64. bölümüyle final yapan ‘Bahar’da karakterlerimiz, vedalardan yeni başlangıçlar oluşturmak üzere hayat rotalarını yeniden oluşturdu. Nicelerine ilham olan Bahar ise nihayet işte de aşkta da çiçek açtı!

Final bölümünü 64 gün sonrasından açtık. Geçen bölümde nikahlanıp Bahar’ın (Demet Evgâr) evine çöreklenen Aziz Uras ve Maral’ı (Demirhan Demircioğlu, Hayal Köseoğlu) araları biraz açık bulduk. Seren’in (Nil Sude Albayrak) tahmin ettiği gibi kimse onlara karışmayınca bu sevimsiz ikili boşanmaları gerektiğinde mutabık kaldı. Bu vesileyle Uras ve Seren barışır diye ödümüz kopsa da yerli dizilerde nadir rastlanan bir doğa olayı gerçekleşti ve Seren, ihanetçi eski eşi affetmedi! Bebekleriyle kendi evine çıkmış mutlu mesut yaşayıp giden Seren, Uras’la arkadaş kaldı.

İşte de aşkta da kazandık!

Yılmaz Morgül’ün ‘Yes No Yes No’ şarkısına ilham oldukları rivayet edilen kararsız çift Bahar ve Evren (Buğra Gülsoy) geçen bölümde Evren’in mızıkçılığından ötürü birleşememişti. Bu süreçte Evren’in Sınır Tanımayan Doktorlar’a katılır gibi yaptığını, ama köklenme isteğine karşı gelemeyip evlat edindiği Ali adlı çocukla Büyükada’da yaşadığını öğrendik. Bahar’a bir vapurda rastlayan Evren içsel dönüşümünü tamamlamış olacak ki bu karşılaşma onu Bahar’ın kapısına götürüverdi. Üstelik Bahar’ın açtığı, gençlik hayali olan özel kliniğin kapısına!

Kalan sağlar bizimdir…

Dizi bizlere, tüm karakterlerimiz Bahar’ın evinde bebişlerin doğum gününü kutlarken pek şenlikli biçimde veda etti. Fakat… Beynindeki uru aldırdıktan sonra iyileşen, bu süreçte ilaçlarını da mesleğini de aksatmadığını anladığımız Rengin (Ecem Özkaya) sessizce başka bir odada, yoruma açık olarak ölüverdi veya uyuyakaldı. O sırada ilham verici bir monoloğa başlayan Bahar’ın gözlerimizin içine bakarak “Ben başardıysam sen de yapabilirsin” demesiyle ve set ekibinin Demet Evgâr’ın mikrofonunu almasıyla, dördüncü duvarımız olabilecek en tatlı şekilde yıkıldı.

Dizi yansıması

🔴Açılış sahneleriyle meşhur dizi, en az onlar kadar muhteşem bir sahneyle kapanışı yapıp döngüyü tamamladı. Arka planda çalan ‘Derdini Bul’ şarkısı, Demet Evgâr’ın pek sevdiği Peyk grubuna aitti. Bu şarkıyla diziye (ve muhtemelen Rengin’e) veda etmemiz manidardı zira bize kalırsa bu bir nevi, grubun 2024’te vefat eden solisti İrfan Alış’a da bir selamdı.

🔴 Final yalnızca kapanış sahnesiyle değil, bugüne kadarkilerin en iyileri arasına girebilecek açılışlardan biriyle de dikkat çekti. Bahar’ın iç sesi nefis, görsellik ve çekimler hayli sanatsaldı; öyle ki resmen canlı bir tablo izledik! Dizinin yönetmenliği zaten hep övülen bir konu olageldi. Neslihan Yeşilyurt’tan bayrağı devralan Mehmet Can Bindal’a bu geleneği bozmadığı için, ikinci yönetmen Muhammed İhsan Kaplan ile görüntü yönetmeni Ahmet Bayer’e de bu görsel şölene olan katkılarından ötürü herkes adına teşekkür ediyoruz.

