İstanbul Sultangazi’de bulunan bir noktada Osmanlı ve Bizans dönemine ait tarihi yapılar var. Bunlar Cebeci Köyü çevresinde ve Alibeyköy Barajı’na yakın. Köyde hala yaşayanlar var ama tarihi yapıları korumaktan yoruldular. Çünkü köydeki tarihi kilise, mağara, Osmanlı ile Bizans dönemine ait bazı tarihi eserler hem definecilerin hem de maden işletmelerinin hedefinde. Üstelik artık bakımsızlık yüzünden yok olmaya yüz tutuyorlar.
Mübadele dönemi öncesinde Rum köyü olduğu bilinen bölgede Mimar Sinan’ın eseri Mağlova Kemeri ve Güzelce Kemeri’nin de yer aldığı köyün sakinleri birçok eski mezar kalıntısı da bulunduğunu da belirtiyor ve alanda sık sık insan kemiklerine benzer kemiklerin toprak üstüne çıktığını aktarıyor.
Çevre sakinlerinin iddiasına göre; defineciler tarafından talan edilen arazide daha önce bir lahit mezar da keşfedildi. Bu mezar defineciler tarafından parçalanıp bölünerek haç sembolü taşıyan mermer kalıntıları çalındı. Köyde bulunan mağara ve çevresindeki yapılarda uyuşturucu bağımlılarının madde kullanırken defineciler de eşyalarını dahi alanda bırakıyor. Köy sakinleri eski bir mezarlık da bulunduğu düşünülen arazinin temizlenmesini, arkeolojik çalışmalar yapılarak yer altında kalan eski yapıların gün yüzüne çıkarılmasına dair çalışmalar yapılmasını talep ediyor. Çevrede, kemiğe benzer kalıntıların da bulunduğu görülüyor.
Tarihi Cebeci Köyü Çevre Koruma ve Yardımlaşma Dayanışma Derneği Başkanı Özkan Ceka “Bulunduğumuz bölge İstanbul’un en eski köylerinden bir tanesi. Eski Rum köyüdür, daha öncesinde Bizans zamanından kalan bir köydür. Yani burada kilise, tarihi bentler, eski bir mağara, yani eskiye dair bir yaşanmışlık var. Bununla alakalı biz Kültür Varlıkları’na, belediyemize, birçok kez başvurmamıza rağmen herhangi bir işlem yapılmadı. Biz kendilerinden buradaki tarihin gün yüzüne çıkartılmasını talep ediyoruz. Hani bu alandaki tarih ciddi anlamda çok önemli. Yani, yurt dışından gelen arkeologlar var bölgeye ama bizim başvurumuza rağmen herhangi bir işlem yapılmıyor” diyor.
Tarihin, din, dil, ırk ayırt edilmeden gün yüzüne çıkarılmasını istediklerini söyleyen Caka, yerin altına doğru yapılar olduğunu anlatıyor. Definecilerle yaşadıkları sorunların çok fazla olduğunu da belirten Caka şunları söylüyor:
“Definecilerle alakalı çok fazla sorun var; bizzat köylünün yaşadığı, güvenlik ekiplerinin yaşadığı sorunlar var. Burada kiliseyi artık defineciler bitirdi. Aynı şekilde mağaramızın içi, yine burada bulunan Mimar Sinan’a ait su kemerleri, bir buçuk yıl polis korumasında kaldı. Definecilerden kurtulmak için. Şu anda defineciler hala talan ediyorlar köyümüzü. Yakın zamanda üzerinde haç işareti bulunan bir taş bulundu, lahit mezar bulundu. Lahit mezarı komple götürdüler. Ağır olduğu için kırıp parça parça götürdüler. Biz bunu yetkililere bildirdik, fotoğraflarını ilettik. Bunlarla alakalı da bir dönüş almadık. Takipçisiyiz. Bu yalnızca bizim sorunumuz değil aslında, insanlığın bir sorunu. Buradaki tarih geleceğe ışık tutabilir.”
Cebeci Köyü’nde yaşayan Nazan Akta, “Cebeci Köyü sakinleri olarak 1924 yılında mübadele zamanında dedelerimiz buraya göç etmişler. Geldiklerinde burası bir Rum köyüymüş zaten. Rumlar Selanik’e gitmişler. Bizimkiler de bu tarafa gelmişler. Biz geldiğimizde dedemler geldiğinde yani burada Rumlardan kalan birçok eserler vardı. Bunların çoğu günden güne hep yok olmaya çalışıldı” diyor.