“80’li yıllarda yapımcı ‘Cüneyt Arkın ile kostüme bir film çek’ dedi. ‘Ya’ dedim ‘Her türlü kostüme filmi çekmiş ne kalmış geriye’. O sırada da Star Wars oynuyor sinemalarda. Cüneyt Abi ile yazıhanede otururken ‘Abi gel şu filmi seyredelim’ dedim. Gittik Beyoğlu’nda izledik, ‘Biz bunu yaparız’ dedik. Cüneyt Abi de ‘Ben çok farklı bir kahraman yaratayım o zaman’ dedi. Böyle daldık bu filme.”
Türk sinemasının meşhur ‘Dünyayı Kurtaran Adam’ filminin nasıl ortaya çıktığını böyle anlatmıştı yönetmen Çetin İnanç. Filmi izledikten sonra hemen Cüneyt Arkın filmin senaryosunu yazıyor. Ki birçok filmde birlikte çalışan ikilinin çalışma şekli böyle. Cüneyt Arkın senaryoyu yazar Çetin İnanç da çeker: “Cüneyt Abi’yle yaklaşık 30 film çektim. Onun bir kuralı vardı. Senaryoyu o yazardı. Bu filmin senaryosunu da Cüneyt Abi yazdı. Lakin filmin girişindeki yazıyı ben yazdım” diyerek anlatmaya devam etmişti İnanç.
Sonrası aksilikler trajedisi… Kilyos’a kuruyorlar seti. Lakin seti sel alıyor. Bu başlangıç ama sonrasında neler neler yaşıyorlar. Kapadokya’ya çekmek durumunda kalıyorlar. Çetin İnanç’ın lakabı ‘jet rejisör’ ya film de jet hızıyla çekiliyor ve montajlanıp vizyona giriyor. Bu montaj aşamasında da Star Wars’tan sahneler kullanılıyor. Ki o bilinen, bilinmeyen daha kaç film var: “Dünyayı Kurtaran Adam için Star Wars’tan sahne almış derler. Tenkit ederler. Bilmezler ki 16-17 filmden parça vardır o filmde. En uzunu Star Wars’tur. Bir gece Akün Sineması’nın deposundan Star Wars’ın kopyası çalındı. Hemen oradan sahneleri aldık. Sonra da kopyayı yerine koyduk.” Film acayip iş yapıyor. Öyle ki Çetin İnanç ikinci gün gidip kendine son model araba alacak kadar para kazanıyor.
Şimdilerde MUBI’de Çetin İnanç’ın Cüneyt Arkın ile çektiği filmlerden dördü ‘Dünyayı Kurtaran Adam’, ‘Çöl’, ‘Vahşi Kan’, ‘Ölüm Savaşçısı’ gösteriliyor. Hal böyle olunca hem sinemamızın en kült filmlerinden ‘Dünyayı Kurtaran Adam’ın hem de Çetin İnanç’ın hikayesini yazayım dedim.
Turan Emeksiz cinayetiyle başlayan bir sinema kariyeri
Aslında siyasal ve toplumsal tarihimize geçen Turan Emeksiz cinayeti olmasa büyük bir ihtimalle ne ‘Dünyayı Kurtaran Adam’ filmi çekilirdi ne de Çetin İnanç diye bir yönetmen olurdu. Çünkü Çetin İnanç’ın sinemaya başlamasına neden olan bu cinayet: “Ben İstanbul çocuğuyum. Öyle sinemacı olayım, artist olayım gibi dertlerim yoktu. Okuyup avukat olmak istiyordum. İstanbul’da hukuk fakültesinde okuyordum. Sonra bir gün Turan Emeksiz’i önümde vurdular. Üniversite karıştı. Okulu bırakmak zorunda kaldım. Orhan Günşiray, teyzemin oğlunun yakın arkadaşıydı. Beni soruyor ‘Ne yapıyor’ diye. O da ‘Okulu bıraktı’ deyince Günşiray ‘Yanıma getirin’ diyor. Ben de onun sayesinde sinemaya bulaştım. Atıf Yılmaz’ın yanında çalışmaya başladım. Yani zorunluluktan. Eğer Orhan Abi pastacı olsaydı ben de pastacı olurdum…”
Aç kalmamak için bulunan yöntem ve ona takılan lakap: Jet Rejisör
Çetin İnanç sinemaya zorunluluktan başlıyor başlamasına ama Yeşilçam’ın koşulları da hiç kolay değil onun için: “Yeşilçam’ın içi beni dışı seni yakar. Biz yıllarca sansür belasıyla uğraştık. Zaten istediğin filmi yapmana imkan yoktu. Hız önemliydi Yeşilçam’da. Bir de genç bir yönetmendim ben. O büyük oyuncular namlı yönetmenlerle çalışmak istiyordu. Ben de kendi kurallarıma göre çok çabuk filmler çekiyordum. İş de yapıyordu çektiğim filmler. Zaten iş yapmazsa yapımcı bir daha sana iş vermez ve aç kalırsın. Ben ve benim gibi yönetmenlerin derdi aslında Yeşilçam’da çalışıp ekmeğini kazanmaktı.”
