Nejat İşler sahnede gülüyor! Mehmet Aslantuğ seyirci koltuğunda izlediği filmle ilgili aklına takılan bir soruyu soruyor. Yönetmen Ümit Ünal yıllar sonra Antalya’da olmanın mutluluğu içerisinde. Beste Bereket 19 yıl önce En İyi Kadın Oyuncu Ödülü aldığı festivale yine sahnede. Şenay Gürler seyirciler arasında ve ilgiyle Ulusal Yarışma’yı takip ediyor. Sinema Çalıştayı’nda Türkiye’deki önemli festivallerin yöneticileri bir masa etrafında festivallerin geleceğini konuşuyor. Selim Evci ‘Savrulan Zaman’ filmi için verdiği partiyle tek düze geçen festivali renklendiriyor… 61. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde dün galiba herkes özlenen festival ambiyansını yaşadı. Hal böyle olunca da festival hareketlendi.
Önceki gün Ulusal Yarışma’da gösterilen iki film intihar, ölüm gibi meseleler üzerine gittiğinden olsa gerek herkesin bir enerjisi düşmüştü. Depresif ruh haliyle insanlar kendi köşesine çekilmişti. Dün yoğun geçse de festival kıvama geldi. Hani bir ara Engin Yiğitgil dönemini hatırlatacak kadar renkliydi festival.
Çalıştay başladı dersine çalışan da var çalışmayan da
Önce yoğunluktan bahsedeyim. Sabah Sinema Çalıştayı başladı. Sinemacılar bir masa etrafından toplanıp sinemanın sorunlarını konuştular. Geçen yıl yaşanan sansür nedeniyle çalıştayın en dikkat çekici oturumu olan Türkiye’de Film Festivalleri oturumu en çok ilgi gören toplantılardan biriydi. Çalıştayı ciddiye alıp hazırlıklı gelenler de vardı, dersine çalışmadan gelenler de… Mesela Doç. Dr. Hakan Erkılıç üç yıldır sürdürdüğü araştırmasından verilen sunarak çalıştay ciddiyetiyle konuşmasını yaptı. Aslında festivalleri nasıl yerel ve merkezi yönetimlerin tahakkümünden kurtarabiliriz sorusuna cevap aranıyordu bu oturumda. Herkes heybesindeki taşları masanın üzerine koydu. Sonuç bildirgesi çıkınca bakacağız ama ben bir konuşmacının hayvan barınakları ziyaret edilmeli önerisini film festivalleriyle nasıl ilişkilendirdiğini pek anlayamadım. Galiba o arkadaş dersine çalışmamış. Çalıştay malum çalışmak fiilinden üretilmiş bir isim.
Dokuz yıl sonra Evci yeniden Altın Portakal’da hem de oğluyla
Çalıştay sonrası istikamet AKM’ydi. Selim Evci’nin ‘Savrulan Zaman’ ile ‘Ümit Ünal’ın ‘Evcilik’ filmleri vardı günün menüsünde. İki film de ilişkiler üzerine olunca önceki günün depresif teması silindi aklımızdan. Ulusal Yarışma’yı ilgiyle takip eden oyuncu Şenay Gürler salondaki yerini almıştı çoktan. Mehmet Aslantuğ da seyirciler arasındaydı… Evci en son 2015’te Antalya’da ‘Saklı’ ile Altın Portakal için yarışmıştı. Dokuz yıl sonra tekrar Antalya’daydı. Oğlu Ege ile gelmiş. İşte festivallerde aranan manzara! Ama filmi izleyince gördük ki Ege filmin oyuncularından. Onun için sahneye de çıktı.
Babasını yeni kaybetmiş, uzun ilişkisini bitirmiş Alper’in hikayesini anlatıyor Evci ‘Savrulan Zaman’da. Karla kaplı İstanbul görüntüsüyle açılıyor film. (Kaç yıldır İstanbul’a kar yağmadığı için filmin çekimlerinin uzun sürdüğünü buradan anlamak mümkün.) Sonra iş yerinde bir çalışanını yolsuzluk yaptığı için işten çıkarma konuşması yapıyor. Ama çalışan bir anda fenalaşıyor ve hastaneye kaldırılıyor. Sonrasında kamera Alper’i izliyor. Bir yanda çalışanının tedavisiyle ilgilenen eşine destek oluyor diğer yandan annesine. Lakin boşlukta Alper, yeni başlangıç yapmak istiyor ama zihni dolu ve enerjisi de düşük.
