35. Ankara Film Festivali’nde açılışlar sakin ve mutlu geçer. Lakin dün akşam hüzün hakimdi. Çünkü bir gün önce yaşamını yitiren festival başkanı İnci Demirkol’un üzüntüsü her şeyi gölgeliyordu. İşte bu mateme saygıyla açılış gerçekleşti. Öğrenildi ki İnci Demirkol’un son vasiyeti festivalin aksamadan yapılmasıymış. Açılış töreni de buna dahil. Bunun için bu törenin düzenlenmesi bir vasiyetti herkes için.
Ankara Devlet Tiyatrosu Şinasi Sahnesi’ndeki törene gelenler arasında kendisine Aziz Nesin Emek Ödülü takdim edilecek olan Müjdat Gezen de vardı. Müjdat Gezen bu yıl festivallerden pek çok ödül aldı ama sağlık sorunları nedeniyle ödül törenlerine iştirak edemedi. Ama bu sefer gelmişti. Çünkü bu ödülün adında Aziz Nesin vardı:
“Adana Film Festivali’ne gidemedim Menderes aldı. Son Antalya Adana Film Festivali’ne gidemedim ödülümü Selçuk aldı getirdi. Geçen gün burada Sağlık İş Sendikası’nın Fakir Baykurt Ödülü vardı, çok sevdiğim bir dostumdu ağabeyimdi ona da gelemedim ama burada Aziz Nesin adı geçince dayanamadım kalktım geldim. Aziz Nesin, çok saydığım sevdiğim ağabeyimde de öte bir dostumdu. Çok güzel günlerimiz geçti birlikte çalıştık, oyunlar yazdık. Çok başka bir adamdı uzun uzadıya anlatılması gereken biriydi. Bu ödülü bizim Çatalca’daki Nesrin Vakfı’nın küçük çocuklara miniklerine adamak istiyorum.”
Özyazıcı: Radyolar açık kalsın
Bu yıl Kitle İletişim Ödülü’nü alan Kurtuluş Özyazıcı festivalin emektarlarından biriydi. Gönüllü olarak festivalde çalışmaya başlayan Özyazıcı yıllarca festival için koşturdu. İnci Hanım’la mesai yaptı. Aynı zamanda bir başka tutkusu olan radyoculuğun peşinden koştu ve iyi bir radyocu oldu. Ödülünü almak için sahneye çıkınca İnci Hanım’ı saygıyla andı. Onun nasıl zarif bir insan olduğunu anlattı. Emektarı olduğu festivalden ödül almak ne kadar mutlu eder insanı? Özyazıcı da bu mutluluğunu paylaştı ve “İyi ki radyolar var, iyi ki radyocular var. Radyolar susmasın, açık kalsın” diyerek Açık Radyo’ya da selam gönderdi.
Menderes Samancılar: O festivalin İnci’siydi
Özyazıcı’ya ödülünü vermek için sahneye çıkan oyuncu Menderes Samancılar’ın da söyleyecekler vardı. Ne de olsa dostu İnci Demirkol’un kaybının acısını yaşayanlardandı. Samancılar “İnanıyorum ki artık bundan sonraki yıllarda festival logosunun yanında bir ‘İnci’ tanesi parlayacak. Daha önce parlıyordu. Gerçekten bir inci tanesinin her yıl parladığını göreceğiz ve biz İnci’yi unutmayacağız” diyerek İnci Demirkol’un festival için ne kadar önemli bir kişilik olduğu hatırlatan bir konuşma yaparak herkesin duygularına tercüman oldu.
Şefika Kutluer: Bu ödülü alabiliyorsam Atatürk sayesinde
Festivalde Sanat Çınarı Ödülü’nü alan Şefika Kutluer de İnci Hanım’ı andı ve “Öncelikle İrfan Bey’e baş sağlığı ve sabırlar diliyorum. İnci Hanım’ın ruhu şad olsun” dedi. Ankaralı bir sanatçı olduğunu söyleyen Kutluer “Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Ankara Devlet Konservatuarı’na ilkokul dördüncü sınıfta başladım ve 10 sene orada eğitimim gördüm. Çok değerli ödüller aldım. Bütün bunları Atatürk sayesinde yapabildim. Bir kadın olarak şu an bu ödülü alabiliyorsam Atatürk’ün bizlere verdiği haklar ve özgürlükler sayesinde alıyorum” diyerek Cumhuriyet kazanımlarının ne kadar önemli olduğunu hatırlattı herkese.
