İstanbul’un en eski ve uzun soluklu festivali başlıyor. İstanbul Müzik Festivali, bu akşam gerçekleşecek açılışla 51. kez sanatseverlere merhaba diyecek. İKSV’nin düzenlediği ve Borusan Holding’in ana sponsorluğunda düzenlenen 51. İstanbul Müzik Festivali’nin bu akşamki açılışında özel sanatçılar aynı sahneyi paylaşacak.
İstanbul Müzik Festivali açılışı Tekfen Filarmoni’den
İstanbul Müzik Festivali’nin 2019’dan bu yana açılış orkestrası olma unvanı taşıyan Tekfen Filarmoni Orkestrası, Şef Aziz Shokhakimov’un yönetiminde sahnede piyanist Jan Lisiecki’ye eşlik edecek. Kanada doğumlu, Polonya kökenli Jan Lisiecki, kendisi gibi göçmen olan vatandaşı Chopin’in en iyi genç yorumcuları arasında gösteriliyor. Açılışta Jan Lisiecki, Chopin’in en sevilen eserlerinden biri olarak kabul edilen ‘1 nolu Piyano Konçertosu’nu seslendirecek.
1995 doğumlu piyanist Jan Lisiecki, 15 yaşından itibaren Deutsche Grammophon’un seçkin portföyündeki isimlernden biri konumunda. Hanüz 15 yaşındayken Kanada’da 100 bin kişinin karşısında Kraliçe 2. Elizabeth’in şerefine çalan ve bu sayede bilinirlik elde eden Jan Lisiecki, sonrasında da BBC Music Magazine tarafından da büyük övgülerle klasik müzik camiasına tanıtıldı. Kanadalı piyanistin bugünü kadar aldığı ödüller arasında ECHO Klassik ve JUNO gibi çok prestijli ödüller bulunuyor. 28 yaşındaki yıldız Chopin’in Noktürnleri, piyano çalışmalarının yanı sıra son olarak Mozart, Ravel ve Schumann’ın bestelerinden oluşan yeni bir albüm yayınladı.
Chopin’i en iyi yorumlayan genç piyanistlerden biri olarak gösterilen Jan Lisiecki’nin sahne alacağı konserde Tekfen Filarmoni Orkestrası, ülkemizin en önemli çağdaş bestecilerinden Hasan Uçansu’nun ‘Portreler’ adlı orkestra süitini seslendirecek. Performans öncesi gerçekleştirilecek olan törende Hasan Uçansu’ya 51. İstanbul Müzik Festivali Onur Ödülü sunulacak. Öte yandan genç çellist Umut Sağlam’a da 2022 Aydın Gün Teşvik Ödülü takdim edilecek.
Festival direktörü Efruz Çakırkaya 10 Haber’e konuştu
17 Haziran’a kadar İstanbul’un farklı noktalarında sürecek olan İstanbul Müzik Festivali, zengin programıyla seçim yapmak konusunda müzikseverlerleri bir hayli zora sokacağa benziyor. Klasik müziğin yıldız isimlerini İstanbul’da ağırlayacak olan festivalin programını ve en özel yönlerini festivalin direktörü Efruz Çakırkaya ile konuştuk.
“Türkiye’de kurumların uzun yıllar boyunca çizgisini bozmadan, kalitesini arttırarak varlığını sürdürmesi ne yazık ki oldukça az rastlanan bir durum – bilhassa kültür sanat alanında. Sponsorların desteği hiç olmadığı kadar önemli; onlar olmadan uluslararası düzeyde, dünya yıldızlarının, yabancı orkestraların davet edildiği bir festival programı sunmak gerçekten imkânsız” diyor Efruz Çakırkaya.
Anne-Sophie Mutter’den Barbara Hannigan’a yıldızlar geçidi
Yaşanan tüm zorluklara rağmen bu tip organziasyonların yapılabilmesinin gerçekleşen katkılarla ve müzikseverlerin ilgisiyle mümkün olabileceğini vurgulayan Çakırkaya yıldızlarla dolu programda kaçırılmaması gereken konserleri de sıralıyor.. “Festival aslında hem Anne-Sophie Mutter gibi sanatının en üst mertebesine ulaşmış diva tabir edilebilecek usta müzisyenleri, hem de Jan Lisiecki gibi yıldız kumaşından olduğunu genç yaşta gösteren, sıradışı yetenekli yeni nesil sanatçıları İstanbullu müzikseverlerle her yıl buluşturuyor.Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası eşliğinde Türkiye’de ilk konserini gerçekleştirecek, sahnede hem şarkı söyleyip hem orkestrayı yönetecek başarılı soprano ve şef Barbara Hannigan’ın perfromansı beni çok heyecanlandırıyor. Klasik müziğin efsane ismi, diva kemancı Anne-Sophie Mutter konseri de kaçırılmaması gerekenlerden. Elbette yeni dinleyeceğimiz eserleri içeren tüm prömiyer konserlerini de mutlaka ilk sıralara koyuyorum” dedi.
