Türkiye'nin son yıllarda yetiştirdiği en önemli yeteneklerden İlyun Bürkev, önceki gün Martha Argerich ile aynı sahneyi paylaştı. Genç piyanist ile Cumhuriyetin yüzüncü yılı şerefine gerçekleştireceği iddialı Almanya turnesi öncesi buluşup müzikal yolculuğunu konuştuk. Yarınlar için umutlandık.

Bundan tam üç yıl önce İlyun Bürkev ile ilk röportajımızı yaptığımızda ne istediğini bilen amaçlarını belirlemiş ve o yoldan ilerleyen bir harika çocuk vardı karşımda. Aradan geçen zamanda elbette çok su aktı. O şimdi genç bir yetenek olarak dünyanın en önemli müzik okullarından biri olan Salzburg’daki Mozarteum’un öğrencisi. Üstelik hocası da yaşayan bir efsane Pavel Gililov. 73 yaşındaki Gililov’un en geç öğrencisi unvanına sahip olan 14 yaşındaki genç piyanist, önceki gece tarihi bir olaya imza attı. Tarihimizde dönüm noktasına tanıklık eden İsviçre’nin Lozan kenti, genç yetenek Bürkev için de unutulmaz bir olaya tanıklık etti.

Yaşayan en önemli piyano virtüözlerinden biri olan Martha Argerich‘in tam karşısında sahne alan İlyun Bürkev, yaşayan efsaneden en çok takdir toplayan isim oldu. Lozan’nın ünlü müzisyenlerins sahne aldığı Padervski Salonu’nda performans sergileyen 14 yaşındaki genç piyanist eylül ayı içerisinde, tam da Cumhuriyetimizin 100. yılı yaklaşırken Almanya’nın en prestijli salonlarında nice ünlü piyaniste nasip olmayan bir turneye imza atacak. Bu büyük başarının hikâyesini dinlemek için genç yetenekle İstanbul’da bir araya geldik. Karşımızda kendinden emin, gelişime açık bir Türk genci.

İlyun Bürkev ile Almanya turnesi öncesinde bir araya geldik.

Mozarteum’a birincilikle kabul edilen ilk Türk: İlyun Bürkev

İlyun Bürkev ile röportaj yapacağımız mekânda buluştuğumuzda pandemi döneminde gerçekleştirdiğimiz dönemin koşullarını hatırladım. Yan yana konuşmak yerine evlere hapsolmuş bir biçimde gerçekleştirdiğimiz röportajdan sonra böylesi bir buluşma elbette çok daha gerçekçi ve güzeldi. Genç piyaniste kabülün çok zor olduğu Mozarteum’daki eğitimini sorarak başladım söze. Gözleri parladı. Zira otoriteler tarafından Kıta Avrupası’nın en önemli eğitmenlerinden biri olarak gösterilen Pavel Gililov’un tarihteki en genç ve yegâne öğrencisiydi. Hocasıyla tanışma sürecini anlatan Bürkev, bir performansı sırasında kendisini dinleyen Gililov’un birlikte çalışmayı kabul ettiğinde duyduğu heyecanı ve coşkuyu anlatıyor. Böylesi bir isimle çalışmak elbette büyük projeler için de bir hayli iddialı referans anlamına geliyor. Hele ki Mozarteum’a birincilikle kabul edildiyse…

‘Müzik benim karakterime uyan bir şey’

Pavel Gililov’un ardından sözü büyük bir hayranı olduğum Martha Argerich ile buluşmasına getiriyorum. Klasik müzik dünyasında ak saçlı erkek egemenliğini kıran ve büyük bir virtüöz olarak nice genç kuşaklara ilham kaynağı olan Argerich’ten bahsediyoruz. İlyun Bürkev de tam olarak böyle düşüyor. Sanatında en çok ilham aldığı isimlerden biri olarak sayıyor Argerich’i. Normalde geçen kış olması planlanan bu büyük buluşma Argerich’in rahatsızlığı nedeniyle yaklaşık dokuz aylık bir rötarla gerçekleşebildi.

