Dario Fo’nun yüzümüzü hakikate dönmeyi salık veren kült oyunu ‘Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü’ Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın yeni sezonunu açan oyun oldu. Enerjisi, güldürüsü, hareketi bol bir yorum…

“Boğazımıza kadar bok içindeyiz, bu doğru ve işte bu nedenle başımız dimdik yürüyoruz!”

İtalyan halk tiyatrosunun büyük ismi, oyun yazarı, Nobel ödüllü Dario Fo’nun en meşhur oyun metinlerinden ‘Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü’ üstteki, zaman içinde anonimleşmiş ifadeyle biter.

Dario Fo hayat arkadaşı ve yoldaşı Franca Rame birlikte çok sayıda kült oyuna imza attı. İkili sadece İtalyan tiyatro yazınına değil dünya tiyatrosuna -en çok da halk tiyatrosu özelinde- izlerini bıraktı ama ‘işleri güçleri’ sadece oyun yazmak ve sahnelemek değildi. Her ikisi de ömürleri boyunca kadınların, işçi sınıfının, faşist rejimler altında ezilen hayatların, ‘terörist’ diye yaftalanan, kaybedilen gençlerin, adaletin, insan haklarının sesini yükseltmeye çalıştı. Sadece kalemleriyle değil; yaşamları ve eylemleriyle de… Onlar için sanat zaten bu demekti, sanat bunun için var olmalıydı. Dario Fo ‘Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü’ne dair yazdığı bir yazıda şöyle der:

“Sanatı siyasetten, felsefeden, ideolojiden ayırmak çok tehlikeli… Sanat diğerlerinden arındırılmış, saf, temiz kalabilir mi? Sanat kirlidir, bozuktur. Saf temiz sanat olamaz, çünkü sanat yaşama kuvvetli bağlarla bağlıdır…”

Bursa Şehir Tiyatroları’nda bir ‘anarşist’…

En başta yer verdiğim, oyunun da final repliği olan alıntıyı fazlasıyla hissettiğimiz zamanlardayız toplumca. Yine. İnsani ve hakkaniyetli olanı elde etmek için mücadeleyi, direnci her zamankinden daha diri tutmamız gerektiğini hissettiğimiz zamanlarda…

Bugünlerde Dario Fo’nun bu son derece politik ve cesur metnini Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları programında, geniş kitlelere erişecek bir yapım olarak görmek sevindirici. Tiyatromuzun ve sinemamızın deneyimli, yetenekli ve üretken isimlerinden Ali Düşenkalkar Bursa BBŞT’nin yeni genel sanat yönetmeni olarak yakınlarda göreve başladı. Geçen günlerde de kurumun sezonu açtığı ilk oyunu, Murat Karasu yönetimindeki tiyatro camiasında kısa adıyla ‘Anarşist’i izlemek üzere tiyatro eleştirmenlerini Bursa’daki prömiyerde ağırladı.

Oyunu Dario Fo ve Franca Rame metinlerini İtalyancadan Türkçeye çeviren Füsun Demirel ile izledik. Bir ara bakışlarımı sahneden Füsun Hanım’a çevirdim, gözleri ışıl ışıl, sahneye dikkat kesilmişti. ‘Anarşist’ gibi sözünü sakınmadan ama tamamen komedi diliyle anlatan ve Milano’da 1969’da yaşanan gerçek bir olay üzerine yazılan oyunu bir şehir tiyatrosu sahnesinde yeniden görmek sevindirici gerçekten.

Karakolda tanıdık bir vaka

İtalyan polisi 12 Aralık 1969’da Duomo Meydanı’nda 16 kişinin öldüğü bombalamada anarşistleri suçlar, Giuseppe Pinelli adlı anarşist demiryolu işçisini tutuklar. Yakın Türkiye tarihinde benzerlerine sıkça rastladığımız bir olay yaşanır: Pinelli’nin sorgu için gözaltındayken Emniyet Genel Müdürlüğü’nün penceresinden atlayarak intihar edip öldüğü iddia edilir. Oysa dava sürecindeki pek çok delil açıkça gösterir ki Pinelli polis tarafından öldürülmüştür.

Anarşiste yöneltilen suçlama ispatlanmaz, gencin ölümü de dosyalara ‘kaza sonucu’ olarak geçer. Dario Fo’nun bu olay üzerine yazdığı oyun ise çağdaş tiyatro tarihinin en bilinen, pek çok ülkede sayısız kez sahnelenen oyun haline gelir.
‘Anarşist’, Dario Fo’nun özgün kara komedi tarzının tipik bir örneğidir. Bir ‘clown’ gibi konumlandırdığı ‘Deli’ karakteri (Bu sürekli kılıktan kılığa girerek insanları kandıran, raporlu bir akıl hastasıdır ama oyunda hakikati tek dillendiren de o olacaktır) emniyet müdürlüğüne gelir. İlk sahnelerde kendisiyle ilgilenen komiser ve polis memurunu çileden çıkararak, akabindeyse müfettiş kılığına bürünüp anarşistin ölümünden sorumlu emniyet müdürüyle bir diğer komisere soğuk terler döktürerek olayın iç yüzünü ortaya çıkarır.

