Beş-10 yıl sonra Cumhuriyet’in 100. yılından geriye ne kaldı diye baktığımız zaman belki bestelenen marşlardan bir ikisini hatırlarız belki de açılan sergileri aklımızda kaldığı kadar konuşuruz. Lakin bunların kalıcı olması biraz zor! Çünkü Cumhuriyet’in 50. yılı, 75. yılından geriye ne kaldı diye düşününce hep kalıcı eserler insanın aklına geliyor.
Şimdilik kalıcı eser olarak elimizde İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde açılan İş Bankası’nın Resim Heykel Müzesi var. 63 yıl boyunca Türkiye İş Bankası Beyoğlu Şubesi olarak hizmet veren bina bugün artık bir müze. Bina 1907’de henüz ne Cumhuriyet ne İş Bakası varken inşa ediliyor. 1950’de İş Bankası binayı satın alıyor. Bankanın Beyoğlu Şubesi buraya taşınıyor. Yıllarca da hizmet veriyor. Dolayısıyla bina hem bankanın tarihi açısından hem mimari açıdan, hem de şehrin tarihiaçısından önemli bir yapı. İşte bu bina yapılan restorasyon çalışmasın sonucu müzeye dönüştürüldü.
Müze açmak iddialı bir durum. Lakin İş Bankası’nın elinde de iddialı bir koleksiyon var. İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu, banka kurulduktan sonra yapılan alımlarla, bağışlarla oluşmuş, yıllar içinde büyüyen 2 bir 700 eserlik bir koleksiyon. İstanbul Resim Heykel Müzesi’nin devasa koleksiyonundan sonra Türkiye’nin en büyük koleksiyonlarından birinden bahsediyorum.
Müzenin açılacağı haberini duyunca birçok insanı heyecanlandıran şey, yıllardır adı bilinen ama bütünlüğüne bir türlü vakıf olamadığımız bu koleksiyonu görecek olmamızdı. Kimi sergilerde, kimi kataloglarda koleksiyona ait eserleri görmüştük ama şöyle kapsamlı bir sergiyle koleksiyonu görme imkanımız olmamıştı.
29 Ekim’de Cumhuriyet’in 100. yılına armağan olarak açılan müzenin ilk sergileri de işte bu koleksiyondan. Müzenin kurucu küratörü olan Prof. Dr. Gül İrepoğlu koleksiyondan 600’a yakın eserin sergilenmesini sağladı. Müzenin ikinci ve üçüncü katındaki İstanbul’un Resmi başlıklı süreli sergi ile dördüncü beşinci katındaki Türk Resmini İzlemek başlığıyla açılan kalıcı sergide koleksiyondan eserler yer alıyor.
Her resim bir hikaye
Müzenin de müzedeki sergilerin de 10Haber kültür sanat ekibini heyecanlandırması üzerine bir karar aldık. Hepimiz gidelim müzeyi gezelim, herkes kendi perspektifinden müze ve sergilerle ilgili kendi heyecanını ortaya koyan yazılar yazsın dedik. Malum her sergi, bir hikaye barındırır. Lakin İş Bankası Resim Heykel Müzesi ve koleksiyon içinde yüzlerce hikaye var. Gidip görenin kendi bakış açısına, birikimine, merakına göre bu hikayeler farklılaşabiliyor. O zenginlik ortaya çıksın istedik. Bunun için de gidip müzeyi, sergileri gezip farklı hikayelerin peşine düştük. İş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten’e bu istediğimizi söyledik.
Naçizane bu büyük ve iddialı koleksiyonu oluşturma, saklama serüveni benim çok ilgilimi çekiyordu. İhsan’ı (Dindar) ise süreli sergi İstanbul’un Resmi sergisi heyecanlandırıyordu. Müze ve sergileri gezerken Ilgaz’ın (Gökırmaklı) kadın ressamlar ilgisini çekti ve Nazlı Ecevit‘in hikayesine odaklandı.
İlk alımlar 1939’da başlıyor
Müzede Zuhal Üreten ve İş Sanat’tan Nisan Necimoğlu ile buluştuğumuzda koleksiyonun oluşumuyla ilgili sorularla başlıyorum. Malum İŞ Bankası Atatürk’ün direktifleriyle, Cumhuriyet’in ilanından bir yıl sonra 1924’te kuruluyor ve Cumhuriyet’in ilk bankası oluyor. Bankanın daha kuruluş döneminde ülkendeki kültür ve sanat oluşumuna destek olması amaçlandığı için bu koleksiyon oluşturulmaya başlanıyor. Koleksiyonun ilk üç eseri Hikmet Onat’ın ‘Peyzaj Ortaköy’ tablosu, Şevket Dağ’ın ‘Rüstem Paşa Cami İçi’ resmi ve Hasan Vecih Bereketoğlu’nun ‘Kayık ve Evler’ tablosu. Bu üç eser 1939’da açılan ilk Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nden alınıyor. Sonra da Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği, D Grubu, Halkevleri ve CHP Yurt Sergileri’nden alınan eserlerle, zenginleşiyor.
