Çiğdem Köksal Schmidt'in Göbeklitepe'ye 'beton döküldü' iddialarına Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan sonra kazı başkanı Prof. Dr. Necmi Karul da cevap verdi: "Göbeklitepe'ye beton dökülmesi söz konusu değil."

Göbeklitepe’de binlerce yıllık taş anıtların üzerine beton döküldüğü iddiası iki gün önce gündeme gelmişti. İddiayı dile getiren isim ise bölgede yaptığı çalışmalarla özdeşleşen arkeolog Klaus Schmidt’in eşi Çiğdem Köksal Schmidt. Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Schmidt’in iddiasına kısa bir süre sonra Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nden yalanlama gelmişti. Müdürlükten yapılan açıklamada “Bilimin ışığında yürütülen çalışmalarda beton değil orijinal duvar ve zemin dokusuna uygun harç kullanılmıştır” dendi.

Bölgedeki arkeolojik kazıları yürüten Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, gazetecilere yaptığı açıklamada, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Göbeklitepe’de başlatılan dönem kazılarının mevsim itibarıyla sonlarına yaklaştıklarını söyledi. Bu yıl özellikle deprem riski nedeniyle koruma konusuna ağırlık verdiklerini belirtti.

Göbeklitepe’yi korumak için keçi kılı ve keten kullanıldı

Son zamanlarda kamuoyunda ve sosyal medyada “Göbeklitepe’de beton kullanıldığı” iddialarına değinen Karul, kriterlere aykırı bir uygulamanın söz konusu olmadığını, tam aksine test edilmiş uygulamaları gerçekleştirdiklerini söyledi: “Restoratörümüzün de bu konuda içi rahat. Bu çatı tamamlandığında yine ulusal gazeteler dahil olmak üzere ‘Göbeklitepe’ye beton döküldü’ dendi. Tabii ki kamuoyu sorgulayabilir, tartışabilir ama bizim en azından kendi vicdanımız burada son derece önemli. Buraya beton dökülmesi söz konusu değil” dedi.

Bölgede yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Karul, “Göbeklitepe kazısında açığa çıkarılan toprağın elenmiş haline, yine bu kazıda çok küçük taş parçaları, mıcır parçaları ilave ederek içerisine keçi kılı ve keten katarak elde ettiğimiz bir harç kullanıldı. Burada keçi kılını kullanmamızın nedeni normal geleneksel yöntemlerde saman kullanılır. Saman da her zaman içerisinde bitki tohum taneleri vardır ve onlar orada yeşerip duvarları patlatma riski vardır. Kullandığınız derz malzemenin, duvar malzemesinden sert olmaması lazım ki gerektiğinde de alınabilsin diye. Dolayısıyla tamamen doğal bir malzeme kullanıldı. Birtakım harç denemeleri yapmıştık. Burada hem dünya standartları kriterlerine uygun hem de bizim bu alanda uygulanabilirliğini test etmek beş-altı tane harç denememiz vardı. Onlardan zamana en dayanıklı olanını tercih ettik ve arkamızda gördüğünüz ‘Aslanlı Yapı’da da bunu uyguladık” dedi.

Karul bölgede yeni buluntuların olduğunu söyledi: “Bunun dışında da örtülü alanlarda yani çatıyla kapalı alanlardaki bazı noktalarda kazı çalışmalarına devam etmeyi planlamıştık ki ‘D Yapısı’nın içerisinde kazılara devam ediyoruz. Onun da sonlarına gelmeye başladık. Yakın bir gelecekte orayla da ilgili sonuçları paylaşacağız. Bölge, bugüne kadar insanları, bizleri ve arkeologlar hep şaşırttı. Yine şaşırtan keşifler var. Çalışmalarımızı tamamladığımızda sizinle paylaşacağız.”

Bir antik tiyatro daha gün yüzüne çıkarıldı: Karşınızda Thera