Dünya prömiyerini Venedik Film Festivali’nde yapan Cansu Baydar’ın kısa filmi ‘Neredeyse Kesinlikle Yanlış’ın önlemez festival yolculuğu devam ediyor! Film şimdi de bağımsız sinemanın kalelerinden biri kabul edilen Sundance Film Festivali’ne seçildi ve festivalin resmi kısa film programına kabul edildi. 11.153 kısa filmin başvurduğu 23 Ocak’ta başlacayacak festivale bu yıl, beş kategoriye 28 ülkeden toplam 57 film seçildi.
Lakin ‘Neredeyse Kesinlikle Yanlış’ın ocak programı iki ayaklı. İkinci ayak ise Avrupa’nın prestijli film festivallerinden biri olan Fransa’daki Angers Film Festivali’yle ilgili. ‘Neredeyse Kesinlikle Yanlış’, 18 Ocak’ta başlayacak bu festivalde de yarışma bölümüne seçildi.
Bir göçmen hikayesi
‘Neredeyse Kesinlikle Yanlış’, Suriye’deki savaştan kaçarak İstanbul’a göçen Hanna ile küçük kardeşi Nader’in hikâyesini anlatıyor. Dolapdere’de bir kuaför salonunda tırnak tasarımı yaparak geçimlerini sağlayan ve bir yandan da Almanya’ya göç etmenin hayallerini kuran Hanna, bir gece İbo adlı bir gençle tanışır. Tutkulu başlayan gecenin sonunda genç kadın, kimliği ve arzuları ile kardeşinin ihtiyaçları arasında yeni bir denge kurmaya çalışırken bulur kendini.
Hanna rolünde Suriye asıllı Lübnanlı oyuncu Rahaf Armanazi’nin, Nader rolünde ise İsa Karataş’ın oynadığı filmde Büşra Albayrak, Ferhat Akgün, Ubey Gül ve Dante rol alıyor. Görüntü yönetmenliğini Barış Özbiçer’in üstlendiği filmin sanat yönetmenliğini Görkem Canbolat, kurgusunu Doruk Kaya ile Çisem Baydar yaptı. Filmin yapımcıları ise Sinan Yusufoğlu, Ceyda Yüceer, İzlem Genç, Ulaş Tuna Astepe ve Ali Farkhonde.
Festival festival dolaşıp ödüller alıyor
Venedik’teki prömiyer sonrası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde gösterilen ve En İyi Kısa Film seçilen yapım Bakü Uluslararası Film Festivali, İzmir Kısa Film Festivali’nde de ödüller aldı.
Cansu Baydar’ın ilk kısa filmi olan “Neredeyse Kesinlikle Yanlış”, Suriye’deki savaştan kaçarak İstanbul’a göçen Hanna ile küçük kardeşi Nader’in hikâyesini anlatıyor. Dolapdere’de bir kuaför salonunda tırnak tasarımı yaparak geçimini sağlayan ve Almanya’ya yerleşme hayalleri kuran Hanna’nın genç bir kadın olarak kimliğini ve arzularını yaşamak ile küçük kardeşinin ihtiyaçları arasında denge kurma çabasını izleyeceğimiz film, zorla yerinden edilme ile daha iyi bir yaşam arayışının kesiştiği bir gökyüzü tasvir ediyor.