Su kirliliği, iklim krizi, ne olup bittiğini bilmediğimiz; bilmediğimiz için de doğru adımlar atamadığımız konular. Deniz canlıları için durum felakete dönüşmüş durumda. Çok değil birkaç yıl önce müsilaj diye bir kavramla tanıştık. “Ne yapabiliriz, geç mi kaldık, nereden başlanır?” soruları ise hala yanıt bekliyor.
Neyse ki yanıtlamak için elini taşın altına koyan biri var: Ecem Kodak. Kodak, uzun süredir yayın dünyasında çalışan, dolayısıyla kültür sanat gazetecilerinin dirsek dirseğe çalıştığı bir isim. Altın Kitaplar’ın kurumsal iletişim direktörü Kodak geçen hafta kendisi için çok daha anlamlı bir mail attı bize. Yedi yaş ve üzeri herkesin okuyabileceği ilk çocuk kitabı ‘Deniz Dinozorunun Sırrı’nı müjdeledi.
Ecem Kodak, üniversite yıllarından beri yayın dünyasında çalışıyor ancak İstanbul Üniversitesi’nde su bilimleri mühendisliği eğitimi almış. Bu sırada su altının gizemli dünyasının büyüsüne kapılıyor. “Gizemli bir evren. Oradaki canlılar, yaşam şekli çok daha farklı” diyerek ilgisinin nasıl başladığını anlatıyor. Ancak bir yandan da su altı canlılarının durumuna ve kirliliğe üzüldüğünü de hatırlatıyor. Halihazırda kendi için yazdığı metinler varmış, ayrıca o da çocukluğundan beri günlük tutanlar kervanındanmış. Fakat çok önemsediği su altı dünyayı onu yazmaya iten esas konu olmuş.
İklim krizi tüm dünyanın çözüm bulması gereken bir sorun fakat atılan adımlar belli. Türkiye’deki durum malum. Kodak, 2021’de tüm Türkiye’nin müsilaj kelimesiyle tanıştığı o günlerde artık geri dönüşü olmayan bir yola gelindiğini hissediyor, “Bir şey yapmalıyım, bu konuda bilgim var, insanlara da aktarabilsem belki adım atmak isteyenler olur” düşüncesiyle Deniz Dinozorunun Sırrı’nı yazmaya başlıyor. Kitapla Mimi ve Lili isimlerinde iki lüfer kardeşle tanışıyoruz. Hikâye 2021 yılında Marmara Denizi’nde müsilajın ortaya çıktığı zamanda geçiyor. İki kardeş bu soruna çözüm bulmak için bir maceraya atılıyorlar. Su altındaki bu yolcuklarında bir yandan farklı türlerdeki canlılarla tanışıyorlar bir yandan da iklim krizi, yasak avcılık ve istilacı türler gibi gerçekliklerle karşı karşıya kalıyorlar. Altın Kitaplar tarafından yayımlanan kitabın çizimleri Serhat Gürpınar’a ait.
Özellikle çocuklara yönelik bir kitap yazmayı neden istediğini ise şu sözlerle anlatıyor: “İlgi alanım olan bir konuydu. Farkındalık yaratacak bir şey yapmak istedim. Çocukların zihinleri kesinlikle daha açık. Çevre konusunda çok daha duyarlılar. Ve gelecek onların ellerinde.”
Su altını korumak istiyorsak bilmemiz lazım
Kodak kitap yazma sürecini “sular seller gibi aktı” diyerek anlatıyor. Konuya olan ilgisi ve eğitimi tıkanmadan yazmasını sağlamış: “Kurguyu oluştururken teknik bilgilerimi hikayeye nasıl uyarlayacağımı biliyordum. Lüferler hangi mevsimde gider, Marmara’dan Karadeniz’e geçerken hangi canlılarla karşılaşırlar gibi soruları düşünerek yazdım.” Kodak ayrıca üniversiteden hocası Prof. Dr. Bayram Öztürk’ün hikâyeye çok katkısı olduğunu da söylüyor: “Müsilaja çözüm bulan ekip bizim fakültedeydi, onların çalışmalarından da ilham aldım.”
Ve dönüp dolaşıp yine o önemli hatırlatmayı yapıyor: “Türkiye suyla teması düşük bir ülke. Su altını korumak istiyorsak bilmemiz lazım. Orman yangını olduğunda içindeki canlıları ve ağaçları görüp tanıdığımız için çok daha hızlı ve doğru tepki verebiliyoruz. Ancak su altı çok bilinmez. Bu nedenle öğrenmek çok daha önemli.”
