Arkeologlar, Çanakkale Ayvacık’ta Behramkale köyünde bulunan Assos antik kentinde bir çok değerli mozayik taban ve 1800 yıllık bir anıt mezar buldu. Mozayik taban bundan 2200 yıl öncesine ait.

Assos Antik kenti, küçük gözüktüğüne bakmayın, antik çağların önemli yerleşimlerinden, önemli şehir devletlerinden biriydi.

Burası ilk olarak 1881-83 yılları arasında keşfedildi ve kazıldı ama sonra unutuldu. Derken 100 yıl sonra 1981’de yeniden hatırlandı.

Antik Çağ’da “Troas” olarak isimlendirilen bölgenin güney kıyısında, Midilli Adası’nın karşısındaki volkanik bir tepenin zirvesi ve yamaçlarında kurulan kent, asırlar boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yaptı.

Çağlar boyunca önemli bir liman kenti olan Assos, kalıntıları ve doğasıyla her yıl çok sayıda turist çekiyor.

“Mozaik, bitkisel ve geometrik motiflerden oluşuyor”

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Assos Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Nurettin Arslan, AA muhabirine, Kültür ve Turizm Bakanlığı desteği ve İÇDAŞ’ın ana sponsorluğunda kazıya devam ettiklerini söyledi.

Arslan, kazı sezonunda antik kentte ve akropoliste (antik kentlerin yanında hisar ve çeşitli yapıların yapıldığı tepelik bölgelere verilen ad) yeni bulgulara ulaştıklarını anlattı.

Bunlardan birinin geçen yıllarda başlanan ve halen devam eden batı sur duvarının kenarındaki han yapısı olduğunu belirten Arslan, “Burada da yeni mekanlar ortaya çıkarılmaya devam ediliyor fakat bunun dışında özellikle Kültür ve Turizm Bakanlığımızca başlatılan ‘Geleceğe Miras Projesi’ kapsamında sergilenmesi düşünülen ve bir parçası gün yüzüne çıkarılmış olan mozaikli yapıda çalışmalar tamamlandı. Kazılar sonrasında Helenistik döneme ait olan mozaiğin tamamen sağlam olarak günümüze kadar korunduğunu gördük. Mozaik, çokgen taşlarla yapılmış, polygonal (çokgen) adını verdiğimiz taşlarla üç renkli bitkisel ve geometrik motiflerden oluşuyor” diye konuştu.

Bu tür örneklerin Anadolu’da küçük parçalar halinde bulunduğuna işaret eden Nurettin Arslan, şöyle devam etti:

“Özellikle Makedonya’da ve Yunanistan’da bazı kentlerde sağlam örnekler var. Assos’ta bulunan bu yeni mozaik, şu andaki tahminlerimize göre 2200 yıllık. Bu nedenle de aslında Anadolu’da bulunan Helenistik döneme ait polygonal tesseralı (farklı renklerden oluşabilen mozaiklerdeki resim etkisini artırmak için kullanılan taş, cam veya mermer parçalar) ilk mozaiklerden bir tanesinin olduğunu söyleyebiliriz. Bu yapının Helenistik dönemde olasılıkla bir gymnasium (cimnastik salonu) olarak kullanıldığını ancak son kullanım süreci olan Bizans döneminde konut alanına dönüştürüldüğünü, bu alanın kullanıma rağmen mozaiklerin hiç bozulmadan bugüne ulaşmasının aslında büyük bir şans olduğunu söyleyebiliriz.”

“İleri gelen bir aileye ait anıt mezar olduğunu söyleyebiliriz”

Prof. Dr. Arslan, diğer kazı alanının ise agoranın doğu bölümü olduğunu söyledi.

Kendilerinden önceki araştırmacıların bir “çeşme yapısı” olarak adlandırılan yapıyı kazdıklarını dile getiren Arslan, “Bunda da çalışmalar tamamlanıp sona erdirildi. Kazılar sonrasında aslında sözünü ettiğimiz oldukça büyük abidevi yapının bir çeşme değil, Assos’taki önemli ailelerinden birine ait bir mezar anıtı ya da heroon dediğimiz 1800 yıllık bir anıt mezar olduğu ortaya çıktı. Assos’ta, güney stoanın (üstü kapalı, sütunlu galeri) batı kenarında iki kardeşe ait bir mezar anıtını biliyoruz. Ortaya çıkarılan mezarın Roma döneminde kentte ileri gelen bir aileye ait bir heroon, yani anıt mezar olduğunu söyleyebiliriz.” ifadesini kullandı.