Vonceil Taggart, Oklahoma kırsalında, en yakın yerleşim merkezine 15 km’lik uzakta bulunan çiftliklerinde yaşayan, dokuz yaşlarında bir kızdır. Beş çocuğun en küçüğüdür ve ailesinde kendisine en yakın kişinin ağabeyi Elber olduğunu düşünür.
Takvimler 1919’u göstermektedir ve Elber, 1. Dünya Savaşı’nın ön saflarında mücadele etmiş bir asker olarak yeniden yurduna dönmüştür. Lakin bu dönüş sonrası Vonceil’in sezgileri gidişatın eskisi gibi olmayacağı yolunda kimi ibareler olduğunu ona adeta hatırlatmaktadır.
Aslında durum açıktır; Elber ona geçmişte olduğu gibi fazla ilgi göstermemektedir. çünkü sevdiceği Amelia’yla evlenme planları yapmaktadır ve yeni bir düzen kurma çabasında içindedir. Vonceil ise müstakbel yengesine bir türlü ısınamamıştır ve onu sıkıcı bulmaktadır, üstüne üstlük ağabeyinin Amelia’nın bu sıkıcılığıyla mutsuz olacağı kanısındadır. Ama artık her şey için geçtir; onlar evlenmiştir…
Sonsuz merakı ve cesaretiyle Vonceil…
Derken annesiyle kasabaya indikleri bir gün beyaz giysili, son derece şık ve de lüks bir arabaya binen genç bir kadın görür. Bakışırlar ve o görüntü zihninde derin bir yer edinir. İşin garibi birkaç gün sonra o kadını evlerinin yakınında görür; adının Greda olduğunu söyler ve ondan bir bardak su ister.
Sonrası koca bir kaosa açılan devasa bir kapıdır; Elber’le Greda karşılaşır, tartışır, Vonceil bu kadının ağabeyinin savaş dönemindeki sevgilisi olduğunu anlar ve nihayetinde bu gizemli varlık, çiftliğin en önemli yaşam kaynağı olan sularını tuzlu suya çevirerek ortadan kaybolur. Küçük kız içindeki sonsuz merak, mücadele gücü ve cesaretiyle meseleyi çözmek için yola koyulmak gerektiğini düşünür ve kendisinin yanı sıra ailesinin ve uzak akrabalarının da hayatları adına nereye varacağını bilmediği bir serüvenin kapısını aralar…
Ölmüyoruz ve can sıkıntısından patlıyoruz!
Yukarıda konusunu özetlediğim ‘Tuz Büyüsü’ (‘Salt Magic’), Hope Larson-Rebecca Mock ikilisinin imzasını taşıyan bir grafik roman. Orijinali Ekim 2021’de basılan kitap yakın bir zaman önce Alfa Yayınları çatısı altında bizde de okurun beğenisine sunuldu.
‘Tuz Büyüsü’ temel olarak bir büyüme öyküsü. Minik Vonceil ağabeyinin eski ilişkisi üzerinden çiftlik suyuna yapılan büyüyü bozmak adına çıktığı yolculukta fantastik bir dünyanın içine dalıyor ve o dünyanın girift koridorlarında sezgileri ve cesaretiyle mücadele veriyor.
‘Tuz Cadısı’nın yanı sıra ‘Şeker Cadısı’yla da tanışan Vonceil’in yolculuğu aslında ‘Alice’inkini andırıyor; sadece onun gittiği adreste ‘Harikalar Diyarı’ yok diyebiliriz! Küçük kız bu yolculukta Greda’nın egzotizminin ve benzer reflekslerle donatılmış ‘Şeker Cadısı’ Dee’nin gizemli dünyasının ardında yatan asıl dinamiğin ‘Yalnızlık’ olduğunu keşfediyor (ve bu duygunun yarattığı kıskançlık da var tabii ki).
Bu yanıyla ‘Tuz Büyüsü’ bize başta cadıların, büyücülerin hatta vampirlerin en büyük derdi olan “Herkes ölüyor biz yaşıyoruz ve can sıkıntısından patlıyoruz. Bu yüzden de bize ‘insanlar’ gibi oyuncaklar, meşguliyet alanları gerek” meselesini iyi kurgulanmış modern bir masal formatında sunuyor.
‘Eisner’ ödüllü bir kitap
Bu kitabı kayda değer kılan en önemli yanlar kuşkusuz Hope Larson’ın metinsel anlamda kurduğu dünya ve bu dünyayı etkileyici çizimleriyle görsel anlamda ete kemiğe büründüren Rebecca Mock’un desenleri olmuş… Bu kimyası yüksek birliktelik ‘Tuz Büyüsü’nü elinize aldığınızda bir solukta okuyacağınız bir grafik romana dönüştürmüş. Meraklısı için not düşelim ve ikilinin ortak imzalarıyla inşa edilmiş (henüz bizde basılmayan) ‘Compass South’ ve ‘Knife’s Edge’ adlı iki çalışması daha olduğunu belirtelim.
‘Tuz Büyüsü’ arka planda yaratılan ‘Vahşi Batı’ dünyasının da görsel olarak hakkını veren ve bu yolla atmosferini güçlendiren bir çalışma olmuş. Dilimize Yeliz Üslü tarafından kazandırılan ve çizgi roman dünyası içinde en prestijli ödüllerden biri olan ‘Eisner’ı 2022’de kazanan bu kitabı tavsiye eder, naçizane “Vonceil’in fantastik yolculuğuna eşlik ediniz” derim.