Geçen hafta, Berlin. Dünyanın en prestijli sinema festivallerinden Uluslararası Berlin Film Festivali’nde ödül töreni zamanı. Sahnede biri İsrailli, biri Filistinli iki yönetmen var. İkisi de Gazze için ateşkes çağrısı yapıyor. “Almanya’ya İsrail’e silah satmayı bırak” diye sesleniyor. Aynı gecede biraz sonra Büyük ödül Altın Ayı’yı, Afrika’nın sömürülmesini anlattığı ‘Dahomey’ belgeseliyle kazanan Fransız-Senagalli yönetmen Mati Diop da konuşmasında ‘Filistin’in yanındayım” diyecek.
İşte 74. Berlin Film Festivali böyle bir geceyle son buldu.
İsrail- Filistin savaşının ilk günlerinden itibaren ikiye bölünen kültür sanat dünyasının izleri festivalin ilk gününden itibaren hissediliyordu. İsrail’i destekleyen Almanya, savaşın ilk gününden beri Filistinli sesleri susturduğu, sansür uyguladığı, etkinlikleri iptal ettiği haberlerle gündemdeydi. Ülkedeki ifade özgürlüğü ve insan haklarının kırmızı çizgileri olduğunu söyleyen birçok kültür sanat kurumu protesto edildi.
Uluslararası Berlin Film Festivali Filistin-İsrail savaşının yanı sıra Almanya’nın aşırı sağ AfD partisinin üyelerinin açılış gecesine davet edilmesi kararı nedeniyle de protesto edildi. Kısacası Berlinale gergin bir atmosferde başladı, öyle bitti. Tören ödüller kadar İsrail-Filistin savaşına yönelik açıklama ve protestolarla da gündemdeydi.
Başta bahsettiğimiz konuşma da gecenin öne çıkan anlarından biriydi.
İsrailli ve Filistinli yönetmenlerden oluşan bir kolektif tarafından yönetilen ‘Başka Ülke Yok/No Other Land’ festivalde En İyi Belgesel Film Ödülü’ne değer görüldü. Basel Adra, Hamdan Ballal, Yuval Abraham ve Rachel Szor’un dört yılda çektiği filmin ödül konuşması gecenin öne çıkan anlarındandı. Kudüslü gazeteci Yuval Abraham’ın konuşması salonda büyük destek gördü, sosyal medyada gündem oldu.
Our film “No Other Land” on occupied Masafer Yatta’s brutal expulsion won best documentary in Berlinale. Israel’s channel 11 aired this 30 second segment from my speech, insanely called it “anti semitic” – and I’ve been receiving death threats since. I stand behind every word. pic.twitter.com/2burPfZeKO
— Yuval Abraham יובל אברהם (@yuval_abraham) February 25, 2024
Törenden sonra Abraham sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla konuşması nedeniyle İsrail’deki televizyon kanallarında antisemitizm suçlamasıyla hedef gösterildiğini, ölüm tehditleri aldığını açıkladı. Yönetmen konuşmasından yalnızca 30 saniyelik bir bölüm alınarak sözlerinin çarpıtıldığını söyledi ve ekledi: “Söylediğim her şeyin arkasındayım. ”
‘Eşitsizlik sona ermeli’
Abraham ödül alırken filmin yönetmenlerinden Filistinli Basel Adra ile sahneye çıkmış, İsrail-Filistin çatışmasını “katliam” olarak tanımlamıştı. Almanya’ya İsrail’e silah satışını durdurması için de çağrı yapmıştı. Abraham’ın bir çağrısı daha vardı:
“Ben İsrailliyim, Basel ise Filistinli ve sadece iki gün sonra aynı olmadığımız bir ülkeye döneceğiz. Ben sivil düzen altında yaşıyorum, Basel ise askeri düzende. Birbirimize sadece 30 dakika uzaklıktayız. Benim oy kullanma hakkım var, onun yok, benim bu ülkede özgürce hareket etmeme izin veriliyor, Basel ise milyonlarca Filistinli gibi kilit altında ve işgal altındaki Batı Şeria’da. Aramızdaki bu eşitsizlik sona ermeli.”
Alman bakan Roth: Sadece İsrailli yönetmeni alkışladım
Sinemacılar kutuplaşan sanat ortamında ateşkes çağrısı yapıp Filistin’e desteklerini sunsa da politikacılar taraf olma konusunda ısrarcıydı. Kültürden Sorumlu Devlet Bakanı Claudia Roth geçen cumartesi akşamı düzenlenen ödül törenindeki açıklamaları “şok edici derecede tek taraflı ve derin bir İsrail nefreti” diye yorumladı. Berlin Belediye Başkanı Kai Wegner ile Berlinale’deki olayla ilgili soruşturma başlattıklarını duyurdu.
Törende yönetmenlerin konuşmalarını alkışladığı görülen Roth bakanlığın sosyal medya hesabından resmi bir açıklama yayınlayarak alkışın kime gittiğini de açıkladı: “Ödül töreninde Claudia Roth’un alkışları bölgede siyasi çözüm ve barış içinde bir arada yaşama lehinde konuşan Yahudi-İsrailli gazeteci ve yönetmen Yuval Abraham’a gitti.”