'Üzgün Kız', bir ruh halinden öte 'sendrom', bir tema olmaktan öte edebiyat dünyasında bir alt tür. Nereden çıktı bu üzgün kızlar, bir teorisi bile var. 

Meğer son 10 yıldır Batı edebiyatından müziğine birçok alanda işlendiğini fark ettiğim kız tipinin bir adı varmış: ‘Üzgün kız’. Üzgün kız tiplemesinin temeli yazar ve sanatçı Audrey Wollen’ın ‘Üzgün Kız Teorisi’ne dayanıyor. Audrey Wollen, üzgün, hatta intihara meyilli kadınların üzüntülerinin tarihsel olarak görmezden gelindiğini, üzüntünün utanılacak bir şey olmadığını ve üzüntüyü görünür kılmanın, üzüntüyle yaşamayı seçmenin bir çeşit başkaldırı olduğunu öne sürüyor.

Wollen, teorisini kendi çalışmaları ve sosyal medya kullanımıyla etkin bir şekilde yayıyor. Sylvia Plath’dan Lana del Rey’e birçok sanatçıyı da ‘üzgün kız’ olarak tanımlıyor. 

Bir kategori olarak ‘üzgün kız kitapları’

Zaman içinde iyice benimsenen bu kavram, edebiyatta bazı kitapların bilfiil okuyucular tarafından ‘üzgün kız edebiyatı’ olarak tarif edilmesine yol açıyor. O kadar ki popüler kitap sitesi Goodreads’de ‘Üzgün kız kitapları’ diye bir liste dahi var.

Bu tip kitaplarda ya hayatının gidişatından memnun olmadığı için, ya bir akıl sağlığı sorunu olduğundan bocalayan, alkol, uyuşturucu ve yanlış ilişkiler peşinden giden üzgün bir kadın ana karakter oluyor. Sevimli olmasına gayret edilmeyen bir kadın ana karakter anlayacağınız.

Harper’s Bazaar’da ‘üzgün kızlar, çılgın kızlar, kötü kızlar’ yazısında yazar Pip Finkemeyer, melankolilerini dışa vuran karakterlerin bu denli benimsenmesini, yaşadığımız döneme bağlıyor. “Dünyanın sonu mu geliyor” endişesi öyle bir yaygınlaştı ki, üzüntüsünü merkeze almış karakterler bir bakıma okuyucuya bir katarsis yaşatıyor. Kendini sevdirme çabası olmadan, sıkıntısını doya doya yaşayan kadın portrelemesinin, davranışlarını toplumsal beklentilere uydurmak zorunda hisseden kızlar için özgürleştirici bir tarafı olduğu da düşünülebilir.

Ben böyle bir tabirin farkında olmadan, birtakım ‘en iyi kitaplar’ listelerinde sürekli karşıma çıktıklarından, üst üste bu tip kitaplar okudum. Bunlardan biri Otessa Moshfeg’in ‘Dinlenme ve Rahatlama Yılı’ adlı eseri idi. Bu kitabı okumanın hiçbir dinlendirici tarafı olmadığı gibi, okurken gerim gerim gerildim diyebilirim. Kitap ana karakterin bunalımını vermede o denli başarılı. Melissa Broder’in ‘Yanılsama’sı ise bu tür kitaplardan bir diğeri. Ah bu benim başladığım kitabı bitirme huyum. O olmasaydı, çoktan bu kitabı yarıda bırakmıştım, çünkü bir tür yeme bozukluğu olan baş karakterle baş etmekte zorlandım.

Ama bu kategoride okuduğum bazı kitapları da çok beğendim. Mesela Raven Leilani’nin ‘Haz’ isimli romanı müthiş. Yazarın ilk kitabı olduğuna inanmak hakikaten güç. Genç Afrikalı-Amerikalı bir kadınla kendinden yaşça büyük, zengin, beyaz ve evli sevgilisinin hikayesi beklenmedik dönemeçlerle, çağımızın önemli dinamiklerini yorumluyor. Leilani’nin resim sanatına ve şiire olan sevgisi, kitabın ustalıklı tasvirleri ve özel üslubunda kendini gösteriyor. Meg Mason’ın ‘Keder ve Mutluluk’ kitabı da beni derinden etkiledi. Nesilden nesile aktarılan travmalar ve akıl sağlığı ile ilgili şefkatli, aydınlık bir kitap.