Işığını başkasıyla paylaşanlar

🔴 Geçen hafta şöyle yazmışız: “Kim bilir, belki Bahar da Evren’le Afrika’ya gider ve iki doktorun kendilerini yardıma muhtaç kimselere adadığı orijinal bir finale tanık oluruz.” Tabii ki (ve maalesef) böyle bir şey olmadı. Hatta fragmanı izlediğimizde bu denli idealist biri olarak resmedilen Bahar’ın özel klinik açmasına şaşırmıştık. Meğer Bahar bizi yanıltmamış ve Afrika’da olmasa da bulunduğu şehrin yoksul mahallelerinden birinde fark yaratmak için kolları sıvamış.

👉 Kendi kliniğini açmasının nedeni zaten çeşitli nedenlerle sağlık hizmetine erişemeyen kadınlara yakın olmakmış. Yani ‘onlar sağlığa gidemiyorsa sağlık onların ayağına gelsin’. Gençliğinden beri hayali olan bu klinikte Bahar, hastalara haftanın bir günü ücretsiz bakacak.

👉 Yanlış anlaşılmasın; özel klinik açan doktorları Bahar’ın çizdiği yoldan gitmedikleri için yargılamıyoruz, hele de hekime şiddet almış başını gitmişken.  Yorumumuz hem dizi özelinde hem de belli bir kalıp içerisinde yazılan Bahar karakterinin tutarlılık takibini yapma amaçlı.

🔴 Çağla-Harun (Elit Andaç Çam, Mert Turak) ilişkisi pek tatlı bir şekilde devam ediyor, hatta birlikte yaşamaya karar verdiler. Harun, bölümdeki yapışık ikiz vakasından etkilenerek kardeşi Maral’dan ayrı yaşamak istemediğini fark edince Çağla tam Baharlık bir hareket yapıp onu rahatlattı: Üçü birlikte yaşayacaklar. Finalin en tuhaf olayı buydu muhtemelen. Kardeşlik bağını korumak ayrı evlerde de mümkündü, hatta Maral söz konusuysa daha sağlıklıydı. Fakat itiraf edelim, Harun-Maral kardeşlere azıcık duygulandık ve buna neden oldukları için senaristlere bozulduk! Çelik gibi sinirlerimiz vardı yahu bizim…

🔴 Olgun çiftlerin de yüzü gülüyor. Reha Hocamız, Gülçiçek anneannemize (Hasan Şahintürk, Füsun Demirel) geri kalan yıllarını hayallerindeki gibi geçirmek üzere Urla’da, bahçeli bir ev almış. Bahar ‘kendini bulma’ ışığını Gülçiçek’e de bulaştırdı ve onu Urla konusunda cesaretlendirdi. Gülçiçek de Bahar’la aynı dersi öğrenmeye çalışacak yani: Kendi mutluluğunu düşünebilmek.

👉 Nevra babaanne (Hatice Aslan) zırt pırt kendi çıkarları için Peran Hastanesi yönetim kurulundan İsmail Bey’in (Şükrü Türen) nüfuzunu kullanıyordu malum. Bu ricalar sırasındaki gelmeler gitmeler ikiliyi yakınlaştırmış ve sevgili yapmış. Artık bir zahmet sen de sevdiceğinle ayrı eve çıkarsın Nevra, yolcu yolunda gerek!

🔴 Dizinin başından beri değişmeyen favorimiz Doruk’u ise (Ege Erkal) vejetaryen olmaya karar verdiği için tüm karakterler içinde ‘en iyi gelişim gösteren’ ilan ettik gitti!

Büyüyemeyenler

🔴 Bahar’ın “Kendi kendine uyanamayan kazık kadar çocuklarım var” repliği ve Aziz Uras’a “Yüzünü yıka demeyeceğim, 35 yaşındasın” demesi, günümüzde yetişkinlik yaşının ileri attığının bir tespitiydi âdeta.

👉 Aziz Uras’ınki geç yetişkinliğe ek olarak büyümemiş erkek sendromu aynı zamanda. Yatak odalarının toplu olmamasından ve kirli çamaşırlarından eşi Maral’ı sorumlu tutuyordu mesela. Oysa sorun Maral’da değildi; Seren de olsa bunları yapmayacaktı. Çünkü neden bir tek kadınlar bunları yapsındı, değil mi ama Uras?