Yıldız isimlerin dikkat çektiği festivalin iddialı olduğu bir diğer nokta ise müzikseverlerle ilk kez buluşacak eser sayısının bolluğu. İstanbul Müzik Festivali bu yıl rekor kırarak tam 12 prömiyere ev sahipliği yapacak. Festival Direktörü Çakırkaya bu durumdan oldukça memnun. Prömiyerler hakkında konuşan Çakırkaya şu önemli notları düşüyor: “İstanbul Müzik Festivali, 2010’da İstanbul Kültür Başkenti etkinlikleri çerçevesinde Arvo Part’e verdiği eser siparişi ile başladığı yolculuğunda bugüne kadar 30 eserin yazılmasına vesile oldu. Bu yıl ise rekor sayıda yeni esere ev sahipliği yapacak Festival; 8’i dünya, 4’ü Türkiye prömiyerini yapacak toplam 12 eser dinleyeceğiz. Festivalin, çağımızın en üretken bestecilerinden Fazıl Say’a Cumhuriyetimizi 100. Yılı kutlamaları çerçevesinde verdiği çok özel bir eser siparişi var bu yıl – ‘Dünya Anne’. Nilgün Marmara, Gülten Akın, Birhan Keskin, Sezen Aksu gibi bu topraklarda yaşamış; hüzünlerini, umutlarını, barış arzularını, iyiliği, huzuru, karanlığı ve aydınlığı dizelerine taşımış sembol şairlerin şiirlerinden esinle bestelenen yeni şarkıları Serenad Bağcon’ın güçlü sesinden dinleyeceğiz. Festival izleyicileri ile Atatürk Kültür Merkezi ve Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda gerçekleştirilecek iki konserde buluşacak projede; başarılı caz sanatçıları Ferit Odman (davul) ve Volkan Hürsever (kontrbas) Fazıl’a eşlik edecek.”
Festivalin desteklediği projeler hakkında da konuşan Çakırkaya, genç kadın müzisyenlerin teşvik edilmesinin ne denli önemli olduğunu vurguluyor. Festivalin genç kadın sanatçılardan oluşan konseri hakkında Çakırkaya şu bilgileri paylaştı: Yarının Kadın Yıldızları konseri de bu yıl, festivalin TSKB desteğiyle Cumhuriyet’in 100. yılı onuruna sipariş ettiği ve genç müzisyen Cem Esen tarafından bestelenen eserin dünya prömiyerine sahne olacak. Sevgili Cem’in viyolonsel ve piyano için yazdığı ‘A Piece to Joy, Op.33’ isimli eseri yine fondan destek alacak genç müzisyenlerimiz seslendirecek.
Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılı hayatımızın her alanında olduğu gibi sanatta da güçlü bir şekilde kutlanıyor ve anlamı üzerine duruluyor. 51. İstanbul Müzik Festivali bu özel yıldönümünü, özel bir etkinlikle anmaya hazırlanıyor. Detaylar için sözü Çakırkaya’ya bırakıyoruz: “Tango ülkemizin kuruluş yıllarında, yüzünü batıya dönen genç Cumhuriyet’in ilk çoksesli müziği olarak benimsendi ve bu topraklarda kendi bestecilerini yarattı. Fehmi Ege, Necip Celal Andel, Necdet Koyutürk gibi birçok besteci olağanüstü eserler verdi. Bunların bir kısmını birçoğumuz çok iyi biliyoruz. Ancak o dönemde yazılıp sonraki yıllarda fazla seslendirilmeyen, tozlu raflarda hatırlanmayı bekleyen bilmediğimiz birçok tango olduğunu da bu özel proje sayesinde öğrendik. Hazine değerindeki bu çok özel repertuvarı kıymetli dostum Hakan Şensoy sıkı bir arşiv taraması yaparak, mezatlardan orijinal notalarını bularak ortaya çıkardı. Bu nadide tangoların yaylı sazlar orkestrası, bandoneon, keman ve piyano düzenlemelerini ise başarılı şef ve besteci Hasan Niyazı Tura yaptı. Sevgili Hasan’ın ayrıca 100. Yıl şerefine festivale ve festival izleyicilerine bir hediyesi de var; yaylı sazlar orkestrası için yazdığı bir ‘Enstrümantal Tango’su Cumhuriyet Tangoları başlıklı konserde, St. Benoit Lisesi avlusunda dünya prömiyerini yapacak. Ülkemizin yetiştirdiği çok başarılı birçok müzisyen de konserin solistleri arasında. Tango tutkunu sanatçılar Toros Can, Tolga Salman ve Rüstem Mustafa; enfes tango yorumlarıyla bizi mest edecek opera sanatçısı Teyfik Rodos ile İnce Saz’ın solisti Ezgi Köker’e eşlik ederken sahnede nefes kesici bir tango gösterisi de izleyeceğiz.
Mandolin virtüözü Avi Avital, Brooklyn Rider ile Rahmi M. Koç Müzesi’nde, bariton Matthias Goerne çok özel liedleri Hollanda Kraliyet Concertegebeuw Oda Orkestrasıyla Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda seslendirecek. Bu iki özel konser festivali Doğu’dan Batı’ya uzanan kapsayıcılığının en özel etkinliklerinden.