Bergama Tiyatro Festivali 9-11 Ağustos tarihleri arasında beşinci kez, kentin tarihi dokusunu, hikayenin ve oyunun gücüyle buluşturuyor. Yerel, ulusal ve uluslararası oyun ve projelerle taşların ardındaki anlatıyı aralıyor…

Bergama, Ege’nin, içine girdiğiniz anda kendini içine doğru çeken kovuk misali bir köşesi. 3 bin senelik tarihinin katmanları arasında, o tarihe dair hiçbir şey bilmeden dolaşsanız bile, kendini zaman tüneline girmiş gibi hisseder insan. Taşların, kalıntıların, kıvrımlı sokakların, heybetli tapınakların her kuytusu hikayeler barındırır.

9-11 Ağustos günlerinde beşincisi gerçekleşecek olan Bergama Tiyatro Festivali (BTF), bu tarihi kenti bir kez daha ‘oyunun ta kendisine’ dönüştürecek. Çocukluğu bu tarihi dokuda geçmiş Bergamalı bir tiyatro insanı olan Öner Eren Arıkan’ın hayalinin ürünü bu festival. Çekirdek ekip olarak her sene kolları sıvayıp çok paydaşlı bir yapıyı koordine ederek festivali hayata geçiriyorlar. Kısıtlı ekonomik imkanlarla dememe gerek bile yok sanırım…

Yerelde hayata geçen ama ulusal ve uluslararası bağlarla inşa edilen bir zemini var BTF’nin. Temel motivasyonu da “İstanbul’dan oyun getirelim, bilet satalım da izlensin” gibi sıradan bir yaklaşım değil. Festival süresince kent; yerel, ulusal ve uluslararası işlerin yanı sıra geliştirilen ortak projelere de ev sahibi oluyor. Kente yayılan oyun duygusu bir yana burası sektör temsilcilerinin de kültür politikaları ekseninde buluştukları bir alan hizmeti görüyor.

Taşların altındaki hikayeler…

Festivalin parçası olan herkes; bu seneki mottoda denildiği gibi ‘taşların altındaki hikayelerin peşine düşüyor’ aslında. Bergama’nın farklı mekânları her seferinde oyun alanına dönüşüyor. Geçen dört senede; antik Roma tapınağı Kızıl Avlu’da, tarihi çarşı Arasta’da, Roma döneminden kalma Tonoz’da, 2 bin 500 senelik şifa tapınağı Asklepion’da ve buradaki müthiş antik sahnede, ‘Tanrıların mabedi’ Akropolis’te ve tarihi Kale Mahallesi’nin kıvrımlı sokaklarında sayısını unuttuğum kadar çok anlatıya, oyuna, performansa tanıklık ettim. Saydığım ve saymayı unuttuğum bir o kadar mekanda da atölyeler, söyleşiler, tiyatro ve kent tarihi buluşmaları, kent gezileri, yerel yemek tadımları gerçekleşti.

Bergama Tiyatro Festivali’nin canla başla çalıştığını her sene sahada bizzat gördüğümüz çekirdek ekibi ve her sene kalabalıklaşan gönüllüleri şimdilerde 9 Ağustos’ta beşinci defa festivale hazırlanmakta. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkıları, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Bergama Belediyesi, Bergama Ticaret Odası, Bergama Kültür ve Sanat Vakfı ve Ne Yerde Ne Gökte Derneği’nin destekleriyle; Fibabanka ve Ateş Çelik sponsorluğunda BERaBER tarafından hayata geçirilen festival ücretli ve ücretsiz etkinlikler içeriyor.

‘Fahrenheit 451’ festivalde gösterilecek oyunlar arasında.

Programda öne çıkan oyunlar…

DasDas’ın ‘Cyrano’su 9 Ağustos Cuma, 21.00’de Asklepion Antik Sahne’de; Tatbikat Sahnesi’nin ‘Fahrenheit 451’i 10 Ağustos Cumartesi 21.00’de Asklepion Sahne’de; Bahçe Galata yapımı ‘Nora2’, 11 Ağustos Pazar 21.30’da BerKM’de olacak.

Açık çağrı üzerine Ege Bölgesi’nden gelen 22 başvurudan, seçici kurulun seçtiği dört oyundan oluşan Kiosk programı kapsamında ise Gong Sahne&Defne Prodüksiyon yapımı ‘Gong’, Mudhik Tiyatro’dan ‘Bir Mudhik Oyun’u, Boyoz Akademi Sanat Merkezi’nden Cani’yi ve Tiyatro Kök35 imzalı ‘Hiç Kimsenin Öyküsü’nü izleyeceğiz.

Erkek egemen hikayelerin hüküm sürdüğü antik kentlere çağdaş kadın imgelerini taşımak üzere geliştirilen uzun soluklu uluslararası bir projenin ilk ayağı olan, Türkiye-Kanada ortak yapımı ‘Eski Köye Yeni Hayal’, Erika Batdorf ve Gülce Oral’ın geçen seneki festival sırasında Bergama’da kadınlarla gerçekleştirdikleri sohbetlerden ilhamla tasarlanmış.

