Seyir Derneği tarafından düzenlenen Ayvalık Uluslararası Film Festivali’nde, bu yıl Cannes Film Festivali’nde görücüye çıkan birçok ödüllü film Türkiye prömiyerini yapacak. 17-22 Eylül tarihleri arasında yapılacak festivalin gözde filmlerinden biri Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü kazanan Miguel Gomes’in ‘Grand Tour’ filmi.
Cannes’da En iyi Yönetmen ödülü aldı
‘Tabu’ ve Arabian Nights üçlemesi ile tanınan Portekizli yönetmen Miguel Gomes imzalı ‘Grand Tour’, 1918 yılında nişanlısı Molly’den kaçıp, o dönem çok meşhur olan Asya turuna çıkan Edward’ın hikayesini anlatıyor. Film Molly’nin de Edward’ı aramak için yola çıkmasıyla aynı turu farklı şekillerde deneyimleme imkanı sunuyor. Tamamı siyah beyaz çekilen film güçlü sinematografisi ile dönemin ruhunu yakalıyor.
Demi Moore’lu güzelliK baskısı filmi: The Substance
Festivalde gösterilecek bir diğer önemli yapımsa festivalde En İyi Senaryo ödülü alan Colin Fargeat imzalı ‘The Substance’. Film güzellik ve gençlik algısının kadınlar üzerinde yarattığı baskıyı anlatıyor. Ödüllü eski bir oyuncunun bu baskı nedeniyle kendisinin daha genç ve güzel versiyonunu yaratacak bir ürünü kullanmaya karar vermesiyle başlayan film, yaş ve cinsiyet ayrımcılığına dikkat çekiyor. Film, başrollerdeki Demi Moore ve Margaret Qualley’nin etkileyici performanslarıyla da dikkat çekiyor. 2017 yılındaki ilk filmi ‘Revenge’de gerilim öğelerini kullanan Fargeat, ‘The Substance’ ile kadınların karşılaştığı baskıyı sert bir sinematografik dille eleştiriyor.
Cannes Film Festivali’nde Jüri Büyük Ödülü alan Payal Kapadia’nın yönettiği ‘All We Imagine as Light’, Jüri Özel Ödülü’nü kazanan Mohammad Rasoulof’un yönettiği ‘The Seed of the Sacred Fig’, Altın Palmiye için yarışan Ali Abbasi yönetmenliğindeki ‘The Apprentice’, Christophe Honoré imzalı ‘Marcello Mio’ ve Paolo Sorrentino’nun yeni filmi ‘Parthenope’ da ülkemizdeki ilk gösterimlerini Ayvalık Film Festivali’nde yapacak.
All We Imagine as Light: 30 yıl sonra bir ilki gerçekleştirdi
Cannes’da 30 yıl aradan sonra ana yarışmada yer alan ilk Hintli kadın yönetmen olan Payal Kapadia imzalı ‘All We Imagine as Light’ farklı yaşlardaki Bombay’li üç hemşirenin yaşamlarına odaklanan dokunaklı bir film. Görücü usulüyle evlendiği, işi sebebiyle bir yıldır görmediği ve haber almadığı kocasına bağlılığını koruyan Prabha, sevgilisiyle rahat görüşebilme yolları arayan uçarı genç kadın Anu ve ölen kocasının kendisine bırakmadığı belgeler nedeniyle evinden tahliyesi istenen ve hakkını almaya çalışan Parvaty… Filmin dördüncü karakteri ise her türlü zıtlığı içinde barındıran ülkenin en kalabalık şehri Mumbai. Kani Kusruti, Divya Prabha ve Chhaya Kadam’ın canlandırdığı üç kadın görünmedikleri bu şehirde dayanışmayla var olmaya çalışıyor.
Mohammad Rasoulof’tan İran’a eleştiri: The Seed of the Sacred Fig
Cannes Film Festivali sırasında epey konuşulan ancak yurtdışına iltica ederek festivale katılabilen Mohammad Rasoulof’un yönettiği ‘The Seed of the Sacred Fig’ tamamen gerçek olay ve kişilere dayanıyor. Rasoulof, Tahran’daki Devrim Mahkemesi’nde soruşturma yapan bir yargıç ve ailesi üzerinden bir İran mikrokozmosu yaratıyor. İran teokrasisi ve rejimin kadın düşmanlığıyla birlikte, ülkedeki ayrıcalıklı sınıflar arasındaki bölünme ve suç ortaklığını da gözler önüne seren filmin başrollerinde Soheila Golestani ve Missagh Zareh yer alıyor.
Sorrentino yine Napoli’de
Yönetmen Paolo Sorrentino 2021 yılında çektiği filmi ‘The Hand of God’ın ardından ‘Parthenope’ ile bir kez daha memleketi Napoli’ye geri dönüyor. Adını şehrin tarihiyle doğrudan bağlantılı mitolojik sirenden alan ‘Parthenope’, Sorrentino’nun kadını merkeze aldığı ilk filmi. Celeste Dalla Porta ve Gary Oldman’ın rol aldığı filmde yönetmen bu kez kadınların yaratılan güzellik ve gençlik mitinin üstesinden gelmek ve hayatta kalmak için nasıl savaş vermek zorunda kaldığını anlatıyor.
Trump Ayvalık’ta!
Cannes’da gösterildiğinde epey gürültü kopartan Ali Abbasi yeni filmi ‘The Apprentice’ Donald Trump’ın gençlik yıllarını ve bugünkü gücüne kavuşmak için geçtiği yolları anlatan bir biyografi filmi. New York Times’ın en çok satanlar listesine giren kitabıyla da tanınan Gabriel Sherman tarafından yazılan bu biyografik filmde Trump’ı Sebastian Stan canlandırıyor. Trump’ın bugün bulunduğu yerde olmasında büyük önemi olan McCarthy dönemine damgasını vuran acımasız avukat Roy Cohn rolünde ‘Succession’ dizisiyle tanınan Jeremy Strong yine çok başarılı.
Mastroianni ve Catherine Deneuve’ün kızı Chiara Mastroianni başrolde
Fransız sinemacı Christophe Honoré imzalı ‘Marcello Mio’, komedi dozu yüksek ve kişisel bir Marcello Mastroianni anması. Filmde, festivalin ilk yılında gösterilen ‘Başkalarının Çocukları’ ile hatırlayacağımız, Marcello Mastroianni ve Catherine Deneuve’ün kızı Chiara Mastroianni başrolde. Ebeveynlerinin efsanevi kişiliklerinin gölgesinde var olmanın gerçekliğine dokunan filmde Chiara Mastroianni, yaşadığı benlik bunalımıyla babasının karakteri ve görünümüne bürünen bir kadını canlandırıyor. Filmde Catherine Deneuve, Melvil Poupaud ve Benjamin Biolay kendilerine hayat veriyor.
17 Eylül’de Ayvalık Belediyesi Büyük Park Amfitiyatro’da düzenlenecek açılış gecesiyle başlayacak festivalde gösterimler bu yıl Ayvalık Belediyesi Vural Sineması Nejat Uygur Sahnesi, Fabrika Ayvalık, ASKEV Sera, İsmet İnönü Kültür Merkezi ve Kırlangıç Ayvalık’ta yapılacak.