Takvimler 2016 yılını gösterirken, kapatılan Özgür Gündem gazetesi yayın danışma kurulu üyesi ve yazarı Aslı Erdoğan ‘örgüt propagandası yapmak’, ‘örgüt üyesi olmak’ ve ‘halkı kışkırtmak’ suçlamalarıyla tutuklanmıştı. Dört ay cezaevinde kalan Erdoğan, tahliye olduktan dokuz ay sonra Almanya’ya gitti. Berlin- Frankfurt hattında bir hayat sürmeye başladı. Erdoğan, altı yıldır Almanya’da.
Geçen ay, yaşadığı sağlık sorunları, Almanya’daki hayatı ve kesilen PEN bursuna dair Avrupa Postası’na konuşan Erdoğan, T24’ten Candan Yılmaz’a verdiği röportajda hastalığı ve PEN bursuna dair soruları yanıtladı. Sürgünü, “Puslu bir arafta, ikisi de eşit ulaşılmazlıkta geçmiş ve gelecek arasında asılı kalmak” şeklinde tanımlayan Erdoğan, sağlık durumunu “uzatmaları oynuyorum” diyerek açıklıyor.
Puslu bir arafta asılı kalmak…
“Sürgün, bir kez daha… Ağır, acılı bir batış, meçhulun derinliklerinde uzadıkça uzayan bir boğulma… İnce ince, gölgemsi bir varoluşsuzluk hali… Puslu bir arafta, ikisi de eşit ulaşılmazlıkta geçmiş ve gelecek arasında asılı kalmak… Yitirilmiş, yaralıları geride bırakmak pahasına içinden çıkıp gelinmiş bir geçmiş ve vaat dahi edilmemiş bir gelecek arasındaki bir arafta, belki de yabancıların iyi niyetiyle kurulmuş bir limboda askıda kalmak…”
‘O cümleyi duygusal bir patlama anında kurdum’
Erdoğan, daha önce söylediği “Bursum bitti ve PEN beni kapının önüne koydu” cümlesini de açıkladı. O cümleyi, duygusal bir patlama anında kurduğunu, pişman olduğunu bu durumun en büyük nedeninin ise durumu medya önünde açıklamak olduğunu söyledi:
“Tam bir yıl sustuktan sonra, duygusal bir patlama anında kurduğum cümleye çoktan pişman oldum. Neyi kast ettiğimi açıklamakla yükümlü hissediyorum kendimi, yoksa meseleyi çoktan kapatırdım, kapattım.
Geçen sene ayrıntılarını tam bilmediğim, gürültülü patırtılı bir bölünmeyle PEN Almanya ikiye ayrıldı. Tam da o günlerde, beyin kanaması geçirdim ve uzun süre toparlanamadım. O zamanki PEN Almanya Başkanı beni arayarak sağlık durumum nedeniyle bursumun altı ay daha uzatıldığını bildirdi, gerçekten de ev taşıyacak durumda değildim. Ev adresimi bile unutuyordum! Ama sözünü ettiğim bölünmeden sonra, o burs geri alınmış, ben de apar topar taşınmak zorunda kaldım. Mesele ne burs, ne de para! Bir insana saygı duymak, onun başarıları kadar, acılarına da saygı duymaktır. Saygıdan da geçtim, insan hayatı karşısında duyarsızlık, edebiyata yakışmıyor.”
‘Hiçbir kurumdan hayatımın sorumluluğunu üstlenmelerini beklemedim’
“Gelgelelim benim hatam meseleye medya önünde değinmek oldu. Pek de hoşlanmadığım bir konuda, ayrıntılara girmekten kaçındığım için yanlış anlaşılmalara, sebepsiz alınganlıklara yol açtım. Defalarca dillendirdiğim gibi, Uluslararası PEN ve pek çok PEN Merkezi’ne derin bir şükran ve minnet duyuyorum. Görece özgürlüğümü büyük ölçüde onların çabasına, dayanışmasına borçluyum. PEN Almanya’ya borcum daha büyük, uzun bir süre, tam üç yıl burs aldım. Hiçbir kurumdan da bana ömür boyu bakmalarını, hayatımın sorumluluğunu üstlenmelerini beklemedim.
Şu an cezaevinde olan, yargılanan, savaş koşullarında yaşayan sayısız yazar ve gazeteci var, uluslararası dayanışma ağının sürdürülmesi hayati önem taşıyor. Düşünce ve ifade özgürlüğünün savunulmasında PEN (ve diğer yazar örgütleri) meşakkatli ama kutsal bir misyon üstlenmiş durumda… Bu misyonu kişisel anlaşmazlıklara heba edemeyiz.”
‘Uzatmaları oynuyorum’
Erdoğan, nadir görülen bir hastalıkla mücadele ediyor. Tedavisi olmayan, çoğu durumda ölümcül, kılcal damarlara ve zar dokularına hasar vererek iç organları işlemez hale getiren bir oto-immun hastalığı. Bu hastalık ve bir dizi ameliyatın yanı sıra beyin kanaması da geçiren Erdoğan, “uzatmaları oynuyorum” diyor. Yazar, sağlık sigortasının uzatılmaması nedeniyle Almanya’dan ayrılmak zorunda kalacak:
“Ne yazık ki bana tanınan vade bir kez daha dolmak üzere, oturumu uzatabilmek için sağlık sigortam olmalı ama mevcut yasalara göre kamu sigortasından yararlanamadığım gibi, bu denli ağır bir hastayı herhangi bir özel sigortanın kabul etmesi mümkün görünmüyor. İşler bir çıkmaza girerse Almanya’dan ayrılmak zorunda kalacağım, sigortasız herhangi bir tedavi tamamen imkansız, bu da benim durumumda ölüm fermanı olabilir.”
‘Beraat etmiş olmak insanı boş umutlara sevk ediyor’
Erdoğan, daha önce Türkiye’ye dönmeye dair de konuştu. Kızgın ya da kırgın olmadığını ancak burukluk yaşadığını söyledi. Ancak sağlık durumu engeli olmasaydı Türkiye’ye dönmenin aklının ucundan geçmeyeceğini de itiraf etti:
“Beraat etmiş olmak insanı boş umutlara sevk ediyor! Yanıltıcı, tehlikeli umutlar… Özellikle son bir iki yıldır sık sık bu umuda, dönebilme umuduna kaptırıyorum kendimi… Milyonlarca insanın kaçmayı dilediği topraklara geri dönmek, bir sürgünün tek düşüdür. Türkiye’ye kırgın ya da kızgın değilim, yaşadığım his burukluk… Son bakışta aşk, karşılıksız kalmaya yazgılı… Açıkçası, sağlık durumum bu kadar vahim olmasaydı, dönmeyi aklımın ucundan dahi geçirmezdim. Dişlerimi sıkar, kendime sürgünde bir gelecek kurgulardım.”