‘Kızıl Goncalar’ın yeni bölümünde seküler Alkanlılar ile Faniler tarikatının bir araya gelip sohbet etmesiyle düşünsel şölen yaşandı. Şehitlere dikkat çekilerek yaralarımızın ortak olduğunun hatırlatıldığı sahneye izleyiciden övgüler yağdı.

Geçen hafta aklın ve bilimin yılmaz savaşçısı Suavi dedeyi (Şerif Erol) kafasını çarpması sonucu bilinci ara ara bulanıklaşırken bırakmıştık. Dedemizin bilinci, ders çalıştırdığı Zeynep ve annesi Meryem’in (Mina Demirtaş, Özgü Namal) yanında da gidince ‘28 Şubatçılığı’ depreşmiş, Meryem’in başörtüsünü hışımla çıkarmıştı. Meryem ve kızı Zeynep’i Alkanlıların evinden çıkarken gören tarikatın hanımannesiyse yeni bölümde Meryem’i zinayla suçladı. Hanımanneye ettiğimiz iltifatları geri alıyoruz; ayağı taşa takılanın taşla zina ettiğini düşünecek biriymiş meğer.

Konuşabilmek

Fanilerin cümbür cemaat hasta ziyaretine, seküler Alkanlıların evine gittiği sahneye traktör izleyen dayıları kıskandıracak ilgiyle kilitlendik. Kaostan beslenenlerimiz heveslendiyse de iki ‘mahalle’ de entelektüellik yarıştırdı. Dinle ilgili iki tarafın da yüz yüze konuşamadığı konuları ekranda bizim için tartıştılar, yatırım ve finans gibi konularda en olmayacak kişilerse kanka oldu. Bunlar konuşulurken arka plandaki şehit haberine Suavi dedemizin yaptığı vurgu izleyiciyi duygulandırdı, yapıma övgüler yağdı ve biraz önce tartışan karakterlerimiz birlik oldu.

Deli mi dahi mi (havuz başında heykel mi) diye hepimizin mercek altına aldığı Cüneyd’in (Mert Yazıcıoğlu) heyheyleri ağır bastı ve bölümün sonunda, tarikat tarafından nişanlandırıldığı Zeynep’in üstüne yürüdü. Cüneyd’e yazılan karakterden ötürü Zeynep’e herhangi bir şekilde saldırmayacağından emin olsak da küçücük kızın korkularını tetiklemesine gerek yoktu. Yargılayıcı bakışlarımız senin üzerinde Cüneyd.

Dizi yansıması

* Doktor Levent ve gizemli mütedeyyin Cüneyd’in terapi sahneleri her bölüm ilgi çekiyordu. Bu bölüm daha değişik bir karşılaşma yaşadık. ‘Müsait değilim’ lafından asla anlamayan Cüneyd hasta Suavi dedemizin tepesinde bitiverince ikili, nöronlarımızı bayram ettirdi.

🔴 Cüneyd’in Levent’le terapi sahnesinden öğrendik ki dilinin bağı 10 yaşında çözülmüş; o zamana kadar travma sonucu ketlenme yaşamış. Cüneyd’in travmalarına yaklaşıyoruz sonunda. Topluma yönelik sorumluluk konusundaki diyalog da her zamanki gibi pek lezizdi.

🔴 Bu bölüm öğrendik ki Faniler’in hanımannesine zamanında kız kardeşi önderliğinde vakt-ı mekâtıl düzenlenmiş. Müyesser ve Hasna (Asiye Dinçsoy, Selen Öztürk) arasındaki husumetin sebeplerinin de açığa çıkması yakındır. Bunlardan birinin Hasna’nın eşi Sadi Hoca olduğundan da şüphelenmiştik; hatırlatalım.

🔴 Müjdemizi isteriz, Alkanlıların ergeni Mira’nın (Esma Yılmaz) antipatisi yavaş yavaş azalıyor. Bu bölüm ikiz kardeş olduklarını bilmeyen Mira ve Zeynep’in diyalogları, birbirlerine laf sokmaksızın arttı. Mira’nın duvarındaki Filenin Sultanları (namı diğer Atatürk’ün Kızları) posterini görmediğimizi de sanmayın; kalp emojisi koyduk varsayın.

