Ağustos ayında gündemi sarsan hırsızlık olayı sonrası British Museum, tartışılmaya devam ediyor. Türkiye, Yunanistan ve Mısır gibi ülkeler müzede sergilenen kendilerine ait tarihi eserlerin iadesi için müzeye uzun süredir yaptıkları çağrıları yineledi. Hatırlanacağı üzere Londra’daki müzenin envanterine kayıtlı yüzlerce eserin kayıp olduğu daha sonra da alışveriş sitesi e-Bay üzerinden satışa sunulduğu ortaya çıkmıştı. Bu süreçte resmi mercilerin yanı sıra sivil toplum kuruluşları da devreye girdi.
British Museum Mütevelli Heyeti’ne açık mektup
Aşıklı Höyük Dostları Derneği, Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı ve Tarih Vakfı’nın British Museum’daki hırsızlık skandalı sonrası müzenin mütevelli heyetine bir açık mektup yayınladı. Mektupta: “Bizler Türkiye’de kültürel ve tarihi mirasın korunması ve toplumun bu konulardaki bilincinin yükseltilmesi için çalışan sivil toplum kuruluşlarıyız. British Museum gibi, ülkemiz topraklarından giden çok sayıda tarihi değerin sergilendiği bir kurumda yaşanan soygun ve kayıp olayıyla ilgili haber ve gelişmeleri kaygıyla izliyoruz.
2.000’e yakın objenin çalınmasının, izlerinin bulunamamasının, bu durumun ancak çalınan objelerin bir kısmının internette satışa çıkmasıyla ortaya çıkmasının ve etkin bir soruşturma yürütülmediğinin anlaşılmasının bizleri dehşete düşürdüğünü bilmenizi isteriz.
British Museum yönetiminin, yalnızca Birleşik Krallık vatandaşlarını ve uluslararası arkeoloji ve müzecilik camiasını değil, Türkiye’deki ilgili kurumları, kamuoyunu ve bilim insanlarını bu olayın ayrıntıları, ve soruşturmanın gidişatı konusunda şeffaflıkla bilgilendirmesi gerektiğine inanıyoruz.
Çalınan, kaybedilen ve geri kazanılacağı belirsiz eserler arasında Türkiye coğrafyasından giden eserler olup olmadığını bilmek, bu ülke kamuoyunun hakkı ve meşru talebidir. Bu nedenle, çalınan eserlerin listesinin açıklanmasını, en azından yetkili kurumlarla paylaşılmasını talep ediyoruz.
Ayrıca, British Museum envanterinde bulunan, Türkiye kökenli eserlerin yeniden gözden geçirilmesini, ve orijinallik yönüyle incelenmesini, sonucun yetkililerle paylaşılmasını da talep ediyoruz. Bu işlem, soygun olayının zarar verdiği güven ilişkisinin tamiri için iyi bir başlangıç olacaktır.
Bu olayın, tarihi eserlerin köken ülkelere iadesi tartışmalarına yeni bir boyut katması kaçınılmazdır. Bu bağlamda, Britanya Parlamentosu Partilerarası British Museum Komitesinin Başkanı, Sayın Tim Loughton’un, iade taleplerinin yeniden dile getirilmesini “bariz fırsatçılık” diye nitelemesi son derece talihsiz bir açıklama olmuştur.
Biz British Museum’un, yeni Direktörü Sir Mark Jones’un yönetiminde, bu süreci böyle hezeyanlardan uzak, akılcı, dürüst ve şeffaf bir şekilde, ve köken ülkelerin yetkili kurumlarıyla yapıcı bir diyalogla yürütmesini bekliyor ve umuyoruz” denildi.
İmza kampanyası da başlatıldı
Konu hakkında görüşlerine başvurduğumuz Aşıklı Höyük Dostları Derneği adına gazeteci Ferhat Boratav 10Haber’e açıklamalarda bulundu. Ferhat Boratav, Türkiye’deki resmi makamlarım son yıllarda yurt dışına kaçırılan tarihi eserlerin iadesi konusunda etkin rol oynadığını ancak sivil toplumunda bu süreçte devrede olması gerektiğini vurguladı. Bu saikle hareket ettiklerini söyleyen Boratav, British Museum Mütevelli Heyeti’ne yayınladıkları açık mektubun yanı sıra müzedeki soygunu protesto eden bir imza kampanyası başlattıklarını hatırlattı.
British Museum, Metropolitan, Louvre ve Ermitaj gibi müzelerin evrensel müze kimliğine sahip olduğunu belirten Ferhat Boratav, uzun süredir bu müzelerin “Bu tarihi eserleri koruyamazdınız” argümanının bu hırsızlık skandalıyla ters yüz olduğunu söyleyen Boratav, son yıllarda kurulan Troya Müzesi gibi yapıların yukarıdaki argümanı çürüten bir diğer unsur olduğunu da sözlerine ekledi.
İngilizlerin hırsızlık sonrası süreci şeffaf bir şekilde yönetmediğini belirten Ferhat Boratav, British Museum’da değişen yönetimle birlikte bu tutumun da pozitif yöne evrileceğini umduklarını belirtti. Bu gibi büyük müzelerde yer alan tarihi eserlerin iadesi konusunun çok boyutlu bir hukuki mesele olduğunu da hatırlatan Boratav, son olarak da bu noktada tarafların esnek olması gerektiğini de söyledi.