Uzun yıllardır yayın dünyasında çalışan Kodak bu kez madalyonun diğer yüzüyle tanıştı. “İlk kitabı çıkan yazarların heyecanını yakından görüyordum ama anlayamıyordum. Gerçekten bambaşka bir duyguymuş, içimden bir şey akıyor kıpır kıpırım. Ve heyecanlarını paylaşsam da içimden ‘nasıl böyle hissedebilirler’ diye düşündüğüm tüm yazarlardan özür dilerim. Gerçekten bambaşka bir heyecanmış” diyor gülerek. Artık işin iki tarafını da deneyimleyen Kodak’a Türkiye’deki çocuk kitapları yayıncılığı hakkındaki fikirlerini soruyorum. Nitelikli edebiyatın ve yeni kuşağın özelliklerini vurguluyor. Ayrıca nitelikli, çocuklara parmak sallamadan bir şeyler söyleyen kitapların gerçekten hayat değiştirebileceğini söylüyor:
“Son yıllarda çok daha popüler hale geldi çocuk kitapları. Ancak yetişkinler çocukların bilgisinin ve dağarcıklarının farkında olmuyor çoğu zaman. Halbuki çocuklar hikayedeki en kilit noktayı bulup hiç akla gelmeyen bir şey sorabiliyorlar. Özellikle şimdiki nesil gerçekten zehir gibi. Dolayısıyla çocukların ilgisini çekecek kitaplar yazmak sanıldığı kadar kolay değil. Türkiye’de çok fazla çocuk kitabı yayınlanıyor. İçlerinde özenle yazılmış nitelikli olanlar da var, eski kodlarla yazılmış günümüz çocuklarına hitap etmeyenler de… ‘Ben yazdım okusunlar’ demek olmuyor artık. Gündemi, yabancı kaynakları takip etmek, çocuklarla bir araya gelecek etkinlikleri planlamak ve öğrenmek gerekiyor.”
‘Genç kuşağa güveniyorum’
Bu sırada konu Kodak’ın planladığı etkinliklere ve atölye çalışmalarına geliyor. Anadolu Üniversitesi’nde Yeni Medya ve İletişim, Haliç Üniversitesi’nde Sanat Terapisi ve İstanbul Drama Sanat Akademisi’nde Yaratıcı Drama Eğitmenliği eğitimleri alan Kodak, kitapla bağlantılı drama atölyeleri de planladı. Çocuklarla bir araya gelecek, çeşitli etkinlikler yapıp oyunlar oynayacak.
Söz konusu iklim krizi ve çevre sorunları olunca umutlu olmak mümkün mü? Cevaplar muhtelif ama Kodak umutlu. En azından genç kuşağın bu konuda çok daha duyarlı ve bilinçli olduğuna inanıyor: “Sıkıştık, daha da sıkışacağız ve başka çaremiz kalmayacak. Hepimiz dünya için bir şeyler yapmak zorunda kalacağız. Tabii devletlerin de yasalarla önlemler alması, sürdürülebilir planlar oluşturması gerekiyor. Bu konuda özellikle çocuklara ve gençlere çok güveniyorum.”
Kodak, kitabın gördüğü ilgiden memnun. Özellikle sosyal medyadan ebeveynlerin gönderdiği mesajlar kitabın sevildiğini hissettirmiş, gözlerinin içi gülüyor ve anlatmaya devam ediyor: “Küçük bir okur annesi kitabı okurken uyuyakalmış, sabah uyandığında hadi devam edelim demiş. Çok hoşuma gitti bu mesaj.”
Ve yazmaya devam edecek. Yeni maceralar, yeni kahramanlar ve hikayeler ne zaman ve nasıl gelir bu soruları yanıtlamak için erken. Fakat Mimi ve Lili’nin yeni maceralarını yazdığını söylüyor. İstikamet bu kez Akdeniz olacak.
📚Aklına ilk geleni söyle!
-Kimin kitabınızı okumasını isterdiniz?
-Greta Thunberg’in.
-Kitap ilk elinize geldiğinde ne hissettiniz?
-İçimde bir şeyler fokurdamaya başladı, kıpır kıpırdım. Çok mutluydum gerçekten.
-Unutamadığınız bir çocuk kitabı?
-‘Küçük Kadınlar.’ Elizabeth öldüğünde çok ağlamıştım, büyük travmadır benim için.
-Mimi ve Lili tüm insanlığa seslenecek. Ama tek cümle kurma hakları var. Bu cümle ne olurdu?
-Bizi rahat bırakın.
-Ecem Kodak olarak bu hikayeye dahil olsanız kahramanlarınıza ne derdiniz?
-Sizi kurtaracağım.
-Şu an ne okuyorsunuz?
-‘Yarın ve Yarın ve Yarın’, Gabrielle Zevin.
-İlk Kitap serisi haftaya başka bir yazarı konuk alacak. Siz de bir sonraki yazara yazmaya ilişkin bir soru bırakır mısınız?
Tamamen kurgu mu yoksa esinlediği bir şeyler var mı; gerçek olaylardan ne kadar ödünç aldı yazdıklarını?
✍️📚Ecem Kodak, 2 Nisan Çocuk Kitapları Günü’nde Eskişehir Hayvanat Bahçesi’nde çocuklarla buluşacak. ‘Deniz Dinozorunun Sırrı’ vesilesiyle yapılacak atölye saat:13.00 ve saat:15.00’te iki ayrı oturum şeklinde gerçekleşecek. Atölyelerin ardından Kodak okurları için kitaplarını imzalayacak.
📚Deniz Dinozorunun Sırrı, Ecem Kodak, Altın Kitaplar
Sayfa Sayısı: 64
İlk Baskı Yılı: 2024
Baskı Sayısı: 1. Basım
Dil: Türkçe
Yaş grubu: Mimi ile Lili’nin Marmara denizindeki macerası 7 yaş ve üzeri okurlar için uygun.