Genç Chopin Yarışması’da dereceye giren İlyun Bürkev’i aylar sonra verdiği söz üzerine en önden izleyen Martha Argerich, 14 yaşındaki piyanisti uzun süre alkışladı. Böylesi genç bir yaşta Martha Argerich’in beğenisi toplamak, Pavel Gililov’dan bire bir ders almak omuzlara yüklenen ek bir yük olsa gerek. Bu yoğun tempoda kendisini nasıl motive ettiğini soruyorum genç piyaniste. “Hiç kolay bir şey değil. Çok yoğun bir mental konsantrasyon gerektiren bir süreç. Yoğun bir disiplinin yanı sıra bir yandan da duygusal bir derinlik gerekiyor. Müzik benim karakterime çok uyan bir şey. Duygusal bir kişiliğim var. Bu süreçte hocalarım kadar ailemin de yanımda olması beni çok mutlu etti” dedi.

‘Mutlu insan mutlu müzik yapar’

Bir yıldır Salzburg’da yaşayan İlyun Bürkev’in anne ve babası da çocuklarıyla birlikte Avusturya’ya yerleşmiş. Çocuklarının eğitimi için büyük bir fedakârlığa imza atan aile elbette ortaya çıkan başarılarla gurulanıyor. Disiplinli bir şekilde çalışmalarına devam ettiğini anlatan Bürkev, bunun uzun saatler boyunca kendisini bir odaya kapatması anlamına gelmediğini de vurguluyor. Piyano derslerinin yanı sıra sosyal hayatını da sürdürmeyi istediğini belirten genç piyanist, kendisini özgür hissedebileceği zamanları da yaratmakta kararlı. Bürkev bu durumu şu sözlerle açıklıyor: “Mutlu insan, mutlu müzik yapar”.

İlyun Bürkev’in Almanya turnesi 25 Eylül’de Berlin’den başlıyor.

Bu tempolu çalışma programı ve beraberinde zamanını başarıyla yönettiği gündelik yaşantısı arasında sözü eylül ayı sonunda başlayacağı turnesine getiriyorum. İlyun Bürkev, 25 Eylül’de Berlin’de başlayıp 24 Ekim’de Münih’te sona erecek olan büyük bir turne hazırlığında. Turnede Almanya’nın saygın klasik müzik topluluklarından Klassische Philharmonie Bonn da genç piyaniste eşlik edecek. Almanya’nın 11 kentinde performans sergileyecek olan Bürkev konser programını şöyle açıklıyor. “Berlin’de başlayacak olan turne, Bielefeld, Hamburg, Hannover, Bonn, Sttuttgart, Wiesbaden, Bremen, Karlsruhe ve Nürnberg ile devam edecek. Son konser ise Münih’teki Herkulessaal’da”.

Belirtmekte fayda var; İlyun Bürkev’in 25 Eylül’de 11 şehri kapsayan Almanya turnesinin başlangıç noktası klasik müzik camiasının mabetlerinden biri. Berlin’deki tarihi Konzerthaus’ta sahne alacak olan genç piyanist, yakın zamanda bu özel mekânda, özel bir izinle sahnede keşif yapmış. Öyle ki Bürkev, bu prestijli salonda bugüne kadar sahne almış en genç isimlerden biri olarak da tarihe geçecek.

Ne denilebilir ki? Göğüs kabartan bu tarihi turnenin tam da Cumhuriyetin 100. yılına denk gelmesi harikulade bir şey. İlyun Bürkev de tam olarak buna vurgu yapıyor. Müzik çalışmaları dışında Filenin Sultanları’nın dünya spor sahnesinde yazdığı destanı büyük bir mutlulukla takip ettiğini belirten genç piyaniste son olarak klasik müzik dışında neler dinlediğini sordum. Her müzik türüne açık olduğun vurgulayan Bürkev, bu konuda kendisini kısıtlamadığını belirtiyor.

14 yaşındaki müzisyenin ismini çok da uzak olmayan bir gelecekte çok daha fazla duyacağımız kesin. Kendisiyle röportajımızın sonunda kendisinden iki söz alıyorum. Birincisi; gelecekte ne kadar yoğun bir konser takvimi olursa olsun ülkesini asla unutmayıp mutlaka burada da performans sergileyecek. Bir diğeri de yine bir araya gelip bu başarılarını konuşacağız.

10Haber’den İstanbul Müzik Festivali raporu: Hannigan ile coştuk, Mutter ile durulduk