‘Kızıl Goncalar’ın 29. bölümünde Vahid’den kurtulan tarikat rahat bir nefes aldı, Cüneyd ise mürşitlik görevine başladı. Sadi Hüdayi’nin aklı birkaç kez postla çelinince dizideki güç teması da belirginleşti.

Geçen hafta Vahid (Tolga Tekin) evliyalığını ilan edecekken gözden düşmüştü, polislerse onu ellerinden kaçırmıştı. Yeni bölümde dergâh hem fiziksel hem manevi olarak temizlendi, yeni mürşit Cüneyd (Mert Yazıcıoğlu) hemen adalet savaşçılığına soyundu. Liyakatsizce işe alınanları görevden uzaklaştırırken Vahid’den önce bile var olan bazı uygulamaları (müritlerin sahip olduğu şatafatı, lüksü) feshetti. Cüneyd hızını alamayıp bize demokrasi şöleni yaşattı ve tarikattaki başkanlık sisteminin şirazesi kaymasın diye bir şûra/danışma meclisi kurdu. Allah sonunu Altılı Masa’ya benzetmesin dediğimiz Beşli Masa hayırlı olsun. Tarikata yakında güçler ayrılığı da gelir mi?

Güç savaşı can aldı!

Cüneyd kendi güçlerini sınırlarken güçlüden yana olmasıyla meşhur Müyesser (Asiye Dinçsoy) az kalsın firari Vahid’den gelen birlik olma teklifini kabul edecekti. Bunun yerine yeni mürşit Cüneyd ile amcası Sadi Hüdayi (Erkan Avcı) arasına nifak tohumları ekti. Postun eski talibi Sadi Hüdayi, Cüneyd’e meydan okumadan Müyesser’i yatıştıracak çözüme ikna oldu: Cüneyd’i arkadan yönlendiren isim kendisi olacak. (Tabii Beşli Masa varken bu biraz zor.) Yollarından hiç değilse bir engeli kaldırmak isteyen Sadi Hüdayi, Müyesser aracılığıyla buluştuğu Vahid’i –sıkı durun– öldürttü. İçimizden bir ses ölmediğini söylüyor, hadi hayırlısı.

Gücün üstündeki güç

Derin devlet mi dış güçler mi, ne idüğü belirsiz gizemli yapı Vahid’in çöküşüyle gözüne Sadi Hüdayi’yi kestirdi. Aklını çelip onu mürşit yapmaya çalıştılarsa da Sadi Hüdayi yine Cüneyd’e sadık kaldı. Nefsine var gücüyle direnen Sadi Hüdayi bu sefer de bu yapıyı sakinleştirmek için bir anlaşma yaptı: Tarikata ilişmemeliler ve Vahid’i ortadan kaldırmalılar; karşılığında Sadi Hüdayi bu yapıyı deşifre edecek bilgilerle dolu bilgisayarı teslim etmeli.

Gizemli yapı iki sözünde de durdu, ancak işbirliği teklifini ve amaçlarını yinelediler: Ülke kutuplaşmalı ki denge olsun, kimse güçlenemesin. Sadi Hüdayi bunun ne kadar berbat bir fikir olduğunu ima edince rahatladık, ama amcamızın aklının çelinmeyeceğine kefil olamıyoruz. Diren Sadi Hüdayi!

Dizi yansıması

🔴 Bölümde ‘güce sahip olması gerekenler, güçte gözü olmayanlardır’ mesajı Cüneyd ve Meryem üzerinden işlendi. Cüneyd ona el pençe divan durulmasını istemediğini, Meryem de peygamber soyundan gelmesinin kendisine üstünlük sağlamadığını ifade etti. İkisi de üstünlüğün takvada olduğunu içselleştirmişler.

🔴 İzleyiciler arasında Meryem’in danışma meclisinde olmasına anlam veremeyenler oldu. Boğazımızı temizleyerek açıklayalım: Cüneyd’in de hatırlattığı gibi Meryem daha tarikattaki ilk gününde, börek satışında malzemeden çalındığı için ortalığı ayağa kaldırmıştı. Kızını korumak dışında da bireysel emellere hiç âlet olmadı. Biliyoruz ki gönül gözü açık, vicdanı yerinde. Yahu esas Hasna’nın (Selen Öztürk) ne işi var? Hep eşi Sadi Hüdayi’den yana olacağı ya da kendi çıkarını düşüneceği garanti. Ki Sadi Hüdayi’nin niyeti bile şaibeli. Biz masada yalnızca Cüneyd, Meryem ve Lokman’a (Emin Gürsoy) itimat ederiz!

🔴 Bu güç meselesinin aile hayatına sirayeti de Naim üzerinden işlendi. Aile içindeki gücü erkek olarak devralmak için Naim gençliğinden beri bir role girmek zorunda kaldığını itiraf etti: “Kötü olursam, sert olursam cümle âlem beni sayar (diyerek) yüreğimi sıka sıka taşa çevirdim.” Oysa kötü ve sert olanlara saygı değil, korku beslenir.

