Eğer bugün, Taksim Meydanı’ndaki Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) yanındaki Gezi Pastanesi’nin önünden geçerseniz üzerinde ‘1987-2023’ yazılı siyah bir afiş olduğunu göreceksiniz. Çünkü şehrin kolektif hafızasının bir parçası olan pastane kapanıyor. 1987 yılından bu yana hizmet veren Gezi Pastanesi, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada kararın arkasında ekonomik nedenlerin ve mekanın bahçe bölümünün kapatılması gibi engellemeler olduğunu duyurdu.
Bu son bekleniyordu
Ancak bu son bekleniyordu. Müzisyenlerin, yazarların, sanatçıların buluşma noktası olarak bilinen Gezi Pastanesi, çikolatalı tatlılarıyla da meşhurdu. Yola çıkış amacını da İstanbul’un entelektüel dünyasına mekansal olarak fayda sağlamak olarak belirlemişlerdi. Pastane kapanma kararını yeni duyurmuş olsa da aslında bu sonun geleceği tahmin ediliyordu. Zira AKM’nin inşaası nedeniyle pastanenin açık alan bölümü kapanmıştı. Beton dökülen alan çimlendirildi, sonra da bir heykel yerleştirildi.
‘Kitlemiz, bizi bizimle baş başa bıraktı’
Gezi Pastanesi sosyal medya hesabında yaptığı açıklamada müdavimlerine de kırgındı, sitem etti:” Tüm bu süreçte yaşadığımız hiçbir zorlukta yanımızda olmayan ve onlar için var olduğumuzu zannettiğimiz kitlemizin, bizi bizimle baş başa bıraktığını görünce ayrılma zamanımızın geldiğini anladık ve sonlandırdık…”
Paylaşımın altına Gezi Pastanesi’nin kapanmasına çok üzüldüğünü söyleyen yorumların yanı sıra işletmenin açıklamasını üstenci ve suçlayıcı bulduklarını söyleyen yorumlarla doluydu. 10Haber olarak Gezi Pastanesi’nin sahibi Hakan Kıran’a ulaştık, kapanmanın gerekçelerini ve sosyal medya paylaşımında görülen sitemi sorduk.
“AKM’nin açılmasıyla her şey farklı olur diye düşündük…”
Hayatını çağdaş ve daha ileriye gidecek şekilde bir şeyler üretmeye adamış biri olduğunu ve bu işin hem hobisi hem de yaşam biçimi olduğunu söyleyen Kıran,”Biz burada yaşam biçimimizi sürdürmek ve korumak için çabaladık ama şartlar aleyhimize gelişti” diyor.
“2009’da AKM’nin kapanması, 2013’de Gezi olaylarında yaşananlar, Taksim’in yalnızlaştırılması… Kentsel bir savrulma yaşanıyor. Bunların hepsi üst üste geldi, insanların ayağı kesildi. Bunlar yaşanırken insanların durumunun olmadığının da farkındayım. Ancak AKM’nin açılmasıyla her şeyin farklı olacağını düşündük. AKM’nin açılmasını bekliyorsunuz, sanatçılar yine gelecek, konser öncesi ve sonrası birlikteliğimizi sürdüreceğimizi düşünürken her şey aleyhimize gelişti. Sonra da dayanılmaz hale geldi.”
İşletmeyi olumsuz etkileyen hamlelerin başında mekanın teras alanının kapatılması olmuş. Gezi Pastanesi’nin kültürel bir köprü görevi olduğunu söyleyen Kıran, pastanenin dış mekanının kapanmasının bile yeterince gündem olmadığını beliriyor. Açık alanın kapatılacağı kararı gündeme geldiğinde AKM yönetimi dahil herkesle iletişime geçtiğini söyleyen Kıran, “Bunlar kültürün parçası kentin nefes alma noktası. Bize ne deniliyorsa yaptık. İstanbul’un her yerinde açık alan kullanılırken biz yavaş yavaş değişik yöntemlerle kabuğumuza çekilip küçülmek zorunda kaldık” diyor.
‘Şimdi ben soruyorum: Neden daha önce sormadınız?’
“Devlet ne diyorsa odur, saygı duyuyorum. Benim kamu arazi üzerinde hak iddia etmem söz konusu değil ama 35 yıldır kullanıyor. Bütün dünyada işletmelerin dış mekanları kullanmasına izin verilir. Bunlar kültürün birer parçaları, kentlerin nefes alma noktalarıdır. Bize ne deniliyorsa yaptık, küçült dediler, küçüldük. Ancak İstanbul’un her yerinde, herkes açık alanı kullanırken biz yavaş yavaş değişik yöntemlerle kabuğumuza küçülmek zorunda kaldık. Ben orayı nasıl işletebilirim ki?”
Şu an çalışanları ve kendisinin çok duygusal olduğunu belirten Kıran, sosyal medya paylaşımındaki kitlemiz bizi yalnız bıraktı ifadelerine ise şöyle açıklık getiriyor:
“Yalnız bırakıldık derken demek istediğim şuydu: Gezi Pastanesi’ne gelenler, her zaman geldiğiniz oturduğunuz mekanın küçüldüğünü, terasını kullanamadığını gördünüz, umursamadınız. Şimdi bana soruyorsunuz, o zaman da sorabilirdiniz. Benim değildi ki oralar, sizlerindi. O zaman niye sormadınız? Kimseden herhangi bir şey beklemiyorum, eylem yapsınlar demiyorum, kimseyi suçlamıyorum. Ama sormadılar, ben anlattığımda da çok fazla umursamadılar. Müdavimlerin gelme sıklığı düştü. Herkesle paylaşıyorduk durumu, üzülüyorduk. 90 yaşında her gün gelip çay içen insanlar var, üzüldük tabii onlar için.”
‘Gezi Pastanesi’ne ihanet etmek istemedim’
Kıran, işletmesini daha az personelle basit bir işletmeye dönüştürebileceğini ancak bunun Gezi Pastanesi markasına uygun olmayacağını söylüyor: “Geziye ihanet etmek istemedim, doğru bir karar aldım.” Şu anda Gezi Pastanesi’ni bu ekonomik koşullarda yaşatmanın mümkün olmadığını söyleyen Kıran, “İnşallah Taksim meydanı hak ettiği değeri bulur. Bunlar çok değerli, bizim izlerimiz, köklerimiz” diyor.