Hızlı film çekmesi nedeniyle rahmetli Agah Özgüç ona ‘jet rejisör’ lakabını takıyor. İnanç “1973 olmalı. Çok sevdiğim gazeteci abim Agah Özgüç o yıl en çok hangi yönetmen film çekti diye bir liste yapıyor. Birinci ben çıkıyorum. O da benim için jet rejisör yazıyor. Böylece bana jet rejisör denilmeye başlandı. Zaten mecburdum hızlı çekmeye. Yoksa aç kalırdım” diyerek anlatıyor bu lakabın hikayesini.
İyiler kötülere karşı ama baş kötü Sansür Kurulu
Çetin İnanç’ın filmlerinde iyiler ve kötüler çarpışır sürekli ve iyiler de hep kazanır. Bunun sebebi iyilerin hayatta hep kaybetmesi. Bari sinemada kazansınlar diyerek İnanç da iyilerden yana tavrını koyuyor. Ama Yeşilçam şartlarında fantastik bir dünya kursanız bile bu o kadar da kolay olmuyor, çünkü başınızda Sansür Kurulu gibi bir kötü. Lakin kötüyü mat etmenin yolları da var: “Kovboy filmi çekeceğiz. Sansür Kurulu ‘Anadolu’da kovboy mu olur’ dedi. Bunu diyeceğini bildiğim için hikayeyi Meksika üzerine kurduk. Filmin başına da yazdım ‘Bu filmin gerçek kişilerle ve olaylarla ilgisi yoktur’ diye. Hâlâ bu uyarı kullanılır filmlerde ve dizilerde… Mucidi benim… Böyle çıkış yolları bulmaya mecburduk. Sektörde adın çıkmaya görsün ‘Filmi sansüre takıldı’ diye. Bir daha iş vermezler adama, aç kalırsın.”
‘Hollywood’u gördüm sinemayı bıraktım’
Çetin İnanç, Yeşilçam’daki tüm emektarlar gibi imkansızlıklar içerisinde ve sansürle mücadele ederek 1961 yılında başladığı sinemada 150’ye yakın film yönetti. 1990’larda ise bıraktı. Belki bırakmazdı Hollywood’a gitmemiş olsaydı: “90’lı yıllarda ABD’ye gittim. Hollywood’da Universal Stüdyoları’nı gezdim. Sonra kapının önüne çıktım ve bağıra çağıra ‘Ben bu mesleği bırakıyorum’ dedim. O günden beri de tek kare film çekmedim. Çünkü orada sinemaya verilen imkanları gördüm. Biz imkansızlıklar içinde montaj oyunlarıyla, şununla bununla film çekmeye çalışıyoruz. Olmuyorsa da oldurmaya çalışıyoruz. Fikir olarak Amerikalılardan bir eksiğimiz yok, fazlamız bile var. Ama onların imkanı var bizim yok.”
‘Cannes’da filmim gösterildi ama kimse bunu konuşmuyor’
İmkansızlıklar içinde 150’ye yakın film. Avantür, fantastik, erotik, macera, dram her türlü film var içlerinden. Yıllarca B sınıfı filmler çektiği için hakkı verilmedi ve bu türün şahikası olan ‘Dünyayı Kurtaran Adam’ın yönetmeni olarak anıldı. Ama bu duruma itirazı var Çetin İnanç’ın: “Şimdi işin doğrusunu araştırıp konuşmuyorlar. Çektiğim filmler iyidir, kötüdür bilemem. Takdir seyircinin, tarihin. Ama bir şey atlanıyor. 1980’lerde çektiğim ‘Bizim Mahalle’ filmi Cannes’da gösterildi. Tamam yarışmalı bölümde değildi ama o yıllarda bir Türk filminin Cannes’da gösterilmesi olaydır. Ama kimse bunu konuşmuyor. Şimdi düşünün filmi Cannes da gösterilen bir yönetmene verilen payeyi. Nedense bana gelince bu paye verilmiyor. Yiğidi öldür ama hakkını yeme. Gerçi çok da umrumda olmadı bu tür şeyler ama yine de doğru değerlendirme için bunların da bilinmesi şart.”
‘Dünyayı insan kurtaracak, kahramanlar sinemada olur’
Çetin İnanç bugünlerde 82 yaşında. Görmüş geçirmiş ve köşesine çekilmiş bir sinemacı. Dünyanın gidişatı da ortada. Peki bu dünya nasıl kurtulacak? “Şimdi akıl zekayı geçerse, yöneticilik başlar. Ama zeka aklı geçerse yaratıcılık başlar. Ben de sinemada yaratıcı olmaya çalıştım. Lakin bir şey daha söyleyeyim. Eğer hırs zekanın ve aklın önüne geçerse de felaket başlar. Gördüğüm kadarıyla insanlar hırsları için her şeyi yapar hale geldi. Felaketimiz de böyle böyle gelecek. Savaşlara bir bakın altından hırs çıkar. Vallaha dünyayı insan kurtaracak. Kahramanlar sinemada olur.”