🔴 Bekar kadın, evinde oturmayan kadın, mutfağa girmeyen kadın gibi farklı kadın türleri görünce yeni canlı türü keşfetmiş gibi bakan Faniler kadınlarının bu karşılaşmayla birlikte ufku açılır diye ümit ediyoruz. Ufku açılan diğer karakterler de dizi sektörümüzün karikatürize sekülerleriydi; evin içinde çorapla dans etmeyi keşfettiler. Biliyorsunuz ki sektör kurallarına göre eğer sekülerseniz eve ayakkabıyla girilir.

🔴 Bölümün en beğenilen replikleri arasında, “Nasılsın?” sorusuna Cüneyd’in verdiği “İyi olmayı isteyecek kadar iyiyim,” cevabı vardı; depresif ruh haline dair nokta atışı bir tespitti. Beğenilen diğer replikse Zeynep’ten gelen “İnsan bilmediği şeyin düşmanıdır, der annem,” cümlesiydi. Eğitimsiz dediğimiz Meryem dünyadaki tüm önyargıların kaynağını özetlemiş aslında.

Gözden kaçmayan detaylar

🔴 Şunu görmediğimizi sanmayın: Meryem, Doktor Levent’in önünden çaktırmadan içkisini alıp yerine çay bırakmıştı, bunu fark eden Levent de gülümsemişti. Meryem’in niyeti iyi hoş da mütedeyyin karakterin seküler karakteri ‘yola getirmeye’ çalışmasını izledik aslında.

🔴 Dizimizin açılış cümlesiyle bitirelim: “Birine duvar diğerine yel değirmeni yaptıran, aynı rüzgârdır.” (Çin atasözü) Bu aslında dizideki karakterler aracılığıyla toplumdaki heterojenliğe dikkat çeken bir söz gibi geldi bize. Bu kez açılış cümlesi bölümü değil, genel olarak diziyi ve de toplumu temsil ediyor.

Tarikatta niceleri benzer şekilde yetiştirilmiş; fakat Meryem herkese esen rüzgârı kızı Zeynep’e farklı estirmeye çalışıyor. Kendi veya çevresindeki kadınlar gibi olmasın diye onu evlilikten uzak tutmaya ve okutmaya uğraşıyor. Çağına ayak uyduruyor. Cüneyd aynı tarikatta yetişenlerden daha derin, daha entelektüel, daha kırgın. Seküler ailemizin Suavi dedesi ve kızı Hande’den görüyoruz ki aynı siyasi olaylara aynı çevreden farklı yaklaşımlar çıkıyor. Biri ‘28 Şubatçı’, diğeri ‘yetmez ama evet’çi olmuş; Levent’se muhtemelen geriye kalan sekülerleri temsil ediyor; babası gibi rüzgâra duvar örmüyor ama kız kardeşi gibi kumar da oynamıyor.  Karakterlerin bu kısa özetini isimlere takılmadan düşünürsek dizi aslında ikiye ayrılmış gibi görünen toplumun bir yelpaze olduğunu hatırlatıyor.

7.  bölüm fragmanı:

Künye
Yayın mecrası: NOW TV
Yapım: Gold Film
Yapımcı: Faruk Turgut
Yönetmen: Ömür Atay, Özgür Sevimli
Senaryo: Şükrü Necati Şahin, Melih Özyılmaz, Ceylan Güleç
Müzik: Ender Gündüzlü, Metin Arıgül, Can Sanıbelli
Oyuncular: Özgü Namal, Özcan Deniz, Mert Yazıcıoğlu, Erkan Avcı, Mert Turak, Hazal Türesan, Selen Öztürk, Şerif Erol, Duygu Sarışın, Sitare Akbaş, Tuğrul Tülek, Yakup Turğut, Asiye Dinçsoy, Mina Demirtaş, Esma Yılmaz, Zehra Kelleci, Cemre Melis Çınar, Can Kızıltuğ, Mısra Tüfek, Oğulcan İnan,  Ömer Faruk Uluocak, (konuk oyuncu) Hamdi Alkan

Dizicinin Rehberi – ‘Kızıl Goncalar’: Kadına dair