Sinemalarda çeşitlilik açısından göz yaşartıcı bir hafta. 10 filmlik bir seçki, suç, politik gerilim, komedi, aksiyon, bilim kurgu her beğeniye uygun film var. Haftanın öne çıkanı Arjantin diyarlarından '1976'. Eski dostlar ise 'Cehennem Melekleri 4' ile karşımızda...

PINOCHET’NİN MAHVETTİĞİ HAYATLAN ALBÜMÜNDE BER KESİT

1976

Geçtiğimiz 11 Eylül Şili’deki darbenin 50. yıldönümüydü. Bu vesile ile yeniden gündeme geldi. Ne olmuştu derseniz, demokratik bir seçimle iktidara gelen  Salvador Allende hükümeti 1973’te, ABD destekli bir darbeyle iktidardan düşürülmüş yerine geçen  General Augusto Pinochet yönetimi de Şili’nin üzerinden buldozer gibi geçmişti.

Yönetmen Manuela Martelli işte bu darbeden üç yıl sonrasına götürüyor bizi ve imtiyazlı ve muhafazakar bir aileden gelen orta yaşlı bir kadın Carmen’in hikayesini anlatıyor.

Carmen, sahildeki evinin tadilatını denetlemek için yola çıkıyor. Orada yaşanan bir olay onu rahatsız ediyor ama hayatını hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor. Ama aslında içindeki vazo çatlıyor. İşte o çatlak onu rejimin düşman bellediği birine yardım ettiriyor. Tabii vay sen misin yardım eden.

Haftanın öne çıkan filmlerinden biri… Ve politik filmleri sevenleri yamacına çağırıyor.

KİM TUTAR BU EKİBİ

Cehennem Melekleri 4 / Expend4bles

Sylvester Stallone 2010’da aksiyon yıldızlarını ‘Hadi toplanıyoruz’ dedi ve ‘Cehennem Melekleri’ serisi start aldı. Sonrasında hep bir el artırma vardı. Yolu aksiyon sinemasından geçenler bir şekilde serinin çeşitli filmlerinde oynadılar. Kendi personalarıyla da ziyadesiyle dalga geçtiler.

Şimdi kadro eski filmlere göre bir nebze daha zayıf. Tabii Sylvester Stallone var. Ona da Jason Statham, Andy Garcia, Dolph Lundgren gibi isimler eşlik ediyor. Hedefte bu sefer teröristler tarafından ele geçirilen açık denizdeki bir nükleer füze gemisini geri almak var. Seyircide ilgi uyandırmak için ekibin en zorlu görevi deniliyor ama hepimiz biliyoruz ki bu insanlar zorluğu leblebi gibi yer.

SUALTINDA NEFES KESEN BİR GELİRİM

Ölümcül Dalış / The Dive

Maximilian Erlenwein imzalı film denizaltına götürüyor seyirciyi, kardeşini sıkıştığı yerden kurtarmak için zamana karşı yarışan bir kadının hikayesini anlatıyor. Sualtında nefes kesen bir gerilim diyebiliriz çok rahatlıkla. Çünkü sualtında mahsur kalan birini kurtarmak hiç de kolay değil. Düşük oksijen seviyesi ve soğuk hava…

ENGELLER BİR DEĞİL BEŞ DEĞİL

Düet

Sualtı demişken hemen bir başka suyla ilgili filme geçelim. İdil Akkuş, Ekin İlkbağ yönettiği belgesel senkronize yüzme sporunda düet partneri olan iki arkadaşın yetersiz koşullar ve pandemi gibi engellere rağmen olimpiyat hayallerini gerçekleştirme çabasını anlatıyor.

Mısra ve Defne, senkronize yüzme sporu sayesinde tanışmış iki yakın arkadaş ve düet partneridir. 2016 Rio Olimpiyat Elemeleri’nde yarışma şansını kaçırdıktan sonra 2020 Olimpiyatları için çalışmaya başlarlar. Hayallerinin peşinden gittikleri sırada, spor için yetersiz koşullar ve pandemi gibi birçok sorunla yüzleşmek zorunda kalırlar. Kadınlar için baskıcı bir toplumda ortak hayalleri için çalışırken, karakterleri birbirinden tamamen farklı bu iki arkadaşın mücadelesi, onları zor bir kararla karşı karşıya bırakır.