Artık yorulduk
Vakıf Özel Ödülü’ne değer görülen Berkay Ateş ise İnci Demirkol’un kaybından duyduğu üzüntüyü dile getirdikten sonra üzerindeki ceketin Tuncel Kurtiz’e ait olduğunu söyleyip İstanbul’da dün akşam sansür nedeniyle iptal edilen MUBI Fest’i hatırlattı: “Artık yorulduk. Eskiden gün geçmiyor derdik. Şimdi anbean diyoruz. Güzel bir kız çocuğu görünce artık onun başına ne gelebilir diye düşünüyoruz. Güzel bir ormanda yürürken ormanın geleceğiyle ilgili kaygılanıyoruz. Bir şeyler başına ne gelecek diyerek bir hayat geçmez. Zihnimizin böyle düşünmesinin kırılmasını sağlayan şeylerden biri filmlerdir, sinemadır. Mücadeleye devam edeceğiz.”
Festivalin açılışında ödül alan bir başka isim de yapımcı ve kurgucu Selda Taşkın’dı. O da Berkay Ateş’le birlikte Vakıf Özel Ödülü’ne değer görülmüştü. Taşkın da kendisine verilen ödülü aldı.
Festivalde bugün
Bugün festivalde İnci Hanım var. Her şeye rağmen bu festivali ayakta tutmak için çalışan İnci Hanım, bugün son kez hem festivale hem de festivalin ana mekanı Büyülü Fener Kızılay Sineması’na gelecek. Saat 13.00’te onun için sinemada bir tören düzenlenecek. Törenden sonra da İnci Hanım’ın naaşı Kocatepe Camii’nde kılınacak ikindi namazı ile Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedilecek.
Klasiklerden ‘400 Darbe’ ve ‘Gizli Yüz’
Festival programındaysa Büyülü Fener Sineması’nda saat 19.00’da François Truffaut’nın sinema tarihine geçen ihmal edilen ve göz ardı edilen genç bir çocuğun, küçük suçlarla dolu hayata sürüklenmesini anlatan ‘400 Darbe’ var. Filmin aralarında Akira Kurosawa, Luis Bunuel, Steven Spielberg, Wes Anderson ve daha pek çok sinemacıya ilham kaynağı olduğunu hatırlatırız.
Ömer Kavur klasiği ‘Gizli Yüz’ ise 35. yıl seçkisi kapsamında 19.00’da gösterilecek. Ankara Film Festivali’nde En İyi Film Ödülü alan yapımlardan biri olan ‘Gizli Yüz’ bilindiği üzere Nobel Ödüllü Orhan Pamuk’un şimdilik sinemadaki ilk ve tek çalışması.
Güncel isterim diyenlere Cannes ve Venedik’ten iki güzel film
Güncel sinemadan bir örnek isteyenler için dünya prömiyerini 81. Venedik Film Festivali’nde yapan ‘Nisan /April’ı önerebiliriz. Film, Gürcistan’ın kırsal kesiminde yasaklara rağmen kürtaj hizmeti veren bir kadın doğum uzmanı olan Nina’nın, ihmalkârlıkla suçlanıp resmi bir soruşturmaya maruz kaldığında ilkelerini ve eylemlerini savunmak zorunda kalışını anlatıyor. ‘Nisan’ Büyülü Fener Sineması’nda saat 16.30’da.
Akşamsa Cannes Film Festivali’nde Büyük Jüri Ödülü alan Payal Kapadia’nın ‘Aydınlık Hayallerimiz / All We Imagine As Light’ filmi gösterilecek. Mumbai’nin keşmekeşi fonunda iki genç hemşireyi ve yakın arkadaşlıklarının hikayesini anlatan filmin gösterim saati 21.30.
Kısa filmler bugün gösteriliyor
Ulusal Kısa Film Yarışması’ndaki filmler iki seçki olarak bugün seyirci önüne çıkıyor. İlk seçki Büyülü Fener’de saat 14.00’te ikinci seçki ise 16.30’da. Hatırlatalım kısa film yarışmasında Ahmet Toğaç’ın ‘Aç Açına’, Umut Şilan Oğurlu’nun ‘Dilan Hakkında Konuşmalıyız’, Mehveş Topçuoğlu’nun ‘Eko’, Selin Öksüzoğlu’nun ‘Görüşürüz Kaplumbağa’, Oben Yılmaz’ın ‘Günaydın Anne’, Adil Burak Aydın’ın ‘Hayaller, Umutlar ve Dönen Yunuslar’, Sema Güler’in ‘Kabuk’, F. Nur Özkaya’nın ‘Kaçmandan Çok Korktum’, Çamran Azizoğlu’nun ‘Kravat’, Yakup Tekintangaç’ın ‘Mori’, Mert Erez’in ‘Rehber’, Kadri Doğan’ın ‘Sinan’, Deniz Büyükkırlı’nın ‘Tavuk Suyuna Çorba’ ve Erman German’ın ‘Telaşlı Parlama’ adlı filmleri yer alıyor.