Dijital platformlar yaza sıcak bir giriş yaptı. Vakti zamanında Harrison Ford’un 'Şüphe Altında' filmi dizi oldu ve başrolde Jake Gyllenhaal var. Paralel evrendeki aristokrasimiz 'Bridgerton'da yine evlilik peşinde. 'Annabelle'nin üç filmi BluTV'de.

BU CİNAYET HERKESE FAZLA

 PRESUMED INNOCENT/ Şüphe Altında

“Eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı” deriz ama söz konusu diziler ve filmler olunca bu atasözümüz biraz boşa düşüyor çünkü Hollywood yeni bir şeyler üretmekte zorlanınca geçmişte başarılı olmuş işleri yeniden çekmekten çok hoşlanıyor. Bol ödüllü başarılı aktör Jake Gyllenhaal da bu aralar bu tarz nostaljik işler yapıyor. İlk önce Patrick Swayze’nin kitch kategorisine ulaşan meşhur ‘Bar Fedaisi / Road House’ filminin yeniden çekiminde başrol oynadı. Ardından da yine bir yeniden çevrim olan ilk dizisini çekti. Gyllenhaal’ın ilk dizisi Harrison Ford’un ‘Şüphe Altında / Presumed Innocent’ polisiye/ mahkeme filminin yeniden uyarlaması.

Bunu ilk duyduğumda “Neden herkesin seyrettiği bir filmin dizisini yaparlar ki?” diye düşündüm. Tabii ki bu düşüncem filmin üstünden tam 34 yıl geçtiğini fark etmeden önceydi. Sanırım zamanla olan ilişkim oldukça sağlıksız bir hale gelmiş. Sanki dün izlediğimi zannettiğim film tam olarak 1990 yılında gösterime girmiş dolayısıyla yeni kuşakların büyük bir ihtimalle böyle bir filmin varlığından haberi dahi yokmuş.

Film de dizi de Scott Turow’un 1987 yılında yayımlanan aynı isimli romanından uyarlama. Mini dizinin yaratıcısı, ‘Big Little Lies’ ve ‘Anatomy of a Scandal’ gibi başarılı dizileri de hayata geçiren David E. Kelley. Çok başarılı bir savcı ve görünüşte iyi bir aile babası olan Rusty Sabich (Jake Gyllenhaal) iş arkadaşı Carolyn Polhemus’un korkunç bir şekilde katledilmesiyle sarsılır. Genç kadın domuz bağı ile bağlanıp öldürülmüştür. Bu ölüm şekli seneler önce Rusty ve Carolyn’in çözdüğü bir davada cinayete kurban edilmiş olan bir kadını hatırlatmaktadır fakat o cinayetin katili çoktan hapse atılmıştır. Aynı tarzda işlenen cinayeti gören Rusty acaba yanlış kişiyi mi yakalamış olduklarını sorgulamaya başlar.

Bu sırada Rusty’nin düşmanı ve rakibi olan bir başka savcı Tommy Molto (Peter Sarsgaard) Rusty’nin öldürülen Carolyn ile ilişkisi olduğunu ortaya çıkartır ve Rusty birdenbire kendisini cinayetin sanıklarından birisi olarak bulur. Dizi bu noktadan sonra Rusty’nin masumiyetini kanıtlamaya çalıştığı bir mahkeme hikayesine döner.

Kadrosunda son derece iyi oyuncuları barındıran diziyi suç ve mahkeme konulu hikayelerden hoşlananlara tavsiye ederim. Diziyi Apple+ tv’de izleyebilirsiniz.


BAŞKA BİR EVRENDE ARİSTOKRASİ

BRIDGERTON / 3. Sezon

Zengin ve asillerin yaşamı her zaman sıradan insanların ilgisini çekmiştir. ‘Aşağıdakiler ve Yukardakiler’den tutun ‘Dallas’ ve ‘Hanedan’ ve ‘The Crown’ dizisine kadar elitlerin hayatını anlatan hikayeler çoğunlukla büyük ilgiyle karşılanır.

