O ülkesi Arnavutluk'ta ve Arnavutça konuşulan komşu ülkelerde bir halk kahramanı gibi seviliyor. Arnavut ezgilerini cazla buluşturan Elina Duni bu akşam CRR Konser Salonu'nda. Biz de performansı öncesi kendisine sorularımızı yönelttik.

Bu akşam Lübnanlı udi Rabih Abou Khalil ile farklı coğrafyaları CRR Konser Salonu'nda buluşturmaya hazırlanan Elina Duni, müzikal yolculuğunu 10Haber'e anlattı.

Elina Duni, Balkan coğrafyasından dünyaya açılan en büyük seslerden biri. Arnavutluk’un başkenti Tiran’da 1981 yılında dünyaya gelen müzisyen ülkesindeki karışıklıklar nedeniyle henüz 10 yaşındayken göçün soğukluğunu yaşadı. Arnavutluk ve Kosova’daki binlerce Arnavut gibi o da ailesiyle birlikte daha iyi bir yaşam umuduyla İsviçre’ye taşınmıştı. Ancak genelin aksine Almanca konuşulan değil Fransızcanın hakimiyetindeki Cenevre kantonuna.

Elina Duni Türkçe dahil dokuz dilde şarkı söylüyor

Müziğe olan ilgisi küçük yaşlarda fark edilen Elina Duni, ailesinin de desteğiyle bu alanda eğitim görmeye başlar. Aralarında Türkçenin de bulunduğu dokuz farklı dilde şark söyleyebilen Arnavut müzisyen 2007 yılında yayınladığı ilk albümü ‘Baresha’ ile dikkat çekmeyi başardı. Geçen yıl dokuzuncu stüdyo albümünü yayınlayan müzisyen son olarak 2020’de pandeminin o zorlu döneminde Kardeş Türküler’in konuğu olarak İstanbul Caz Festivali kapsamında sahne almak için Türkiye’ye gelmişti. Şu sıralar Londra’da yaşayan müzisyenle bu akşam CRR Konser Salonu’nda Lübnanlı usta müzisyen udi Rabih Abou Khalil verecekleri konser öncesi konuşma fırsatı bulduk.

Elina Duni, son olarak 2021’de İstanbul’da konser vermişti.

-Türkiye’ye hoş geldiniz. Şu sıralar halet-i ruhiyeniz nasıl?

-Yeniden Türkiye’ye geldiğim için çok mutluyum. Bu aralar turnem nedeniyle göçebe bir haldeyim. Müziğimi mümkün olduğunca çok yerde çalabilmek istiyorum. Ancak bu yoğunlukta dikkat etmem gereken en önemli şey de kuşkusuz sesim. Aksi halde konserler çekilmez bir hâl alır.

 

-En son 2020 yılında Kardeş Türküler ile aynı sahneyi paylaşmıştınız. Şimdi ise Lübnanlı bir efsane ile aynı sahnede olacaksınız. bizleri nasıl bir konser bekliyor?

Evet, İstanbul Caz Festivali için yaklaşık dört yıl önce gelmiştim en son. Rabih Abou Khalil sizin de dediğiniz gibi efsane bir isim. Kendisi Almanca, İngilizce ve Fransızca dillerinde şiirler yazıyor. Bu üretkenliği bence onu bir müzisyenin yanı sıra çağın büyük şairlerinden de biri yapıyor. Bu yüzden bu özel buluşmadan ötürü çok heyecanlıyım. Performansa dair detayları, konsere saklıyoruz.

-Göç ve kadın gibi temalara hem söylemeyi seçtiğiniz Arnavut halk ezgilerinde hem de çağdaş eserlerde rastlıyoruz. Sizin için bunların anlamı nedir? Hazır 8 Mart’ı da geride bırakırken…

Acılı ezgiler bunlar. Uzaklardaki sevdiğini bekleyen kadınların sözleri. Çoğunlukla da kavuşamamanın hikâyesi. Dolayısıyla bende de yerleri ayrı bu ezgilerin. Onlar aynı zamada gerçekliğin de birer yansımaları ve ne yazık ki aradan geçen bunca zamanda bu hiç değişmedi. Günümüzde de dünyanın dört bir yanından insanlar daha iyi bir hayat umuduyla her türlü tehlikeyi göze alıp yollara düşüyor. Bu kaderi benim doğduğum coğrafyanın insanları da yaşıyor.

 

-Yeni albümünüz ‘A Time to Remember’ı geçen yıl yayınladınız. Bu albümde de bu tip şarkılara rastlamak mümkün. Biraz kişisel olacak ama içlerinden bir tanesini anneannem de küçüklüğümde bana söylerdi: Mora Testine. Albümün geneline baktığımızda müzikal tarzınızı devam ettirdiğinizi söyleyebilir miyiz?

Bunu duymak çok güzel. Kosova’nın yetiştirdiği en büyük seslerden Necmiye Pagaruşa’nın bir şarkısı. Ben de kişisel olarak çok severim. Kendisi bu şarkıyı  1960’larda kaydediyor. Dediğiniz gibi bu albüm, diğer çalışmalarımın müzikal açıdan bir devamı niteliğinde. Ben her şeyden ilham alabilen biriyim. Bu albümde de bunun yansımaları oldu. Bu şarkıları seslendirmiş olmaktan dolayı da kendimi çok şanslı hissediyorum. Zira kayıt aşıması da kendi adıma çok öğretici ve güzeldi. Farlı diller ve türler albümde bir arada.

-2020’de yaptığımız söyleşide gelecekte yeniden bir Türkçe şarkı ihtimalinden söz etmiştiniz. Yakın gelecekte böyle bir hazırlık var mı?

Evet, hatırlıyorum. Daha önce ‘Ander Sevdaluk’u seslendirmiştim. Son albümümde İngilizce, Almanca ve Fransızca dillerinde şarkılar söyledim. Ancak gelecekte yeniden bir Türkçe şarkı söylemeyi istiyorum. Türkçe halk ezgilerini çok seviyorum. Bana ilham veriyor.

 

-Son yıllarda Kosova ve Arnavutluk’tan dünya çapında çok müzisyen çıktı. Bu trendi ve ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?

Dediğiniz gibi son yıllarda bir patlama söz konusu. Popüler müzikte Dua Lipa, Rita Ora ve Bebe Rexha gibi isimlerin gördüğü bu büyük ilgi açıkçası beni mutlu ediyor. Ancak kişisel olarak benim için önemli olan köklere ait  müzikler. Günümüzün ana akım müziklerine direnip savaşarak bu köklere dair bir şeyler ortaya koyabilen müzisyenleri de çok önemsiyorum. Hatta bu savaş benim için hayattaki en önemli şey.

Klasik müziğin şef kadınları