Asklepion’a özgü tasarlanmış interaktif bir deneyim olan bu oyunsu gezinti; tanrıçalar, kuklalar, soramadığımız sorular, Kozak sokak oyunları, müzik ve hareketle iç içe bir evrende katılımcıyı dişil yanlarıyla bağ kurmaya davetli olduğumuzu duyuruyor. Saye Kolektif imzalı açık hava performans yerleştirmelerinden oluşan işi, 11 Ağustos Pazar akşamı 18.00-20.00 arasında Asklepion’da gezerek izleyebilirsiniz.

Toplamda 14 oyun ile atölyeler, kent tarihi buluşmaları ve panellerden oluşacak programın tamamını BTF’nin sosyal medya hesaplarından ve https://bergamatiyatrofestivali.com/ adresindeki web sayfasından takip edebilirsiniz.


SAHNELERDE BUNLAR DA VAR

Bir İshak’sın Bir Cemil/Ankara Temaşa Sahne:

Yılmaz Erdoğan’ın kaleminden, Furkan Gölbaşı’nın uyarlamasıyla sahnelenen oyun bize ak ve kara gibi, belki iyi ile kötü gibi ama vazgeçilmez olan zıtlıkların hep bir arada oluşunu anımsatıyor. İshak şehir yüzü görmemiş kalabalık sessizlikte bulunmamış biridir, fakat Cemil her kalabalığın sesine ses her karaya ak olmuştur. Şimdi ikisi de küçük bir hücrede bir umut ile yaşamaktadır. İshak umudun duygusu Cemil ise mantığı olmuş. 24 saatlik bir hikâye, bir saatlik güldürü…

🔴 3 ve 8 Ağustos saat 20.00’de Ankara Şato Yazar Sahne’de.


Cırcır Böcekleri, İtler ve Biz/Art12:

Kardeşlik ve günümüzün ‘kurtlar sofrası’ dünyasında kendin olarak var olabilmek üzerine tanıdık duygular uyandıran oyunda başroller Buğra Gülsoy ile Serhat Teoman’da. Mert Öner’in yönetimindeki oyun, Sam Shepard’ın ‘True West’ adlı oyunun kısa ve güncel bir yorumu. Burak Sarımola ile Ayşe Lebriz Berkem’in de iki zıt kardeşin etrafındaki iki ayrı insan -varlıklı yapımcı ve kardeşlerin annesi- olarak karşımıza çıktığı oyun, sezonda seyircinin ilgisine en çok mazhar olan işlerdendi. Bunda elbette bünyesinde -oyunun yapımcıları, yaratıcıları da olan- iki yıldız oyuncuyu barındırmasının da katkısı büyük. Ama Mert Öner’in metne incelikli yaklaşımı, oyunun psikolojik ve sosyolojik göndermeleri ve ekibin arasındaki uyumlu enerji; bu oyunu sezonun nitelikli yapım işlerinden biri yapan asıl sebep.

🔴 3 Ağustos Cumartesi, 21.00’de Sapanca Kırkpınar Açık Hava Tiyatrosu’nda.


Treplev/Decollage Art Space:

Sezonun en yaratıcı işlerinden. Sezon başında izlediğimiz mekâna özgü iki akılda kalıcı oyundan (‘Büyük Zarifi Apartmanı’ ile ‘Annemden Kalan Gül Ağacı Masanın Üzerinde Çaydanlık Beyaz Bir İz Bıraktı’) sonra, sezon sonuna doğru karşımıza çıkan bu oyunu herkes izlesin isterim. ‘Treplev’, malum, Çehov’un zamana yenilmeyen metni ‘Martı’nın tabiri caizse ‘ezik’ yazarı.

Finalde kendini vuran, Rusya’nın meşhur tiyatro yıldızı Irina Arkadina’nın oğlu hani… Zihinleri başka türlü çalışan iki genç tiyatro insanı, Başak Kıvılcım Ertanoğlu ile Ümit Erlim, Çehov’u, Martı’yı ama en çok da oyunun acısak mı kızsak mı bilemediğimiz karakteri Treplev’i bir ‘dramaturjisi masası’na yatırıp otopsi yapmış adeta. Elde ettikleri çıkarımları, seyirciyi de eğlenceli yollarla dahil ettikleri ve Suadiye’de bir sanat galerisinin üç katına yayılan bir oyuna dönüştürmüşler. Treplev’in türlü türlü hallerine, oyunun diğer karakterleriyle alıp veremediklerine, o meşhur çiftlik evinde ve zihninin içinde olan bitene tanık olacaksınız.

🔴 6 Ağustos Salı, 20.30’da Suadiye Decollage Art Space’te.