8. Bozcaada Caz Festivali 6 Eylül'de başlıyor. Canlı performansların yanı sıra deneyim odaklı programıyla dikkat çeken festivali arkasındaki üç isimle konuştuk.

Bozcaada Caz Festivali sekiz yaşında. Geldiği noktada artık adayla bütünleşen festival, canlı performansların yanı sıra adaya has deneyimlerle de katılımcılara farklı bir program sunuyor. 6-8 Eylül tarihleri arasında üç gün boyunca adanın dört bir yanına yayılan festtival aslında idealist bir düşüncenin ürünü. Özellikle yerli turistlerin son yıllarda sıklıkla tercih ettiği bir destinasyonu müzikle ilişkilendirecek bir projeye imza atan festivalin arkasındaki isimler gelinen noktada Bozcaada ile özdeşleşmekten mutlu.

Konserlerin yanı sıra gün boyu çeşitli etkinliklerin gerçekleşeceği festival bu yönüyle hem sürdürülebilirlik açısından bir farkındalık yaratıyor hem de programıyla Bozcaada’ya olan ilgiyi artıyor. Üç gün boyunca Türkiye’nin yanı sıra yurtdışından da müzisyenleri ağırlayan Bozcaada Caz Festivali’nin arkasındaki üç isimle konuştuk. Murat Sezgi, Çağıl Özdemir ve Onur Çelikkol festivale dair sorularımızı 10Haber için yanıtladı. Festivalin üç güne yayılan programını buradan inceleyebilisiniz.

‘Festivali bir tema etrafında örüyoruz’

-Bozcaada Caz Festivali artık adayla özdeşleşen bir etkinlik dizisi haline geldi. Başlangıçta hedefleriniz arasında bu da var mıydı?

Murat Sezgi: Bu şekilde gördüğünüz için çok mutlu olduk. Biz de öyle düşünüyoruz ve Bozcaadalılar, Türkiye’nin her yerinden gelen katılımcılarımız da bu şekilde düşünüyor. İlk sene, Bozcaada’da daha önce bu tip bir işin yapılmamış olmasına şaşırmıştık ve adanın caz ve doğaçlama müziğini merkeze alan, açık havada insanları bir araya getiren bu tip bir iş için müthiş uygun olduğunu fark ettik. Destinasyon festivaller, bulunduğu coğrafyanın özelliklerini, dertlerini ve konularını doğru şekilde yansıtabildiğinde söylediğiniz şekilde bir özdeşleşme oluyor. Şu ana kadar adanın kendi güzellikleri ve bir araya gelme hissi üzerinden bu şekilde bir bağ yakalayabildik. Önümüzdeki dönemde de bu bağı derinleştirmeyi amaçlıyoruz.

-Festival sadece müzikle sınırlı kalmayan bir konsepte sahip. Bu yönüyle başlamak istiyorum. Bozcaada Caz Festivali, bir müzik festivali olmasının yanı sıra nedir? Hangi noktalara temas ediyor?

Murat Sezgi: Festival adı üstünde caz ve doğaçlama müziğini merkeze alıyor. Ancak söylediğiniz gibi müzik yanında diğer disiplinlere ve alanlara da dokunmak istiyoruz. Buradaki temel amaç şu: Festivaller birçok açıdan çok faydalı toplanma alanları. Bir araya geldiğimizde yaşadığımız tüm geçmiş deneyimleri ve birikimleri ve birbiriyle çarpıştırma fırsatı buluyoruz. Bu da, bir kürasyon, sorular eşliğinde bazı konuları tartışmayı, bazı fikirler etrafında birlikte üretmeyi ve düşünmeyi mümkün kılıyor.

Festivali ilk yıllarından beri bir tema etrafında örüyoruz. Bu tema yalnızca bir kuzey yıldızı oluyor. Her şey yalnızca onu yansıtmak zorunda değil ama bu yönde tartışmalar ve üretimler yapıyoruz. Bir müzik festivalinde eğlenmek, güzel vakit geçirmek ve ilham almak için bir araya gelen insanlar aynı zamanda Bozcaada gibi bir yerde dinlenebiliyorlar. Bazılarımız için dinlenmek, bir şeyler öğrenmekle de paralel. Böyle düşünen insanlar gündüzleri bu temalar etrafındaki tartışmalara, tadımlara, fikir çarpışmalarına ve atölyelere katılıyorlar. Bu da bize ekstra yeni fikirler ve ilave çarpışma alanları yaratıyor. Örnek olarak festivalin altından doğan ve belki de bir gün festivalden dahi popüler olabilecek Kızlar İçin Caz Kampı projemiz bu şekilde doğdu.

