Diva İtalyanca ‘kadın tanrı’ yani ‘tanrıça’ demek. Peki bugün kimlere diva deniyor? Anlatmayalım, gösterelim: 2015 yazında bir paparazzi, Mariah Carey’in çok yüksek topuklu ayakkabılarla bir yatın merdivenlerden inerken fotoğrafını çekti. ABD’li şarkıcıya bazı karelerde bir bazılarında iki kişi, düşmeden inebilmesi için refakat ediyordu. Bu fotoğraflardan sonra bir şehir efsanesi yayıldı: Carey’nin bir ‘merdiven asistanı’ vardı, işi merdivenleri kontrol etmek ve şarkıcının kazasız belasız inmesini sağlamaktı.
Doğru mu? Konuya beş yıl sonra The Guardian gazetesi el attı. Diva lakaplı Carey hakkındaki iddiaları araştırdı: Röportaj verirken okşamak için beyaz yavru kedi istiyor muydu? Sadece sağ tarafından mı fotoğraf çektiriyordu? Maden suyuyla mı banyo yapıyordu? Ve nihayet, bir merdiven asistanı var mıydı? Cevaplar sırasıyla; Hayır, evet, hayır, evet. Evet, Mariah Carey’nin, merdivenlerde ona eşlik eden bir yardımcısı var. İşte divalık tam olarak böyle bir şey.
Londra’daki Victoria & Albert Müzesi’nde 24 Haziran’da açılan ‘Diva’ sergisi, performans sanatlarından popüler kültüre kavramın nasıl evrildiğini anlatıyor.
16’ncı yüzyılda, tamamı erkeklerden oluşan sahne sanatçılarının yanında, tek tük kadınlar da çıkmaya başladı. Var olabilmeleri neredeyse tanrısal sayılabilecek olağanüstü yetenekleriyle mümkündü. Olağanüstü yetenekleri olan insanların olağan dışı istekleri olmasına kim itiraz edebilir. Divalığın şanı sayılan ‘kaprisler’ işte bu yüzden işin tuzu biberi. Ama en çok da popüler kültürle birlikte divalığa eklenen bir oyuncak.
Ciddi ve politik bir müessese olarak ‘divalık’
‘Diva’nın küratörü Kate Bailey, The Guardian’a verdiği mülakatta, “Sergi, tarihte ve popüler kültürde diva algımızı yeniden gözden geçirmemizi sağlayacak. Statükoyu sarsan, sanatları ve sesleriyle sınırları zorlayan, güçlü, yoğun ve gösterişli performanslara imza atan kadınları kutluyoruz” diyor. Popüler kültür çerçevesinde diva sayılmayacak Sarah Bernhardt gibi bohem bir tiyatrocu da bu yüzden sergide yer alıyor.
Sergi performans sanatının aynı zamanda politik bir ifade olduğu gerçeğini de es geçmiyor. İlk küresel siyah süperstar, sivil haklar aktivisti ve İkinci Dünya Savaşı casusu Josephine Baker ve “asi tarzı ve imajıyla divanın yeni ve değişen müzik türlerinde nasıl yer alabileceğini ortaya koyan” Blondie’nin solisti ve punk’ta kadınların öncüsü Debbie Harry de divalar arasında.
Önceleri opera sanatçılarına, sonra film yıldızlarına, şarkı söyleyen ve dans eden sahne sanatçılarına ve son olarak da gay’lere uygun görülmüş bir sıfat diva. Bu yüzden Elton John da serginin baş köşesinde.
Bizim divalar: Zeki ve Bülent
Diva deyince aklınıza Bülent Ersoy geldi mi? Peki Zeki Müren? İkisi de ‘diva’lığın hakkını her anlamda sonuna kadar verenlerden. Sergide pekala olabilirlerdi ama yoklar. Peki başka kimler var?
Mesela Rihanna var. 35 yaşındaki Barbadoslu diva, sergi için müzeye kostümünü vermiş ama ‘Hayranlar fotoğrafını çekmesin’ demiş. Daily Mail bu hareketi, ‘Rihanna’nın divaların kraliçesi olduğunun kanıtı’ olarak görmüş.
Sergide, divalığın tohumlarını atan ilk sanatçılara, Maria Callas, Barbra Streisand, Grace Jones, Shirley Bessey, Tina Turner, Whitney Huston, Cher gibi büyük isimlere ait 60’tan fazla kostümü hikayeleriyle birlikte görmek mümkün.
V&A dünyanın sanat ve tasarım alanındaki bir numaralı müzesi. 2,8 milyondan fazla nesne, kitap ve arşivden oluşan kalıcı koleksiyona ev sahipliği yapıyor, büyük hikayeleri kostüm tasarımları üzerinden anlatıyor. Diva sergisinde de başrol kostümlerin.