Geçen bölüm Hülya Soykan (Nur Sürer), oğlu artık onunla yaşamak istemediği için canıyla kumar oynamıştı. (Çocuklarımızın bizden ayrı bireyler olduklarını fark etmelerinden ödümüz kopuyor; kopmasın.) Bu bölümü Hülya’nın yaşadığını öğrenerek açtık. Psikolog Devin’e (Serenay Sarıkaya) göre Hülya’nın çok ileri ve yıkıcı bir seviyede bağımlı kişilik bozukluğu var. Geçen bölüm çift terapisinde şakalar komiklikler yapan eşi Aslan (Kıvanç Tatlıtuğ) bu kez duygusal iyileşmenin ve terapinin ciddiyetini annesi sayesinde anladı.
Motivasyonlu kötüler
Hülya Soykan suça batmış ailesiyle ilgili neyi, hangi terapiste anlatacak? Dolayısıyla (Devin bunun etik olmadığını söylese de) terapist olarak gelini Devin’i seçti. Meğer Hülya, eşinin suç dolu dünyasıyla erken yaşta tanıştığından zamanla içindeki kötü uyanmış; babasıyla ilişkisini onaramadan onu kaybetmesi de eklenince yüreği nasır tutmuş. Hülya’nın da bir derdi olduğunu tahmin ediyorduk; zira kötülerin genelde bir motivasyonu var.
İletişim iyileştirir
Aslan’a annesiyle ilişkisini onarmak için verilen iletişim ödevinde ikilinin konuşacak konu bulamaması o kadar gerçekçiydi ki ebeveyn-çocuk gündelik sohbetlerinin ne kadar verimsiz kaldığını hatırladık.
Devin’in babası Ergun (Ozan Gözel) bu bölüm küçük kızından özür diledi, onunla yüzleşti, ilk kez gerçek bir iletişim kurdu. Ancak küstürdüğü büyük kızı Devin’le bu fırsatı kaçırdılar.
Her bölüm birinin ölmesiyle/öleyazmasıyla bitiyor derken ciddiydik. Bu bölüm bu isim, Hülya’nın zehirli iğnesine takılan Ergun oldu. Soykanların babaannesinin “Bir cisim yaklaşıyor” tadındaki klasik uyarılarından belliydi: “Akrep var evde, hepimizi sokacak.” Senaristin ölüm defterindeki ismin gelecek bölüm kim olacağına dair bahisler gelsin.
Dizi yansıması:
* Dizideki eğlenceli anlara can simidiymişçesine tutunuyoruz. Nedret halanın tabiri caizse ‘Adanaca’ yaptığı konuşmanın ‘beyaz Türkçeye’ tercüme edilmesi bizlere ‘Avrupa Yakası’nın Dilber halasını hatırlattı. Yan karakter Asuman’ınsa cinsel beğenilerini rahatça ifade etmesi devrim niteliğinde. Esra Dermancıoğlu’nun rakipsiz işvesiyle hayat bulan Fatmagül’ün yengesi, tacını Asuman’a devretmiş. (Ancak tacize varan davranışlarının komedi unsuru yapılması tatsız. Taciz komik değildir.)
* Bölümün en dokunaklı repliği, Devin’in aklından geçenler oldu: “İster kabul edelim ister etmeyelim, anne-babamız hayattayken hâlâ çocuğuzdur. Onlardan birine zarar geldiğini görürsek o en masum, o en çaresiz yaşlarımıza döneriz: Onlar olmadan ne yapacağımızı bilemediğimiz, sevgilerine her şeyden çok muhtaç olduğumuz yaşlarımıza; çocukluğumuza.” Devin de bu bölüm çocukluğuna döndü; büyüdü.
Gözden kaçmayan detaylar:
* Travmaların sonucu hep kötü insan olmak mıdır? Filmlerde, dizilerde ‘motivasyonlu kötü’ denen bir tipleme var ve iyinin salt iyi, kötünün salt kötü olduğu tonu kırmak için gerekli de. Joker gibi bazı karakterleri tartışmaya açıp kült kılan da bu. Fakat düşünüyoruz: Geçmişte yaşadığımız hayal kırıklıkları, acılar, travmalar bize zarar verdikleri ölçüde, bizim de başkalarına zarar vermemize izin mi verir? Ve zaten hepimizin büyük veya küçük yaraları yok mu?
* ‘Kırmızı Oda’ dizisindeki terapist tartışma yaratsa da dizi, izleyiciye terapiye dair aşinalık kazandırması açısından önemliydi. Fakat tıpkı orada olduğu gibi bazı temsiller izleyiciyi şüpheye düşürebilir. Bu bölümde çift terapistinin Devin’le ilgili, Devin’in de Hülya’yla ilgili aldığı notlar “Ben terapi alsam o deftere ne yazacaklar?” kaygısı doğurabilir. Hatırlatalım: O yazılanlar bizimle ilgili olsa da bizim sorunumuz değil; bizim derdimiz iyileşmek. Bu ülke ekonomisinde terapiye bütçe ayırmak zor olsa da zihinsel sağlığımız için elzem; terapiye bir şans vermeli. Çeşitli telefon uygulamalarından terapiye erişmek, hiç değilse yetkinliğini kanıtlamış kişilerin kitaplarını okumak birer adım.
Künye
Yayın mecrası: Show TV
Yapım: Ay Yapım
Yapımcı: Kerem Çatay
Yönetmen: Gökçen Usta
Senaryo: Hakan Bonomo, Ali Kobanbay
Müzik: Toygar Işıklı
Oyuncular: Kıvanç Tatlıtuğ, Serenay Sarıkaya, Nur Sürer, Musa Uzunlar, Nejat İşler, Canan Ergüder, Ayda Aksel, Selin Şekerci, Yüsra Geyik, Alper Çankaya, Umutcan Ütebay, Şirin Sultan Saldamlı, Mine Kılıç, Nurcan Eren, İpek Tenolcay, Ali Savaşçı, Abdurrahman Yunusoğlu, Rüçhan Çalışkur, Emel Göksu