Bankanın genel müdürleri her zaman bu koleksiyon ile özel ilgilenmişler ve büyümesi için de önem göstermişler. Bunun için de Cumhuriyet tarihimiz boyunca sürekli alımlar yapılmış. Bankanın bu eğilimi sanatçılar arasında bilindiği için bazen de sanatçılar eserlerini alması için kurumla temasa geçmiş. Bazen de bankanın iştirakleri eser satın alıp koleksiyona hediye etmişler.
Türkiye’nin dört bir yanındaki şubelerde resimler sergilendi
Her resim itinayla envantere geçirilmiş ama bir depoya kaldırılıp bırakılmamış. Uygun olan resimler, Türkiye’nin dört bir yanındaki şubelerde sergilenmeye de başlamış. Mesela kalıcı sergide yer alan Cemal Tollu’nun ‘Keçili Komposizyon’ eseri yıllarca bankanın Bursa şubesinde yer alan bir eser. Keza, Ankara, Adana gibi birçok şehrin büyük şubelerinde bu koleksiyondaki eserler şubenin duvarlarında asılı kalmış. Bazen koleksiyondaki resimlerden bazen takvim, bazen kartpostal yaptırılıp banka müşterilerine hediye etmiş. Yani koleksiyondaki eserler mümkün olduğunca insanlara gösterilmek istenmiş.
İstanbul’da İş Kuleler inşa edildikten sonra banka yönetimi bu koleksiyonu toparlamak istiyor. Bütün eserler toplanıyor. Zamanla oluşan yıpranmışlığı telafi etmek için eserlerin restore edilmesine karar veriliyor. Banka, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne nerede eserlerin restorasyonunun yapılacağını sorunca Türkiye’de sanat eserlerinin bakımını yapacak bir laboratuvar ve yetişmiş uzman kadro olmadığı gerçeği ortaya çıkıyor.
Bu koleksiyon sayesinde üniversitede tablo restorasyonu bölümü kuruldu
Üniversitedeki hocalar, şöyle bir teklifte bulunuyor bankaya, “Siz destek olursanız biz bir lisans programı açarız”. Banka da destek oluyor ve 2009’da önce laboratuvar kuruluyor, 2013’te de üniversite bünyesinde Türkiye’de tablo restorasyonu alanına yönelik lisans eğitimi başlıyor. Bütün eserler burada elde geçiriliyor. Sonra da özel bir depoda, uygun koruma şartları altında bir arada tutuluyor.
Banka bu koleksiyonu değerlendirmek isteyince de müze açılması gündeme geliyor. Peki bu müze nerede açılmalı? İşte o noktada İstiklal Caddesi’ndeki Beyoğlu Şubesi olarak hizmet veren binanın en uygun yer olduğu düşünülüyor. Tabii bina korunması gereken kültür varlığı olarak tescillenen bir yapı… Öyle hemen restore ettirilip müzeye dönüştürmek kolay değil. Projeler üretiliyor, izinler alınıyor ve çalışmalara başlanıyor. Ve müze Cumhuriyet’in 100. yılına yetiştiriliyor.
Koleksiyonda 900’e yakın sanatçının eserleri var. Koleksiyon; Tanzimat Öncesi Ressamlar, Sanayi-i Nefise’nin İlk Mezunları, Asker Ressamlar Kuşağı, Çallı Kuşağı, İlk Ressam Kadınlar, Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği Üyeleri, d Grubu, Yeniler Grubu, Onlar Grubu ve Modern Dönemden günümüze çağdaş sanatçıların eserlerinden bir seçki sunuyor.
Koleksiyonda çeşitlilik o kadar fazla ki mesela Süreli Sergi’nin bölümlerinden birinin adı İstanbul’un Çiçekleri. Burada sadece İstanbul’da yetişen çiçeklerin resimlerinden oluşan tablolar yer alıyor. Bir diğer bölüm adı ise İstanbul’un Balıkları…
Müze 2023’ün sonuna kadar ücretsiz gezilebiliyor. Ve pazartesi hariç her gün saat 10.00-19.00 arasında ziyarete açık. Gezip görüp her biri ayrı bir hikayeye açılan eserleri ve koleksiyonu keşfedebilirsiniz. Keşfettiğiniz hikayeleri yazmak isterseniz de 10Haber olarak kapımız her zaman sizlere açık.