Yılın öne çıkan belgesel filmlerinden biri… İçtenlikle tavsiye edilir!

MAZERETİM VAR ASABİYİM VE MAFYANIN İÇİNDEYİM

Yasa dışı / Inside Man

Yanlışlıkla bir mafyanın içine sızan bir dedektif Bobby Belluci. Bir de öfke kontrol sorunu var üstelik. Ama işini seviyor ve çözmesi gereke bir cinayet dosyası var elinde.

Gerçek olaylardan ilham alan film konusuyla ilgi çekici. Lakin hikayesini beklentileri karşılayacak kadar iyi anlatıyor mu derseniz cevap çok da olumlu olmaz. Ama karar sizin tabii ki. Danny A. Abeckaser’ın yönettiği filmde Emile Hirsch, Lucy Hale, Ashley Greene rol alıyor. Suç filmi sevenlere filme fırsat verin diyebiliyoruz!

KURMACA OLDUĞUNA ŞÜKREDİLESİ BİR FİLM

Büyük Felaket: Asit Yağmuru / Acide

Mevsim normallerinin üzerinde yaşanan sıcaklıklarla geçen bir yazın akabinde iklim değişikliğiyle yaşayacağımız kabuslara bir örnek bu film.

Just Philippot’un yönettiği Guillaume Canet, Laetitia Dosch, Patience Munchenbach’ın rol aldığı yapımda asit yağmurundan kaçmaya çalışan bir ailenin hikayesi anlatılıyor. Filmin kurmaca bir bilim kurgu olması tek tesellimiz. Yoksa bu gerçekle yaşamak zor!

BU İŞ ZOR MERVE!

Kocamı Kim Öldürdü?

Gelelim haftanın yerli kurmaca filmlerine. İlk film ‘Kocamı Kim Öldürdü?’.  Bilal Kalyoncu’nun Koray Yeltekin ile yazdığı ve tek başına yönettiği filmde Aleyna Solaker, Burak Satıbol, Hayrettin Karaoğuz gibi oyuncular rol alıyor.

Rahat yaşamak için zengin bir adamla evlenen ama sonra gerçek aşkı bulan ve bunun çelişkisini yaşayan Merve’nin hikayesi macerası komik bir şekilde anlatılıyor. Evlenirken yaptığı evlilik sözleşmesi işte aşık olunca başına dert oluyor. Merve de bu derdi aşmanın yollarını arıyor!

KARDEŞİM BENİM

Yıldız Tozu

Mustafa Kutlu’nun hikayesinden uyarlanan film kardeşlik bağını anlatan bir yapım. Küçük bir kasabada yaşayan iki küçük kardeş Kenan ve Mustafa bu hikayenin başrolünde yer alan iki karakter.

Ahmet Sönmez’in çektiği filmde Süleyman Biçen, Berat Çağan, Serdar Özer, Açelya Devrim Yılhan, Toprak Can Adıgüzel gibi oyuncular rol alıyor.

BİRAZ DA ONLARIN HUZURU BOZULSUN

Huzurum Kalmadı

Silah yeterince huzur kaçıran bir nesne. Filmimiz de bunu anlatma niyetinde! (Biz öyle anladık) Necdet ve Ziya, kendilerini iş insanı olarak tanıtıp silah kaçakçılığı yaparlar ama yakayı ele verince huzurevinde çalışma cezasına çarptırılırlar. Lakin burada hayatlarının kabusunu yaşayacaklardır.

Soner Demirci’nin yönettiği filmde Taner Şahin, Umut Özalp, Emrullah Baran Öztürk’ün rol aldığını hatırlatır, huzur vermeyenin huzurunun kaçacağını da hatırlatırız.

BÜYÜYE BULAŞMAK DA BİR TERCİH

Ammar 4: Cin Kavmi

Uğur Kaplan’in yönettiği ve Muhammed Genç, Burcu Orhan, Sanaz Nazarı’nın oynadığı filmimiz haftanın yerli korku gerilim filmi. Büyü üzerine bir yapım. Komşusunun evliliğini bitirmek için bir kadın büyü yaptırıyor. Sonra başına belayı da alıyor.

Fragmanlı Vizyon Raporu: Venedik’ten Kıbrıs’a 11 filmlik yolculuk