30 Mart 2020’nin erken saatlerinde, o sırada koronavirüs kısıtlamaları nedeniyle kapalı olan Hollanda’daki küçük Singer Laren Müzesi’nde, ertesi gün dünya çapında manşetlere çıkan bir soygun yaşandı. Müzeden çalınan eser ünlü ressam Van Gogh’un yaptığı ‘Nuenen’deki Papaz Evi Bahçesi’ adlı eseriydi.
Hollanda polisi yoğun çabasına rağmen bir türlü resmi bulamıyordu. Müzeden, ‘Nuenen’deki Papaz Evi Bahçesi’ni sağ kolunun altına koyup çalan hırsız yakalamıştı. Hollanda basını Nils M. olarak adlandırdı hırsızı. Tablonun kime satıldığı da öğrenildi. Peter Roy K. Uyuşturucu ithalat ve ihracatını içeren ayrı bir dava nedeniyle hapishanede olan Peter Roy K. 12 yıl hapse mahkumdu ve tabloyu teminat göstererek cezasında indirim yapılmasını istiyordu. Lakin tüm bunlara rağmen tablo bulunamıyordu.
Görev, sanat dünyasının Indiana Jones’u olarak anılan sanat dedektifi Arthur Brand’a havale edildi. ‘Hitler’s Horses’ adlı bronz heykelleri, Picasso’nun bir tablosunu ve bir zamanlar Oscar Wilde’a ait olan bir yüzüğü bulmasıyla adını sanat dünyasına duyuran bir isimdi Brand.
Bir ipucu arıyordu. Bu ipucunu bulması üç buçuk yılını aldı. Ve Hollanda polisinin de onayıyla, önceden ayarlanmış bir teslimatla, dünyanın en çok aranan tablolarından birini onun evine teslim edildi.
Tabloyu hırsızlıkla alakası olmayan biri teslim etti
Brand The Guardian’a yaptığı açıklamada böylesine ünlü bir çalıntı eserin çalanlar için baş ağrısı haline geldiğini ve sonunda hırsızlık olayıyla ilgisi bulunmayan birinin tabloyu teslim ettiğini söyledi.
“Çalındığı zaman dünya çapında bir haberdi. Biz Hollandalıyız, olay Hollanda’da oldu, bu yüzden tam bir felaketti” diyor Brand ve “Neyse ki polis olaya karışan herkesi tutuklayabildi: Hırsız sekiz yıl ve 8.7 milyon Euro para cezası aldı, aracılar yakalandı, alıcı yakalandı, herkes hapisteydi ama tablo hala ortada yoktu” diyerek anlatıyor olayın gelişimini.
“Sonunda, ‘Bay Brand, Van Gogh’u teslim edebilirim ama başımın derde girmesini istemiyorum’ diyen biri benimle temasa geçti. Onun güvenini kazanmak zorundaydım ve bunu başardığımda, o kişi tabloyu evime teslim etmeye karar verdi” diyor.
‘Van Gogh geri döndü. Ne gün ama’
Pazartesi gecesi Amsterdam’daki dairesinin kapısında, elinde hırpalanmış mavi bir Ikea çantasıyla alışılmadık bir ziyaretçi görmesinin nedeni de buydu. Brand çantayla birlikte merdivenleri koşarak çıktı, o anı videoya kaydeden bir meslektaşının önünde uzun tabloyu balonlu ambalajından dikkatle çıkardı. “Bu o” dedi: “Vincent van Gogh geri döndü. Ne gün ama.”
Bu teslimat sırasında sokağın köşesinde bir barda bekleyen biri vardı: Andreas Blühm. Singer Laren Müzesi’nde ödünç verilen tablonun sahibi olan Groninger Müzesi’nin müdürüydü o. Tablonun kimliğini hemen doğruladığında rahatlamıştı. “Her zaman bu anı hayal ediyorsunuz” diyor Blühm. Daha önce birkaç kez hayal kırıklığına uğramıştı eseri bulma konsunda: “Bunun için tabloyu ancak kanlı canlı gördüğümde inandım bunun çalınan resim olduğuna ve çok rahatladım.”
Blühm “Sanat hırsızlığı hakkında konuşuyoruz, ama bu daha çok sanat kaçırma, çünkü hiçbir zaman onu gerçekten ellerinde tutmak istemiyorlar. Eserleri depoya ya da bodrum katına koyan uğursuz koleksiyoncu diye bir şey yoktur, çünkü siz eserlerinizi sergilemek istersiniz. Ya sigortadan para istiyorlar ya da mahkemede daha az ceza almak istiyorlar” diyor.
Brand: Lanetli bir başyapıt
Brand resmi, hırsızlar için lanetli bir başyapıttı olarak nitelendiriyor ve “Tablonun suç dünyasında bir elden diğerine geçeceğini biliyorduk ama kimse ona dokunmak istemiyordu çünkü hiçbir değeri yoktu. Sadece başınız belaya girebilirdi. Yani biraz lanetliydi. Üç buçuk yıl önce Hollanda’daki bir müzeden çalınan 3 milyon ila 6 milyon Euro değerindeki Van Gogh tablosu, suç dünyasında sıcak patates gibi dolaşıyordu aslında” diyor.
Uygun olmayan koşullarda saklandığı için üzerinde çok fazla çizik oluşan çerçevesiz tablo, uzman analizi ve restorasyonu için Amsterdam’daki Van Gogh Müzesi’nde şimdilerde. Kıdemli araştırmacı Teio Meedendorp tabloyu görmek için sabırsızlanıyor.
Meedendorp “Bu, Van Gogh’un 1884’te iki aylığına Brabant’taki ailesinin yanına döndüğünde yaptığı ilk resimlerden biri. Papaz evinin arkasındaki bahçelerin güzel bir görüntüsü. Bu erken dönem genellikle dumanlı ve karanlık olarak tanımlansa da, bir renkçi olarak ressam yeteneğini gösteriyor” diyerek tablo hakkında bilgi veriyor .
Lakin melankolik tablonun başka bir sırrı daha olduğunu da anlatıyor: “Bahçede hayalet gibi görünen bir figür var. Bunu, komşusuyla bir aşk ilişkisi geliştirdiğine dair bir işaret olarak okumak isteyebilirsiniz; komşusu bahçede de yürüyor olabilir. Bu da başka bir gizem.”