🔴 Sadi Hüdayi önceki bölümlerde Seçkin’i (Tuğrul Tülek), Müslüman olmasa da bir çeşit inancı olduğuna ikna etmeye çalışmış, ruhani arayışa girmesini önermişti. Hemen ardından Hande’nin (Duygu Sarışın) yolu ‘new age’ denen spiritüel akımlarla kesişmişti. Hande bu bölüm hamileliği konusunda çaresiz hissettiği için bu gruba katıldı. Meryem ise umut taciri olan bu grup üzerinden toplumsal mesajını verdi: Bu grup kılığıyla, amacıyla, ritüelleriyle sekülerlerin eleştirdiği tarikatların aynısı değil miydi? Benzer şekilde Cüneyd-Levent diyaloglarında da bu benzerliğe değinildi.

🔴 Cüneyd-Levent diyaloglarında bu hafta ek olarak tarikatların kapatılıp kapatılmaması meselesine değinildi. Levent, gücün bir liderin tekelinde olması bakımından tarikatları eleştirdiğinde aslında bölümün gidişatını belirleyen kilit isim olmuş oldu: “Sen daha bununla (güçle) sınanmadın Cüneyd. Sınanacaksın.” Cüneyd başta muhalefet etse de Levent’in uyarısına kulak verdiğini anlıyoruz; zira mürşitlerin karar mekanizmasını dengelemek için şûra kurması bu diyalogdan sonra gerçekleşti.

Gözden kaçmayan detaylar

🔴 Merak eden izleyiciler olmuş: Cüneyd ve Zeynep’in (Mina Demirtaş) bu bölüm isim vermeden alıntılar yaptıkları filozof Nietzsche’ydi. Nietzsche’nin güç istenci kavramı da bölümün güç temasıyla beraber düşünülebilir. Kendini gerçekleştirmek isteyen Cüneyd ve Zeynep’in aradığı güç hakikatte; diğerlerinin aradığı güç ise sığ.

🔴 Daha önce bahsetmiştik, fantastik anlatılardaki ‘güç nesnesi arayışı’ dizide de mevcut. Bunların dizideki yansıması doğaüstü güç vadetmeyen, ancak statü ve liderlik göstergesi olan nesneler. Postla başlamıştık, mürşitten mürşide devrolan tespih, ardından Vahid’in peşine düştüğü kitap, ardından Meclis-i Meşayıh’ın emanetleri derken yeniden arzu nesnesi olarak posta döndük. Bu bölümde Sadi Hüdayi’nin posta bakarken kendinden geçmesi ve kendi kendine konuşması ‘Yüzüklerin Efendisi’ndeki Gollum’u anımsatmak için bilinçli olarak eklenmiş bize kalırsa.

🔴 Nesnelere atfedilen anlam konusunda geçen bölüm Mira’nın bir çift lafı olmuştu. Mira, tarikata sonradan giren Can’ın (Can Kızıltuğ) kıyafetini yadırgamıştı. Can takke ve cübbenin verdiği aidiyet hissini sevdiğini söylediğindeyse Mira “Keramet takkede değil ki, sen iyi biri olmayı seçtin” demişti.

🔴 Gizemli yapı zamanında varlığını “Biz sizi siz, onları onlar yapanlarız,” şeklinde açıklamıştı, ancak amaçlarına dair açıklama yapmamışlardı. Bu bölümde verdikleri ‘dengeyi sağlamak’ cevabı, bölüme hâkim olan güç dağılımı temasını güçlendirse de işin içinden başka hesaplar çıkacak gibi. Zira zamanında Vahid’in bu yapı içerisinden kara para aklayanlarla fotoğrafı vardı.

🔴 Bölümün temasını doğrulayan açılış sözü bu kez, gücün yıkıcı değil yapıcı hali olan pasif direnişin sembolü Mahatma Gandhi’den: “Aşkın gücü, güce duyulan aşkı geçtiği gün dünya huzura erecektir.”

30. bölümün fragmanı

Künye
Yayın mecrası: NOW TV
Yapım: Gold Film
Yapımcı: Faruk Turgut
Yönetmen: Ömür Atay, Özgür Sevimli
Senaryo: Şükrü Necati Şahin, Melih Özyılmaz, Deniz Gürlek, Gamze Arslan
Müzik: Ender Gündüzlü, Metin Arıgül, Can Sanıbelli
Oyuncular: Özgü Namal, Özcan Deniz, Mert Yazıcıoğlu, Erkan Avcı, Mert Turak, Hazal Türesan, Selen Öztürk, Şerif Erol, Duygu Sarışın, Asiye Dinçsoy, Sitare Akbaş, Tuğrul Tülek, Yakup Turğut, Mina Demirtaş, Esma Yılmaz, Zehra Kelleci, Can Kızıltuğ, Selen Kurtaran, Pelin Ermiş, Mısra Tüfek, Oğulcan İnan, Selçuk Karaca, Barış Yurtsever, Zeynep Özan, Tolga Tekin, Emin Gürsoy.

Kızıl Goncalar: İstanbul Sözleşmesi yaşatır!