‘Savrulan Zaman’ gri zamanların filmi
Şehir hayatında monotonlaşan insan hayatının gri zamanlarının filmi ‘Savrulan Zaman’. Ama depresif değil. En iyi filmi olduğunu düşündüğüm ‘Saklı’ya göre iyi kotarılmış sade bir film. Ama Alper de örneklerine gündelik hayatta çok rastladığımız erkek tiplerinden. Bu erkek modelini mesafeli bir şekilde eşeliyor Evci. Kayıtsız gibi görünen ama aslında duygularını ifade etmeyi bilmeyen bunu da çok kabul etmeyen bir erkeğin portresini çiziyor. Evci fikir olarak bu filmi bir üçleme gibi kafasında kurmuş. Alper’in evlenme ve boşanma süreciyle sonuçlanacak bir üçleme. Fikir güzel umarım hayata geçirir. Lakin bu filmi bir başka özelliği Evci’nin Alper’i canlandırması.
Bu sefer Mehmet Aslantuğ sordu
Evci ilk defa kamera arkasından kamera önüne geçince şu soruyu sormak farz oldu: “Nuri Bilge Ceylan ‘İklimler’de, Zeki Demirkubuz ‘Bekleme Odası’nda yönettikleri filmlerde oynadılar. Siz de bu filmde kamera önüne geçtiniz. Acaba bağımsız film çeken yönetmenlerimiz neden kadın erkek ilişkilerini ele alan filmler söz konusu olunca kamera arkasından önüne geçiyorlar?” Evci kendi zaviyesinden cevap verdi ve bu tercihinin yaşanmışlıkla ilgili olduğunu belki de yaşam içerisinde açılan yaralara bir merhem alacağı duygusuyla böyle bir tercihte bulunduğunu söyledi. Fakat Mehmet Aslantuğ cevabı tatmin edici bulmamış olacak ki o da bu konu üzerine bir soru sordu. Genel olarak sorulan sorulara Aslantuğ cevap verir ya bu sefer tersi bir durum söz konusuydu ve bitmek üzere olan söyleşi birden hareketlendi.
Burjuvalar sinemacıların hedefinde
Günün ikinci filmi Ümit Ünal’ın ‘Evcilik’ festivalde merakla beklenen yapımlardandı. Nejat İşler’in hem ortak yapımcısı olduğu hem de oynadığı film, festivalde ‘Acı Kahve’den sonra küçük burjuvazi ya da orta sınıf ahlakını hedefe koyan bir başka film. Hali vakti yerinde ama mutsuz bir çiftin tatil macerasıyla başlıyor film. Kadın mutsuzluğunu, sosyal medyaya ‘ay ne kadar mutluyuz’ videoları atarak aşmaya çalışıyor. Adamsa kendine çizilmiş role çoktan razı zaten. Pansiyonda çalışan birbirlerine Kınalı ve Duman diyen köylü çiftin mutluluğu kıskanıp onları taklit etmeye başlıyorlar. Kendi aralarında onlar gibi konuşup onlar gibi davranıyorlar. Bu açığa çıkınca da sınıfsal refleksleriyle köylü çiftimizi ezmeye çalışıyorlar.
Hatırladığım kadarıyla sınıfsal öfkeyi cinsenliği yerli yerinde kullanarak anlatan sinema tarihimizde bir film yok. Bu anlamda özgün bir hikaye var karşımızda. Her şeye sahip olduğunu ve sahip de olabileceğini düşünen bir sınıfın cüretini incelikli bir şekilde anlatmak kolay iş değil. Açıkçası Ünal hem senarist hem de yönetmen olarak gayet iyi bir film koyuyor önümüze. Gayet mutlu görünen Nejat İşler söyleşide açık açık söyledi ve “Küçük burjuvazi öyle bir hale geldi ki insanların mutluluğu çalmaya çalışıyor. Ama mutluluk ne satın alınacak ne de çalınacak bir şey” dedi zaten. Ki İşler’in oyuncu olarak sinemadaki genel personasından farklı bir rolle karşımıza çıktığını ve iyi bir performans ortaya koyduğunu da söyleyeyim.
Nejat İşler: Risk almayan insanlardan sıkıldım
Ünal’ın 10 yıl önce yazıp çekmecesinde duran bu hikaye İşler’in yapımcı olma kararıyla hayata geçmiş. İşler “Kötü komşu insanı ev sahibi yaptırır. Oyuncu olarak risk almadan aynı hikayeleri anlatan insanlardan sıkıldım. Risk almayı seviyorum. Güzel sevdiğim bir hikaye için riske girdim. Risk almadan bir şey değişmiyor” diyerek yapımcılık macerasına niye girdiğini de anlattı.
Gösterimler bittikten sonra Selim Evci’nin filmi için parti verdiği haberi geldi. Bir zamanlar festival geleneğiydi, filmciler parti verir orada insanları buluştururdu. Fatih Akın’ın ‘Yaşamın Kıyısı’ndan sonra Antalya’da verdiği parti hala hafızalarda. Evci festivali geleneğini yaşatmak için bir hamle yaptı ve gayet de iyi oldu.