Basri Gök.”