‘Bridgerton’ da Netflix izleyicisi tarafından büyük bir heyecanla takip ediliyor ve çok geniş bir hayran kitlesi var. Dizi, Julia Quin’in kitap serisine dayanıyor. Quin, kitaplarında 1800’lerin başında alternatif bir İngiliz aristokrasisi yaratmış. Bu evrende Kral 3. George siyahi bir kadına aşık olup onunla evlendiği için asiller sadece seçkin beyaz insanlardan oluşmuyor, yüksek sınıf arasında bol miktarda siyahi ve Hintli de var. ‘Bridgerton’ çoğulculuk, temsiliyet ve farklılıklar konusuna çok önem veriyor. Örneğin dizinin baş karakterlerinden biri olan Penelope Featherington standart güzellik anlayışına uymayan kısa boylu ve kilolu bir genç kadın.

Dizi 1800’lerin İngilteresi’nde yemek, içmek, süslenmek, partilere gitmek ve flört etmek dışında hiçbir işleri olmayan aristokratların dünyasını anlatıyor. ‘Bridgerton’ Jane Austen romanları ile ‘Gossip Girl’ dizisinin bir karışımıymış gibi düşünülebilir. Sürekli değişen şahane kıyafetler, saraylar, köşkler, partiler, güzel kadınlar, yakışıklı adamlar, bol bol aşk ve entrika, bir süreliğine gerçek hayattan kaçmak isteyen seyirciye büyülü bir masal dünyası vadediyor.

Dizinin her sezonu cemiyetin evlilik yaşına gelmiş genç kızlarının kendilerine uygun bir eş aradıkları ‘evlilik sezonunu’ denilen dönemde geçiyor. Bu süre içinde gençler Kraliçe Charlotte’ın himayesinde yapılan bir dizi balo ve farklı sosyal etkinlikte bir araya gelerek kendilerine uygun kişiyi arıyorlar.

Dizinin baş karakterleri Bridgerton ve Featherington ailesinin gençleri fakat evlilik çağındaki gençlerin anneleri de bu rekabetçi ve entrika dolu ortamda oldukça önemli roller oynuyorlar. Gençler romantik maceralar yaşarken ‘Lady Whistledown’ takma adını kullanan birisi de yazdığı dedikoduları küçük bir kitapçığa bastırarak satıyor ve bütün sosyete bu yazıları heyecanla takip ediyor.

Bridgerton ağır gündemden uzaklaşıp birazcık aşk, entrika ve zenginlik seyretmek isteyenler için ideal bir dizi, naçizane olup  benim de kendimi iyi hissetmek için sığındığım limanlar arasında. Üçüncü sezonuyla tüm dünyada yine büyük ses getiren diziyi izlemediyseniz eğer bu sıcak yaz günlerinde ‘Bridgerton’a başlamak için ideal zamanıdır diyebilirim.


ÜÇÜ BİR ARADA

ANNABELLE

Edward ve Lorraine Warren, korku filmlerine ve doğaüstü olaylara düşkün kişilerin çok yakından tanıdığı bir karı koca. Kimilerine göre birer sahtekar olsalar da onların gerçek birer paranormal araştırmacı ve medyum olduğuna inanan da çok kişi bulunmakta.

1950’lerden beri hayaletler ve öte dünya ile ilgili çalışmalar yapan Ed ve Lorraine, 10 binden fazla vaka inceledi ve bu vakalarla ilgili çok sayıda kitap yazdı. Çiftin en çok bilinen araştırmalarından biri Amittyville Dehşeti olayı bir diğeri ise lanetli bebek Anabelle.

Warren ailesinin dehşet dolu korku hikayeleri 2013 yılında başlayan üç filmlik bir seri olan ‘Korku Seansı / The Conjuring’ ile sinemaya aktarıldı. Ayrıca The Conjuring evreninden üç tane de lanetli bebek ‘Annabelle’ ve iki tane ‘Rahibe / The Nun’ filmi çıktı. Seri toplamda 2 milyar dolarlık bir gişe hasılatı yaparak dünyanın en başarılı korku serilerinden birisi oldu.

Bir korku sineması fanatiği olarak benim de çok sevdiğim ‘Annabelle’in üç filmi birden BluTV’de gösterime girdi. Korku türüne meraklıysanız bu filmleri kaçırmamanızı tavsiye ederim.