 

-Festivalin bu yılki teması Miselyum. Pek çok insan anlamını öğrenmek için Google’da arama yapmıştı. Tema olarak tercih edilme hikâyesini ve nasıl bağdaştırdığınızı öğrenebilir miyiz?

Çağıl Özdemir: Miselyum temasını seçmemizin nedeni, festivalin kendisi ve bizi ortaya çıkaran süreçlerin sürekli dönüşüm içinde olmasıyla yakından ilgili. Bu yılki tema, özellikle kendi çevremizi ve etkileşimlerimizi anlamlandırmaya çalıştığımız bir döneme denk geliyor. Geçen yıl, Bozcaada Caz Festivali’nden esinlenerek Keşif şirketini kurduk. Bu şirket, kurduğu ortaklıklarla iş yapma biçimimizi yeniden şekillendiriyor ve aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan biri olan “Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar” hedefine de katkı sunmayı hedefliyor. Miselyum, yaşamsal ağlar kurmasıyla bilinir. Biz de bu festival boyunca “İçinde bulunduğumuz ekosisteme nasıl daha fazla katkı sağlayabiliriz?” ve “Paydaşlarımızla daha verimli ve işbirlikçi ilişkiler nasıl geliştirebiliriz?” gibi sorulara yanıt arıyoruz. Bu sorular, festivalin ruhuyla ve yapmak istedikleri ile birebir örtüşüyor.

 

-Festival, Bozcaada’yı keşfetmeyi de vaat ediyor. Keşif rotaları ve atölyeler adanın dört bir yanına yayılıyor. Peki yerel halk bu yoğun etkileşime nasıl bakıyor? Süreçlere katılımları hangi seviyede?

Murat Sezgi: Bu çok güzel bir soru. Festivalin özellikle son birkaç senesinde Bozcaada’da yaşayanlardan koptuğu noktalar olmuş. Bu kopukluk, bir üstten bakma olarak algılanmış haklı olarak. Son birkaç aydır bu yaklaşımı değiştirmek için çaba sarf ediyoruz ve kalıcı bazı adımlar atmak istiyoruz. Bozcaada’da yaşayanlar genel olarak festivalden çok memnun. Ancak adanın sorunlarıyla, adanın gerçek konularıyla, tarihiyle, planlarıyla daha fazla yaklaşması gerekiyor. Bunun için, festivalin Bozcaada’da yaşamış olan ya da yaşayanların da yoğun olarak katıldığı bir danışma kurulu oluşturuyoruz. Bu sene ilk defa gönüllülerimiz arasında Bozcaadalılar da olacak. Festival kurulumu için, yeme içmesinden diğer malzemesine kadar daha fazla yerel ürün kullanacağız örneğin.

Festivalin dokusunda da bazı değişikliklere gideceğiz 10. senesine doğru. Adaya yayılma konusunu Keşif etkinlikleri haricinde müzik tarafında da, Bozcaada’nın dokusunu daha da iyi anlayarak yapabileceğimizi düşünüyoruz.  Bunu yaparken finansal dengeleri, festival gerçekleştirecek mekanizmaları da bozmadan başarmaya çalışacağız.

Bu sene sevgili Serhan Ada’nın liderliğinde Bozcaada’daki kökleşme adımlarımızı tartışacağız. Salhane’de gerçekleşecek bu ilk adıma Ülker Aral, Tuğçe Isıyel ve Haluk Şahin de katılacak. Programda yer olan bu ektinliğe, konuyla ilgili herkesi bekliyoruz.

 

-Yavaş yavaş festival programına gelelim. Daha önce büyük kentlerde ve festivallerde gördüğümüz müzisyenleri adada izleyeceğiz. Bu yılki programı yaparken ne gibi hedef ve düşüncelerle hareket ettiniz?

Onur Çelikkol: Her sene olduğu gibi bu sene de olabildiğince çeşitli ve renkli bir program hazırlamak için çalıştık. Yerli ve uluslararası sanatçıların dengeli bir şekilde dağıldığı, hem yeni seslerin hem de hatıralarımızda güzel yer edinmiş ve daha önce dinleme fırsatını yakaladığımız fakat uzun süredir bir araya gelemediğimiz sanatçılara programımızda yer verdik. Bu bağlamda festivale katılacak seyircilerimizi güzel sürprizlerin, etkileyici isimlerin beklediğini söyleyebiliriz.