👉 Seren de benzer bir tespitte bulunup Aziz Uras’a içindeki (yer yer onay arayan yer yer inatlaşan) çocuğa hapsolduğunu, büyümek için oradan özgürleşmesi gerektiğini hatırlattı. Seren’in büyümemiş bir erkeği büyütmek için kendini paralayan kadın modeline dönüşmemesi önemliydi.

👉 Aynı tema Bahar ve kızı Umay (Alisa Sezen Sever) arasında da işlendi. İtalya’da resim okumaya hazırlanan Umay, başka bir ülkede yaşama fikrinden ötürü kaygılıydı. Kızcağız doğal gazı açmak veya faturaları yatırmak gibi işleri bilmediğini söyleyince Bahar, iki çocuğunu da kozada büyüttüğünü fark edip sorumluluğu üstlendi: “Ben sizin bir gün gerçek dünyaya adım atacağınız gerçeğini unuttum. Ama (sembolik olarak) faturaları ödemeyi öğrenmek için geç değil.” (Buna helikopter ebeveynlik deniyor. Meraklıları için ‘Bahar’ dizisindeki ebeveynlik türlerini incelediğimiz video linkte.)

Ne öğrendik?

🔴 Açılış sahnesinde dizinin bugüne dek ne anlattığı ve çıkarılabilecek mesajlar derlenmişti aslında:

👉 Sevmek illa ait olmak, sahip olmak, koşullara bağlamak, onsuz yaşayamamak değildir. Bunlardan arınmış sevgiler de mümkündür ve çoğu durumda daha sağlıklıdır: “Öbür türlüsü sevgi değil, yalnızlıktan kaçmaktır sadece.”

👉 Birlikte gülmenin, ağlamak kadar önemsenmesi gerektiğini Bahar-Çağla ilişkisinde, ikilinin birbirlerinin mutluluğuna hasetlenmediği anlarda gördük: “Derdine koşmak kadar alkışlanmadı, onun adına sevinmek.” Bahar bunu Çağla’yla dertleşirken de yineledi: “Ben hayatımda sevdiğim insanların kalplerinden geldiği şeyi yaparak mutlu olmalarını istiyorum.”

👉 Öfke, sevgiye ve hatta dostluğa da dönüşebilir ki bunu Bahar-Rengin ilişkisinde, kızdığımız birini defolarına rağmen sevebileceğimizi ise Bahar-Nevra ilişkisinde gördük.

👉 Bir annenin sevgisini göstermesinin tek yolunun kendini unutmak olmadığını direkt Bahar, dolaylı olarak Gülçiçek üzerinden izledik.

👉 Sevgi ve onay görmek için kişiliklerinden de hayallerinden de vazgeçen çocukları Umay, Aziz Uras ve yer yer Parla’yla (Sena Mia Kalıp); ebeveynliğin koşullara bağlanmaması gerektiğini Timur’un hem babası hem çocuklarıyla olan ilişkisi üzerinden hatırladık.

🔴 İyisiyle kötüsüyle bizlere bolca ilham olmuş bu dizide emeği geçen herkese teşekkürler!

Künye
Yayın mecrası: Show TV
Yapım: MF Yapım
Yapımcı: Asena Bülbüloğlu
Yönetmen: Mehmet Can Bindal
Senaryo: Rana Mamatlıoğlu, Bekir Baran Sıtkı
Müzik: Aytekin Ataş
Oyuncular: Demet Evgâr, Buğra Gülsoy, Ecem Özkaya, Mert Turak, Elit Andaç Çam, Demirhan Demircioğlu, Nil Sude Albayrak, Alisa Sezen Sever, Hasan Şahintürk, Sena Mia Kalıp, Ege Erkal, Hayal Köseoğlu, Can Kızıltuğ, Dorukcan Sarıduman, Öykü Su Okur, Nazlıcan Galip, Füsun Demirel, Hatice Aslan. (Konuk) Şükrü Türen, Yeşim Çelebi, Cengiz Güleryüz, Can Seçki, Sevilay Çiftçi, Hilal Tuncer, İzel Tuncer.

Bahar: En kötü karar, kararsızlıktan iyidir