Victor Hugo'nun 'Sefiller'i edebiyat tarihine damga vurmuş defalarca kez sinemaya ya da sahnelere uyarlanmış olabilir. Ancak tüm dünyada geniş bir okur kitlesine ulaşan romanı okumayanlardan biri Elif Şafak. Yazar utansa da bunu itiraf etti.
Elif Şafak sıkı bir ‘Don Kişot’ fanı olabilir, ancak 19. yüzyıldan günümüze en önemli klasikler arasında yer alan ‘Sefiller’i okumamış. Ve bunu söylemeye de utanıyor!
‘Aşk’, ‘Siyah Süt’, ‘İskender’ ve ‘Baba ve Piç’ romanlarının yazarı Elif Şafak uzun süredir İngiltere’nin başkenti Londra’da yaşıyor. Son olarak Sunday Times Çok Satanlar Listesi’nde yer alan ‘Kayıp Ağaçlar Adası’ kitabının Türkçe çevirisiyle okurla buluşan Şafak The Times’a sevdiği filmleri, yazarları ve kitapları anlattı.
En sevdiği kitap ‘Don Kişot’
“En sevdiğim yazar her zaman değişir ama en sevdiğim kitap Miguel de Cervantes’in ‘Don Kişot’u. Devrimci edebi yapısına, çeşitli bakış açılarına, canlı hayal gücüne, zamansızlığına ve özellikle de tüm kusurlarıyla sürprizlerle dolu kahramanına hayranım.”
Keşke ben yazsaydım dediği kitap
“İrlandalı yazar Colum McCann’in muhteşem romanı ‘Let the Great World Spin.'”
Bitiremediğim kitap
“Şilili romancı Roberto Bolaño’nun ‘2666’ adlı romanını ilk okumaya başladığımda bitirememiştim. Ama itiraf edeyim bu kitapla ilgili değildi. O zamanki sabırsızlığım ve beklentilerim farklıydı. Yıllar sonra tekrar okumayı denedim ve bu sefer romanı ve cüretini derinden takdir ettim ve hayran kaldım. Tamamen farklı bir deneyimdi. Bolaño’ya çok büyük bir sevgim var.”
Okumadığım için utandığım kitap
“Victor Hugo’nun Sefiller’i. Birçok yorumunu izledim, kitabın toplumsal ve tarihsel bağlamı hakkında çok şey okudum, ama romanın kendisini okumadım. Ve bunu söylemeye utanıyorum.”
En sevdiğim film
“Terry Gilliam’ın Brazil’i. Otoriter, kapalı bir dünyada aşk ve dayanıklılık, hayaller ve hayalperestler hakkında büyüleyici bir distopik hikaye. Karakterler muhteşem ve şaşırtıcı. Mutlu sonu bir illüzyon değilse bile kesinlikle yoruma açık.”
En sevdiğim oyun
‘Kral Lear.’ Yaël Farber’in prodüksiyonunu çok sevdim. Performanslar heyecan verici ve oyunun tamamı derinden etkileyici.”
En sevdiğim dizi
“Lisa MCGee’nin ‘Derry Girls’ü. Rahibe Michael, ebeveynler, gençler, “küçük İngiliz çocuk” ve tüm kadro tamamen harikaydı. Hikaye görünüşte hafif olsa da derin ve dokunaklıydı.”
Şu an ne okuyorum?
Şu anda iki kitap okuyorum. Biri Alexis Pauline Gumbs’ın ‘Survival Is a Promise: The Eternal Life of Audre Lorde’ adlı kitabı. ABD’li yazar, şair ve insan hakları aktivisti Audre Lorde inanılmaz bir insandı ve onun hayatına ve çalışmalarına odaklanan bu kitap gerçekten özel. Ayrıca Kate Weinberg’in T’here’s Nothing Wrong With Her’ adlı kitabını okuyorum. Cesur ve muhteşem.”
En sevdiğim müzik parçası
Kitaplarımı heavy metal dinleyerek yazıyorum. Özellikle melodik death metal, senfonik metal, endüstriyel metal, Sleep Token veya Lorna Shore gibi alternatif metali seviyorum. Özellikle İskandinav, Nordik grupları çok seviyorum. Bir şarkı seçtiğimde kulaklığımı takıyorum ve o şarkıyı 70 ila 80 kez tekrar tekrar dinliyorum. Bu sayede konsantre olabiliyorum.”
Beni ağlatan son film
“Celine Song’un ‘Past Lives’ı. Narin, şefkatli, içten ve harika bir film. Bu filmde tüm gürültülü Hollywood filmlerine rağmen yazık ki takdir edilmeyen nazik bir güç ve sessiz bir bilgelik var.”