Denge en önemli unsurumuz oldu. Dinginliğin ve hareketliliğin en iyi şekilde dağılımını yapmaya özen gösterdik. Adanın kendi döngüsünde ve dokusunda karşımıza çıkan huzur ve coşkuyu da bu bağlamda programımıza yansıttık.

Caz ve caz türünün etrafında bir seçki hazırlamaya da dikkat ettik. Modern caz örneklerinin ya da caz müzikten türeyen türlerin yer aldığı, ayrıca ülkemizde caz müziğin yansımasının güzel örneklerini seyircilerimizle buluşturmayı hedefledik.

 

-Artık adanın ve tabii festivalin de özel bir topluluğu var Bozcaada Ensemble. Sanırım onlara da özel bir parantez açmak gerekiyor…

Onur Çelikkol: Bozcaada Ensemble fikri daha festivalin hayallerini kurarken fikirlerinin oluştuğu ve ikinci senesinde gerçekleştirmeye başladığımız bir proje. 2018 senesinden beri her sene çeşitli sanatçıları bir araya getiriyoruz ve festivalde sahne veriyoruz. Bu sene Türkiye’de caz sahnesinde önemli yerler edinmiş sanatçılarımızı bir araya getirdik. Bizlere oldukça enerjik ve keyifli bir sahne hazırladılar. Kendilerini dinlemek için sabırsızlanıyoruz.

Fikrin kendisi ile ilgili olarak daha büyük hayallerimiz ve hedeflerimiz var. Bu zamana kadar çeşitli sebeplerle aslında istediğimiz yere getiremediğimizi itiraf etmeliyim. Aslında bir araya getirdiğimiz bu ekibe sene boyunca başka yerlerde, festivallerde sahne imkanı yaratmayı; Ensemble’a uluslararası sanatçılara daha fazla yer verip yurtdışında da birçok sahnede yer aldırmayı ve birlikte albüm kayıtları yaptırmayı uzun süredir istiyoruz. Önümüzdeki süreçte bu hedeflerimize daha fazla vakit ayırıp yavaş yavaş gerçekleştireceğiz.

Festival farklı fikirlere açık

-Sürdürülebilirlik ve çevre festivalin sıklıkla vurguladığı konular. Bu hususta neler yapıyorsunuz? Katılımcılardan ne gibi beklentileriniz var?

Murat Sezgi: Herkesin artık git gide bilinçlendiği ve bazı anlamlarda dikkat ettiği, bir yandan da evinden ofisine haftada üç kere özel jetiyle seyahat eden CEO’ların varlığı sebebiyle kendi adımlarını sorguladığı bir konuda ve dönemdeyiz.

Çevresel etkimizi daha iyi anlayabilmemiz için 2023 yılında dndlab ve Impact Hub Ankara ile ortaklaşa hareket ederek bir etki raporu yayımladık. Merak edenler internet sitemizden diledikleri an ulaşabilirler. Bu rapor; sosyal, ekonomik, kültürel etkilerimizin yanında çevresel etkimize dair gözlemimiz ve ölçümümüz konusunda bir ilk adım. Yalnızca bu konuya dahi odaklanarak çok daha detaylı ölçümler yapabiliriz. Finansal gücümüz ve önceliğimiz el verdiğince bunu da yapmaya çalışacağız.

İlk etapta bu rapordan ve ölçümden bahsetmemin sebebi, elimizde veri olmadan boş konuştuğumuzu, tavsiyelerin ve yönlendirmelerin de faydalı olmadığını fark ettik. Festivalin olumsuz etkileri arasında sayabileceğimzi konu çevresel etki. Bunu en aza indirmek için tüm paydaşlarımızla iletişim halindeyiz. Bu sene adımlarımız daha çok festival alanına odaklanan ve yeme içme alanı, festival atıkları gibi konuklara odaklanıyor. 2025 yılından itibaren bu konuya özel Avrupa merkezli bir danışman ekibimiz olacak. Festivalin daha önce bu konudaki rolünü daha çok bilinçlendirici olarak belirlemiştik. İlerleyen yıllarda aktif aksiyon ve liderlik adımları deneyeceğiz. Festival katılımcılarımızdan isteğimiz, bu alana ilgi duyanların bize notlar toplayıp fikirlerle gelmesi olur.

 

-Son sorum; festival için adaya geleceklere bir mesajınız var mı?

Murat Sezgi: Bir araya gelmek ve paylaşmak bizim için çok değerli, iyi ki geliyorsunuz.

‘Ekonomi tıkırında’! Türkiye’de bu yaz ‘Cıstak Cıstak’ geçti