Barbie’ye kadar uzandı

‘Üzgün kız’ın modada yansımaları da var. Eylül başında The Zoe Report ‘Kasvetli Kızla Tanıştınız mı? Bu Sonbahar Her Yerde Olacak’ diye bir makale yayınladı. Yazıya göre kasvetli kız melankolik ve nostaljik bir görüntü. Bolca siyah veya kasvetli nötr tonlar, solmuş, yıpranmış, adeta bir sandığın dibinden çıkmışçasına eski püskü havalı giysiler de bu ‘look’un özü.

Edebiyatın üzüntüyü farklı perspektiflerden incelemesini değerli buluyorum, ama modanın üzgün olma halini bu denli estetize edip, sömürmesi sorunlu bir durum değil mi? Hele de kaygı bozuklukları ve depresyon gençler arasında bu denli yayılmışken…

Carrie Bradshaw gibi söylemek gerekirse, düşünmeden duramıyorum, yoksa kaygı da kapitalist düzen tarafından araçsallaştırılıyor mu? Son dönemde araçsallaştırma konusunda bir başyapıt olan ‘Barbie’ye bakınca, orada da bu kullanımı görebiliriz. Müzikte ‘üzgün kız’ın iyi bir örneği sayılabilecek Billie Eilish, ‘Barbie’ filmi için sözleri oldukça manidar bir şarkı yazdı. ‘What Was I Made For?’ (Ben Ne İçin Yaratıldım?) Şarkıya yaz boyunca genç kızların TikTok videolarında sıkça rast geldim: “Ne zaman bitti? Tüm keyif almalar. Gene üzgünüm.” Özetle kimi zaman yaşam şartlarından, kimi zaman dünyanın gidişatından, kimi zaman akıl sağlığı ile ilgili konulardan, yani türlü farklı kaynaklardan beslenen ve dışarı vurmadan durulamayan, bazen de kendisinden istifade edilen bir üzüntü olgusu var. 

‘Bu Hikaye Senden Uzun Osman’

Örnekleri hep başka ülkelerden verdim ama Türkiye’de de neşeyi, sevinci bulmakta zorlanıyoruz. Oysa bu duygular ne kadar yaşamsal ve birleştirici; ümit için önemli. Ben son zamanlarda neşeyi gönüllerin de sultanı olan Filenin Sultanları sayesinde buldum. Bir de ‘Bu Hikaye Senden Uzun Osman’ kitabında… Bir ayrılığın aşamaları ancak bu denli içgörülü ve matrak anlatılabilirdi. İçimi umutla dolduran bu romanı, okuyun okutun!

Yazarı Aylin Balboa’ya bir söyleşide şöyle sorulmuş: Öykülerinde kişisel acıları mizah kalkanıyla savurmaya çalışan günümüz kadını var. Mizah yaşananları savuşturabilir mi sence?” Balboa’nın cevabı:Gayetiyle savuşturuyor bence. Yani meseleyi yok edemiyor tabii ama onunla mesafe açmanı sağlıyor. Ne bileyim işte, kolaylaştırıyor yani. Evreni tek düzlemden düşünmek gibi bir defomuz var. İnsan ölçeğinden başka ölçek bilmiyoruz. Oysa Satürn’ün halkasından ayaklarımızı sallandırarak dünyaya bakmak gibi bir şansımız olsaydı o koca göbekli gezegenin üstünde bırak yaşadıklarımızı, kendimizi bile seçebilmemiz mümkün olmayacaktı. Bu bana çok komik geliyor. Tam ağlayacağım beni bi gülme tutuyor yani. Olan bitenlerin arasında komik şeyler bulursak ölmeyiz. Biz atalarımızdan böyle gördük.”

Öyle ya, erik dalı oynayan voleybolcular, “Boş yapma”ı patlatan Ebrar, soyadını Rocky’den ilhamla Balboa koyan yazar, bütün bu kadınlar direnişte, baş edişte mizahtan güç alıyor. Mizah hala Türkiye’nin en önemli direnişi ve muhalefeti. Üzgün olabiliriz, ama gülmeyi de biliriz.

Yazıda bahsi geçen yazarlar, kitaplar

Otessa Moshfeg, Dinlenme ve Rahatlama Yılı

Melissa Broder, Yanılsama

Raven Leilani,  Haz

Meg Mason, Keder ve Mutluluk

Aylin Balboa, Bu Hikaye Senden Uzun Osman