Lübnanlı yazar ve heykeltıraş Semir Mansur kille yaptığı heykellerde Lübnan’daki çatışmaların tanıkları olan insanların acılarını, umutsuzluklarını ve direnişlerini betimliyor. Sanatçıya göre her bir yüz anlatılmaya değer birer hikaye...

  1. Semir Mansur Lübnanlı bir yazar ve heykeltıraş. O da milyonlarca insan gibi savaşın ortasında bir hayat sürüyor. Hayatına devam ederken de savaşın çirkin yüzünü heykelleriyle sanata dönüştürüyor. Sanatçı ülkenin güneyinde İsrail ordusu ile Hizbullah arasında yaşanan çatışmalara tanıklık eden insanların duygularını yaptığı heykellere yansıtıyor.

Hebbariye beldesi sakinlerinden heykeltıraş Semir Mansur da kil kullanarak yaptığı büstlere “savaş atmosferini” yaşayan belde sakinlerinin yüz ifadelerini işliyor. Mansur bölgeden topladığı kille yaptığı büstlere hüzünleri, umutsuzlukları ya da azim ve kararlılıklarıyla bölge halkının hikayelerini nakşediyor.

Tiyatro ve kısa hikaye yazarlığının ardından eşi vasıtasıyla kil ve heykeltıraşlıkla tanışan Mansur yıllardır heykel yapıyor. Heykeltıraşlığın çok yönlü ve geniş bir dünyasının olduğunu anlatan Mansur kendisini daha çok kille heykel yapmanın cezbettiğini ve bu maddeye Lübnan’ın güneyinde kolaylıkla ulaşabildiğini anlattı: “Kilin dünyası çok boyutlu olduğu için insanın hayal dünyasının sınırlarını zorluyor. Ona şekil vermeye çalıştığınızda, gerçek dünyada değiştiremeyeceğiniz bir şeyi elinizle şekil vererek değiştirmeniz mümkün oluyor.”

Semir Mansur “Gerçekte değiştiremeyeceğiniz şeyleri elinizle yaptığınız heykellerde değiştirebilirsiniz” diyor.

 

Mansur’un evinde kilden yapılmış çok sayıda büst bulunuyor. Hebbariye’de gördüğü insanların yüzlerinin kendisinde bıraktığı izleri heykellerine yansıtan Mansur “her bir yüzün bir hikayesi ve her bir hikayeden de çıkarılacak ders var” diyor.

Sanatçı yaptığı yaşlı bir kadın heykelini da şu sözlerle anlatıyor: “Mesela bu yüz köydeki yaşlı bir teyzeye ait. Bu yüzü farklı açılardan görebilirsiniz; anne, komşu ya da gün görmüş yaşlı bir kadın. Bu yüzde aynı anda hem hüznü hem tebessümü, hem de kırışık yanaklarındaki duyguyu görebilirsiniz.”

Mansur başka bir heykelde ise İsrail’in yaklaşık bir ay önce attığı fosfor bombası nedeniyle Hebbariye’de yanan çam ağaçlarıyla insan yüzünü birleştirdiğini anlatırken “Heykelde çam ağacının acı çektiğini ve bu yüzün ‘beni neden yaktınız’ diye sorduğunu söylüyor.

Mansur’un şekil verdiği bir başka yüz ise 27 Mart’taki saldırıda hayatını kaybeden bir ilk yardım görevlisi oldu. Mansur bu yüzü insani görevini yaparken saldırıya uğradığı için üzgün tasvir ettiğini anlattı. Lübnan’ın güneyindeki El-Hebbariye beldesi İsrail-Hizbullah çatışmalarının yaşandığı yerlerden. İsrail savaş uçaklarının beldede Cemaat el-İslami’ye bağlı Lübnan Ambulans Cemiyeti Merkezi’ne 27 Mart’ta düzenlediği hava saldırısında yedi ilk yardım görevlisi hayatını kaybetmişti.

Andriake Kazıları’nda yılın bulgusu: Türkiye’de ilk kez rastlanan cam levhalar ortaya çıktı