Kül tablası, boş şarap şişeleri, kirli bir piyano, aşk ve cinsellik… Serge Gainsbourg’u tanımlamak için birkaç kelime seçmek zorunda olsak muhtemelen akla ilk gelenler bunlar olurdu. 1950’li yıllardan itibaren söyledikleri ve yaptıklarıyla gündem olan ve bir nevi ikona dönüşen Serge Gainsbourg, 1991’de geçirdiği kalp krizi sonrası hayatını kaybetmişti.
Rusya göçmeni Yahudi bir ailenin çocuğu olarak 1928 yılında dünyaya gelen Lucien Ginsburg nam-ı diğer Serge Gainsbourg, 1960 ve 1970’li yıllarda yaptığı bestelerin yanı sıra aşk hayatıyla da gündem oluyordu. Lise Lévitzky ve Françoise Pancrazzi ile yaptığı ve pek de başarılı yürümeyen evliliklerin ardından Gainsbourg, aradığı mutluluğu Jane Birkin’de bulmuştu.
Şimdi bu masalsı aşkın meyvesi olan Charlotte Gainsbourg, babasının ölene dek yaşadığı Paris’teki evini müzeye dönüştürülüyor.Serge Gainsbourg’un 22 yıl boyunca yaşadığı Rue de Verneuil adresindeki evin, “1991’deki ölümünden bu yana hiç bozulmadan aynı kaldığını” söyleyen oyuncu ve müzisyen Charlotte Gainsbourg’un bu hamlesi büyük ilgi uyandırmışa benziyor.
Resmi açılış eylül ayında
Evin müzeye dönüştürülmesi esnasında her aşamada yer alan Charlotte Gainsbourg, babasının hayatını ve kariyerini anlatan müzeye bir kitapçı ve bar da ekledi. Eylül ayında ziyarete açılacak olan müze için ilk biletlerin bu hafta satışa çıktı. Tahmin edilebileceği üzere açılışa daha beş ay olmasına rağmen müzeye ilgi yoğun.