‘Eko-gerilim’ türüne dahil edilerek Suç Yazarları Derneği (CWA) ödülünü kazanmışsa bile Güney Koreli yazar Yun Ko-eun’un ‘Afet Gezginleri’ni polisiye bir roman olarak nitelemek okuyucuyu yanıltmak olur.
Evet suça dair bir roman ama bu suçlar vahşi kapitalizmin yoksul ülke halklarının hayatlarını hiçe sayarak sürdürdükleri ticaretten kaynaklanan insanlık suçları. Zaten CWA da ödülün gerekçesini ‘aşırı gelişmiş kapitalizmin tehlikelerini iğneleyici bir mizahla ortaya koyan son derece eğlenceli bir Güney Kore eko-gerilim kurgusu’ olarak açıklamış.
Turistlik oyunlar
‘Afet Gezginleri’nin hikayesi gerçekten de sayfaları hızlıca çevirtecek kadar sürükleyici ve gerilimli. Kısaca özetleyelim:
Yona Ko, 33 yaşında, bekar ve çekici bir kadın. Seul merkezli bir turizm şirketi olan Jungle’da 10 yıldır çalışan bir tur programlama koordinatörü. Tur şirketi bildiklerimizden farklı. Jungle’ın uzmanlık alanı afet bölgeleri; nükleer salınım, sel, deprem, volkan, çölleşme, kasırga, savaş, tsunami ve akla gelebilecek her türlü afetten etkilenen bölgelere geziler düzenliyor.
Tam 152 farklı paketi var şirketin. Felaket meraklıysanız eğer bu paketlerden birisini alarak “New Orleans’ta hortumun izlerini görebilir, Yeni Zelanda’da bir şehri yerle bir eden büyük depremin yıkıntılarına tanık olabilir, Çernobil’de nükleer kazayla oluşan hayalet köyü ve radyasyon nedeniyle oluşan kızıl ormanı, Brezilya’nın varoşlarında ekonomik felaketin gerçek yüzünü, Sri Lanka, Japonya ve Puket’te tsunaminin gücünü, Pakistan’da büyük sel felaketini tecrübe edebilirdiniz.”
Yona ise felaket takipçiliği yapmaktan memnun değildir. Üstelik yöneticisi durumundaki bir adamın tacizine uğradığı için işini kaybetmekten de korkmaktadır. En nihayetinde istifa kararı verdiğinde ise hiç beklemediği bir teklif alacak ve rahatlayacaktır. Tacizcisi tarafından genç kadına önerilen şirketin gezilerinden birine ücretsiz katılması, gittiği tur hakkında şirkete bir değerlendirme raporu vermesi ve döndüğünde işine yeniden başlamasıdır.
Teklifi kabul eden Yona, en pahalısı olduğu için, Vietnam yakınlarındaki -hayali- Mui adasındaki afet bölgesinde bir hafta sürecek geziyi seçer. Az sayıda müşterisi olan turla adayı gezerken fazla bir heyecan yaşamasa bile dönüşte valizini ve pasaportunu kaybederek adada kalış süresinin uzaması Yona’yı beklenmedik bir maceraya sürükleyecektir. Mui adasındaki tatil paketine müşteri çekecek ‘dramatik heyecanı’ katmak için hazırlanan senaryonun bir parçasıdır atık. Ne var ki ‘doğa’nın hazırladığı senaryo çok farklı olacaktır…
Sarsıcı bir uyarı
‘Afet Gezgini’ çok sürprizli bir roman. Ağır bir tempoyla, Yona’nın ofis hayatından kesitler vererek başlangıç yapan Yun Ko-eun, genç kadının bıkkın ruh halinden ansızın ofis hayatının ‘olağan durum’u haline gelen taciz ve mobbing bahsine sıçramış. Yazarın bir söyleşisinden de anlaşılacağı üzere aslında dünya genelinde yaygın olan bu türden çirkin davranışlar en çok Güney Koreli kadınların hayatını cehenneme çeviren bir alışkanlık (!).
“Kim’in Yona’yı taciz etmesi, Korece’de gapjil dediğimiz şeyin bir örneğidir: Kişinin daha düşük pozisyondakilerden yararlanma yetkisini kötüye kullanmak. Gapjil, cinsiyet ayrımcılığından çok daha geniş bir konudur ve bu da onu çözmeyi zorlaştırır” diyen Yun Ko-eun, bu bölümde “işyerinde gücün kötüye kullanılmasının ne kadar yerleşik olabileceğini göstermek” istemiş. Yona’nın kendisini taciz eden yöneticiyle çalışmaya devam etmesi, konuyu dile getirmek isteyen düşük dereceli ofis çalışanlarına katılmaması ve nihayetinde tur teklifini kabul etmesi, Güney Kore ofis kültüründeki, aslında çalışma hayatındaki sefaleti sergilemesi açısından önemli motifler. Sonuçta Yona, pek sempatik bir kahraman tipi olarak başlamıyor hikayeye.
Suça ortak edilen kitleler
Mui adasına yolculukla birlikte ofis konusu kapanırken yerine daha yakıcı bir bahis açılıyor; adadaki ekolojik felaket. Yun Ko-eun, söz konusu felaketi, dünya ekonomik sitemiyle olduğu kadar, profesyonellerin yaptıkları işleriyle ve sıradan insanların gündelik hayatlarıyla da ilişkilendirmek için genişletiyor.
