Yıl 1936… Denizli’nin Yumrutaş köyünde yaşayan 12 yaşındaki Hüseyin her zamanki gibi köyünün kırsalında keçilerini otlatıyordu. O gün piknik yapan bir grup öğretmenin hayatını değiştireceğinden henüz haberi yoktu. Ki o öğretmenler Cumhuriyet’in yeni nesillerini yetiştirmekle görevlendirilmiş eğitim ordusunun neferiydi.
Öğretmenler Hüseyin’i görüp yanlarına çağırdı. Önce adını öğrendiler, sonra sohbete başladılar. Hüseyin’in zehir gibi zekasını orada fark ettiler. Öğretmenlere göre Hüseyin okumalıydı, onu okumaya teşvik ettiler.
Hüseyin de okumak istiyordu ama yoksulluğa doğduğu için hayat onu çobanlığa mahkum etmişti. Cumhuriyet’in ilanından bir yıl sonra, 1924’te doğmuştu Hüseyin. Dört yaşında annesi Rukiye Hanım’ı kaybetmişti. 11 yaşında da babasını. İlkokula başlamış ama öksüz kalınca ve babası Abdurrahman Bey yoksul oldukları için onu okutamayacağını söyleyince okuldan ayrılmak zorunda kalmıştı. Ama artık Cumhuriyet zamanlarıydı ve Cumhuriyet’in öğretmenleri o gün Hüseyin’e kendi kaderini tayin edebileceği cesareti verdi.
O cesaretle yola çıktı
O cesaretle Hüseyin bir kez daha atıldı okumak için. Yumrutaş köyünden halasının hazırladığı azıkla ayrıldı. Acıpayam’a gidip ilkokula devam etmekti niyeti. Yolda karşılaştığı ilçenin önde gelenlerinden Ali Rıza Kaşıkçı da Hüseyin’in okuma azmi karşısında ona kol kanat gereceğini söyleyince artık ok yaydan çıkmıştı.
Hüseyin ilkokulu bitirdi. Sonrasında yatılı okul sınavına girdi ve birincilikle kazandı sınavı. Artık Cumhuriyet kol kanat gerecekti Hüseyin’e. Ortaokul bitince İsmet İnönü Lisesi’ne gitti Hüseyin. Fizik öğretmeni Kadri Bey, felsefe öğretmeni Ekrem Bey, matematik öğretmeni Murtaza Bey ve biyoloji öğretmeni Nevin Hanım sahip çıktılar ona.
Lisede okurken katıldığı matematik yarışması sonrasında bir kitap hediye edildi kendisine. Kitabı okurken bir problemde eksiklik fark etti. Soluğu fizik öğretmeni Kadri Bey’in yanında aldı. Durumu anlattı. Hüseyin haklıydı. Lakin Kadri Bey de işin içinden çıkamamıştı ve İstanbul Teknik Üniversitesi’ndeki hocası fizik profesörü Nusret Kürkçüoğlu’na mektup yazdı. Kürkçüoğlu’ndan gelen cevap Hüseyin’in kaderini belirleyecek türdendi. Kürkçüoğlu lise bitince Hüseyin’in İTÜ’ye gelmesini salık veriyor, hatta ısrar ediyordu.
Hüseyin lise bitince hem tıp fakültesini hem de İTÜ’yü gözüne kestirdi. Sağlık raporu almak için gittiği hastanede kloroform kokusundan hiç hoşlanmadığını anlayınca tıp fakültesinde okumaktan vazgeçti. İTÜ Elektrik Mühendisliği bölümünü kazandı ve burada okumaya başladı.
Ya Sorbonne ya MIT
Şaşırtıcı zekası hocalarının gözünden kaçmadı. Sorduğu sorulara cevap vermekte zorlanıyordu hocaları. Üniversite bitince yüksek lisans yaptı. Yıl 1952, Cumhuriyet’in yetiştirdiği hocaları onun önüne iki seçenek koydu. Ya Fransa’daki Sorbonne’na gidecekti ya da ABD’deki Massachusetts Institute of Technology’ye (MIT). MIT’yi tercih etti. Ama elde avuçta yok. Bir gazetenin düzenlediği kampanyayla işin ekonomik kısmı halledildi ve Hüseyin MIT’ye doktora yapmaya gitti.
Hüseyin, 2013’te vefat eden Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz başkası değil. 1958’de Einstein’ın Genel Görelilik Teorisi’nin zayıf alanlarla ilgili teorisinde eksikler tespit etti ve kendi adıyla anılan Yılmaz Kütleçekim Kuramını geliştirdi. Olay ufkunu, kütleçekimini, Büyük Patlama’yı ve genişleyen evreni reddeden teorisi fizik camiasında çok tartışıldı ve eleştirildi. Genel Görelilik Teorisi üzerine yaptığı çalışmaları nedeniyle 1959’da Kütleçekim Araştırmaları Vakfı Ödülü’ne değer görüldü.
Hayali Nobel almaktı
Hayali Nobel kazanmaktı olmadı ama bilim dünyasına önemli katkılar sundu dahası ilham veren hikayesiyle birçok gencin okumasını sağladı. Hikayesi gizli kalan Cumhuriyet’in yetiştirdiği insanlardan biriydi. 2005’te Geçmişten Günümüze Denizli dergisine verdiği bir söyleşiyle anlattı öyküsünü. O gün bugündür farklı şekillerde anlatılıyor hikayesi. Kimi sesli komut sisteminin ilk halini bulduğu için Siri’nin mucidi dedi ona kimi Einstein’a kafa tutan Türk olarak andı onu. Ama Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz bir Cumhuriyet eseriydi aslında. Çobanlığa mahkum edilen insanlardan bilim insanı çıkaran Cumhuriyet’in… İşte o Cumhuriyet bugün 101 yaşında. Hepimizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.