Yüksek enerji, hareketi bol bir komedi

‘Anarşist’ çok bilinen ve bir anlamda da ‘eskimiş’ bir metin. ‘Eskimiş’i olumsuz anlamda kullanmıyorum ama sahnelemede bunun olumsuzlukları olduğu kanaatindeyim. Oyunu daha önce İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda sahneleyen ve çok konuşulan bir işe imza atan deneyimli yönetmen Murat Karasu bu bol hareketli sahne düzeni için yetkin koreograflar Cihan Yöntem ve Utku Demirkaya ile yola çıkarak, Bursa BBŞT ekibiyle sahneliyor. Hiç durmayan, en başta ‘Deli’ olmak üzere tüm oyuncuların/karakterlerin sürekli yüksek enerji halinde olduğu, seyirciyi sık sık güldürerek bir yandan hikâyeyi önüne sermeyi hedefleyen bir oyun karşımızdaki.

İlk yarının sonundaki Avusturya İşçi Marşı sahnesiyle de seyirci koltuklarını fazladan heyecanlandırmaya aday. Oyuncu kadrosu da -özellikle emniyet müdürü rolündeki Mehmet Eren Topçak’ın çok özgün ve tok oyunculuğundan etkilendim- hem tıkır tıkır işleyen hem de karşılıklı uyum içinde, başarılı performanslar sergiliyor (Volkan Yıldız, Mehmet Eren Topçak, Kutlay Akbal, Aykan Yılmaz, Serdar Soyer, İpek Zeylan).

Oyunun beni yoran kısmıysa en başta süresi oldu. İki perde olarak oynanan oyunun Deli’nin emniyet müdürlüğüne girip kendini gösterdiği ilk sahneleri -komedi aksı yüksek olsa da- oyunu en baştan sarkma riskine sokuyor. Sonra mevzu açılıyor, oyun da hızlanıyor, sahne üstü aksiyon zaten neredeyse hiç durmuyor. Ama bu kez de Deli’nin müfettiş kılığına girdiği sahnelerde olay akışını (anarşist gençle ilgili iddialar ve sözde müfettişin sorgusu) takip etmekte zorlanılabilecek bir dolantı komedisi kıvamına oturuyor oyun.

Tüm o yoğun koşturmacalı komedi dalgasının içinde yer yer meseleden çıkmak (oyuncuların tüm yüksek çabasına rağmen) mümkün olabiliyor. Yani ‘taşlamanın’ merkezindeki olaydan uzaklaşıp sahnedeki sakarlık/şapşallık formuna dönmüş bir komediye gülerken bulabiliyoruz kendimizi. Yine de oyun ‘bombayı’ finalde patlatıyor; hem delinin elindeki ses kayıtları hem de başta alıntıladığım, meşhur son replik bizi kendimize getirmeyi başarıyor.

‘Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü’ yüzümüzü ‘hakikate’ doğru dönmemiz gerektiğini taşlayarak, iğneleyerek, sözünü sakınmadan yapan söylemiyle, oyuncuların komedideki maharetiyle, sahne üstü aksiyonu ve bolca güldürmesiyle pek çok açıdan seyirci dostu ve maalesef her baskıcı rejim/çürümüş toplum dönemine denk düşen bir oyun. Sadece, ben daha dinamik ve pratik bir yorumu tercih ederdim.

Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü / Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu
Yazan: Dario Fo
Yöneten: Murat Karasu
Oyuncular: Volkan Yıldız, Mehmet Eren Topçak, Kutlay Akbal, Aykan Yılmaz, Serdar Soyer, İpek Zeylan.
Süre: 120 dk.
Ne zaman, nerede: 11 ve 12 Ekim’de 20.00’de, 12 Ekim Cumartesi 15.00’te Bursa Tayyare Kültür Merkezi’nde.
Bilet fiyatı: 30 ve 17.50 TL.


SAHNEDE BUNLAR DA VAR

Misery/TEMA Sanat

Çok satan bir yazar olan Paul Sheldon’ın hayatı bir kar fırtınasında kaza geçirip yolda kalmasıyla, kendi yazdığı gerilim romanlarının ta kendisine dönüşecektir… Stephen King’in en bilinen romanlarından ‘Misery’nin sahne uyarlamasında ünlü yazarı Cansel Elçin, yazara hastalık derecesinde bağlı olan takıntılı ve tehlikeli hayranı Sedef Akalın canlandırıyor. Kayhan Berkin’in rejisiyle…

🔴 Bu akşam 20.30’da Zorlu PSM’de.


Beyaz Mürekkep: Derine/Platform Dance Theatre

Deniz Atlı’nın yazıp yönettiği ve sahne aldığı performans; Atlı’nın hem kendisinin hem de ilham aldığı kadın yazar, şair ve sanatçılar odağında yürüttüğü otantik bir benlik araştırmasının sonucu. Hayattaki varoluşunun temelinin yaratıcılığı ve sanatsal üretimi olduğuna inanan bir kadının, kendini gerçekleştirmeye dair özlemleri, çevresiyle kurduğu gündelik ilişkileri ve gerçek benliğine dair keşifleri; söz, hareket ve enstalasyon enstrümanlarıyla anlatılıyor.

🔴 16 Ekim Çarşamba, 20.30’da Bahçe Galata’da.


Keşke

Evren Bingöl ve Anıl Helvacı’nın birlikte yazdığı oyun, geleceği 100 yıl öncesinden gören bir liderin, ülkesine yıllar sonra gelişinin hayali olarak kurgulandığı bir iş… Hologram kullanımıyla günümüzde yaşayan bir kadınla, geçmişten gelen lider buluşturuluyor… Sahnedeyse holograma Evren Bingöl ve Nur Ger eşlik ediyor.

🔴 16 Ekim Çarşamba, DasDas Sahne’de.