Sadece felaketin kendisi değil, felaketi ranta çevirmek isteyen zihniyet, bu zihniyetin kolaylıkla satın alarak suç ortağına çevirdiği yoksul insanlar ve en nihayetinde bir başka tür suç ortağı olarak başkalarının felaketlerini izlerken kendi güvenli hayatlarından memnun olan kitleler – hepsi de için içinde. Ancak iklim felaketinin itici gücü dar görüşlülüğü ve zalimliği ile yeni sömürgecilik düzenidir.
Yazarın mekan olarak Vietnam’ı seçmesi boşuna değil. Zira bugün hala Tayvan Formosa Plastik Şirketi’nin zehirli atıkları Vietnam nehirlerine dökülürken, İngiltere ve ABD’nin tonlarca “dönüştürülebilir” plastiği Malezya çöplüklerine gönderiliyor. ‘Afet Gezginleri’ndeki okyanusta dolaşan çöp adacıkları işte bu gerçeklerden esinlenerek katılmış hikayeye.
‘Big Brother’ın yeni yüzü Paul
Bu işi organize eden, felaket senaryolarını nakte çeviren, çevreye ve insan hayatlarına büyük zarar veren kişi ve kuruluşların kimliklerinin muğlaklığını romanda Paul temsil ediyor. Adadaki her türlü yatırımın, büyük arazilerin, belki de Yona’nın çalıştığı tur şirketinin bile sahibi olan Paul’un insan mı, şirket mi, devlet mi olduğu belirsiz. Tıpkı Orwell’in ‘1984’ündeki ‘Big Brother’ gibi Paul de her şeye kadir bir varlık olarak dünya sisteminin işleyiş mantığının temsilcisi ve aynı zamanda kişisel hesap verme eksikliğinin tezahürü. İşte bu nedenle “Kendi Orwellien distopyam olarak yazdım” demiş Yun Ko-eun. Şimdiki zamanda geçen, şimdiki zamanın barındırdığı tekinsizliğe, suçlara ve potansiyel tehlikelere dikkat çeken ‘Afet Gezginleri’, türler arası bir roman.
Yona karakteri boyun eğmişliği ile sevimli bir izlenim vermemişti. Ancak hikaye ilerledikçe, genç kadın olayların farkına vardıkça, üstelik bir de aşka yakalanınca yavaş yavaş duygusal ve zihinsel bir değişim geçirir. Ondaki bu değişim benzer olayları görüp de aldırış etmeyen gerçek dünyanın insanlarıyla bir kontrast yaratması açısından önemli. Zira belli ki Yun Ko-eun’un niyeti bir farkındalık yaratmak. Nitekim şöyle açıklıyor çıkış noktasını: “Felaketlerle hiçbir ilgisi olmadığını düşünen, bağışık olduklarını düşünen insanlarla dalga geçmek istedim.”
“Acıyı edebiyattan atamayız ama…”
Ancak kaba bir alay değil; özelde Güney Kore, genelde günümüz insanının temsilcisi olarak- Yona’nın işine, çevresine, dünyanın gidişatına dair endişelerini, hissettiği yabancılaşmayı komik ile hüzünü bir araya getirerek işlemiş. Üzüntüyü yaratan saçmalığın farkına varılması, romana hakim olan dilin, duygusallıktan yoksun olması da bilinçli bir tercih; nesnel bir dille aktarılan saçma ve heyecanlı olaylar ironiyi keskinleştirirken komiği açığa çıkarıyor. Açığa çıkan komik ise kar amacı güdülerek düzenlenen felaket senaryolarının dramını yoğunlaştırıyor.
Böyle bir anlatım tarzı Yun Ko-eun üslubunun karakteristiğidir;
“Acıyı edebiyattan atamayız, tıpkı hayatımızdan ayıramadığımız gibi, ama bu acıyı bu kadar kederli bir şekilde ifade etmemiz gerektiği anlamına gelmez. Kitaplarımın eleştirilerinde genellikle ‘mizahi’, ‘taze’ ve ‘fantastik’ gibi tanımlamalar yapılır. Bu, meseler hakkında kaygısızlığımdan değil. Aksine, ciddi konulara mizah katmak için hayal gücü ve mesafe duygusu kullanıyorum.”
Hayal gücü gerçekten çok zengin. Özellikle üstkurmacanın oyunlarından yararlanarak karakterleri bir felaket senaryosuna katmasını, senaryonun gerçeğe dönüşmesini ve hikayenin şiddeti ile doğanın şiddetinin kesişmesini şaşırtıcı ve çarpıcı buldum. ‘Afet Gezginleri’ bu yılın en iyilerinden birisi.
Blog yazarlığından edebiyat dünyasına
Romanın yazarı Yun Ko-eun, 1980 yılında Güney Kore’nin Seul kentinde doğdu. Dongguk Üniversitesi’nde yaratıcı yazarlık eğitimi aldıktan sonra kendi bloguna gündelik hayata dair içerikler üretti. 2006 yılında okul arkadaşlarıyla bir yazar kulübü kurduktan sonra kurmaca alanına yöneldi.
2008’de ilk romanı ‘Mujungryeok jeunghugun’ ile 13.Hankyoreh Edebiyat Ödülü’nü kazanmasının verdiği güvenle kariyerini ‘Table for One’, ‘Aloha’, ‘The Old Car and the Hitchhiker’ adlı öykü kitapları ve ‘Travelers of the Night’ romanı ile sürdürdü. Son romanı ‘Afet Gezginleri’ (2013) İngilizceye çevrildiğinde 2021 yılı Suç Yazarları Derneği (CWA) En İyi Çeviri Roman Ödülü’nü kazanmış ve böylelikle İngiltere’de prestijli bir polisiye kurgu ödülüne layık görülen ilk Kore romanı olmuştu.