‘Ölümlü Dünya’ yayınlandığı 2018 yılında büyük beğeni toplamış, izleyicilerde yapımın devamı konusunda beklenti oluşmuştu. Aradan geçen beş yılın ardından serinin ikinci filmi geçen hafta gösterime girdi. Girer girmez de izleyici rekoru kırdı. Filmin yönetmeni Ali Atay gişede büyük başarı kazanan yapım hakkında üç ayda bir yayınlanan İstanbul dergisinde Cengiz Özkarabekir’in sorularını yanıtladı. Yönetmen serinin iki filmini karşılaştırırken yaşadığı tedirginlik halini de açıkladı.
‘Ölümlü Dünya 2’nin çekimleri esnasında yaşadığı tedirginliği Ali Atay şu sözlerle açıkladı: “Ölümlü Dünya’nın seti korkunç eğlenceli geçmedi ama tabii sette biri öldürülmüş gibi de geçmedi. Normal bir setti. İnsanlar ne yapacağını bilmiyordu, ben böyle bir senaryo nasıl olacak diye düşünüyordum falan. Kimse rahat değildi açıkçası. Böyle bir tedirginlikle çıktık sete ve böyle bir tedirginlikle bitirdik. Montajda da aynı tedirginlik devam etti, ta ki gala gününe kadar. Seyirci nasıl bulacak, bu şakalara sadece biz mi gülüyoruz, bu mizah onlara ürkütücü mü gelecek filan. Başlarda da seyircinin bir kısmı izlediği şeyden ya memnun kalmadı ya anlamadı ya da kendini mesafeli tuttu. Çok dayak yedim ben, başta çok negatif geri dönüş geldi. Nereden saldıracağını bilemediği için abuk sabuk şeylere tutunan insanlar oldu.”
Ali Atay: Ben ne istediysem onu yaptım
Filmin senaryo yazım süreci ve oluşumuyla ilgili soruyu Ali Atay şöyle cevapladı: “Evet, öyle çıktı. Ben Aziz’le, Feyyaz’la çok alakasız bir sebeple tanıştım. Bana bir talk show teklif ettiler. Dedim ‘Ben yapamam talk show’u.’ Ya bi konuşsaydık, görüşseydik falan. ‘Görüşelim tamam ama yapmayacağım yani, onu bilin, beceremem’ diyorum. ‘Ama editörlerimiz çok güçlü’ dediler. Aziz Kedi’ymiş. Aziz Kedi’yle de biz eskiden birbirimizi bilirdik, böyle uzaktan uzağa flörtleşiyormuşuz. ‘O zaman bir görüşelim’ dedim, Aziz’le de bir tanışma fırsatı olsun. Tanışır tanışmaz da gerçekten çok seviştik. Aziz dedi ki ‘Bir daha buluşalım, o buluşmamızda sana birini getireceğim. Ona da tutulacaksın, çok seveceksin.’ Bir sonraki buluşmamızda televizyon binasında toplantı yaptık, Feyyaz’la da orada tanıştım. Toplantıdan çıkışta Aziz’e dedim ki ‘Bi saniye durur musunuz?’ Feyyaz da geldi. ‘Abi film yazalım’ dedim. Aziz ‘Ne alaka film, daha önce senaryo yazmadım, bilmiyorum’ falan dedi. Dedim ‘Önemli değil toplaşırız.’ Sonra benim evimde bayağı kamp kurduk. Bir ay gibi bir sürede Ölümlü Dünya’nın ilk draft’ı diyebileceğim halini çıkardık. Ama sonraki süreçte tahmin ettiğim şey geldi başıma. İki buçuk üç sene o senaryo süründü sağda solda. Hiçbir yapımcı almadı, ikna edemedim. Evde oturup böyle bir şey yazmış olduk yani. Korkunç bir süreçti. Sonra bir gün Timur Savcı beni aradı, gittim TAFF’a, onlar yaptı.”
Cengiz Özkarabekir’in ikinci filmden ne beklediğine sorusuna “Bilmiyorum” cevabı veren Ali Atay, Özkarabekir’in ısrarı üzerine cevaba şöyle açıklık getirdi: “Ben seyircinin ne düşündüğünü uzun zaman anlamadım. Sonra seyirci kabullendi, ikinciyi istediler. Şimdi iki nasıl çıkacak, bilmiyorum. Ben ne istediysem onu yaptım, sevdiğim şeyi yaptım. Seyirci sever mi sevmez mi, seyirci ne bekliyor, biliyorsam namerdim. Ama tedirginlik azaldı herhalde? Tedirginlik azalmaz. Ölüyorum, her şeyde böyleyim. 10 sene sahneye çıktım, sahneye çıkarken de böyleydim. Bitmiyor o tedirginlik. Onuncu filmi de çeksem tedirgin olacağım ben. Bir noktadan sonra çok daha büyük riskler bekliyor seni. İlk atışında tolere edebilirler ama bence beşinci, altıncı film, yedinci film daha tedirgin edici. İsmi lazım değil, bizim çok büyük yönetmenlerimizden birinin yaşadığı şeyi düşünelim. Son filmleri İçin nasıl oluyor yahu, nasıl buna dönüşebiliyor gibi şeyler söyleniyor. Bu, rahatlıktan kaynaklanıyor bence. O tedirginlik yok olduktan sonra oraya düşüyorsun, ne yapsam olura düşüyorsun. O da bence yaratım sürecinin kanseri. Korkunç bir şey.”