Sadberk Hanım Müzesi, Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. Yıldönümünü özel bir sergiyle kutluyor. Abdülmecit Efendi Köşkü’ndeki Maziden Atiye Zarafet isimli bu sergiyi gezmek Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminden Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadın kıyafetlerini görmek için bir fırsat.
Abdülmecit Efendi, Osmanlı’daki en renkli karakter miydi?
Abdülmecit Efendi’nin köşkünde konuşlanan sergi, Abdülmecit Efendi’nin eşi Şehsuvar Kadınefendi’nin gelinliğini de barındırıyor. En güzel gelinlik bence onunki değil, ama bir bakıma en ihtişamlısı o. Ne de olsa bir sultanın oğluyla evlenmiş. Evet, Abdülmecit Efendi Sultan Abdülaziz’in oğlu. Sultan Abdülaziz ise, tarihte Batı’ya giden ilk padişah.
1867 Paris Fuarı’nı görme bahanesiyle Paris’e gelen Abdülaziz’in yanında, 1876’da kendisi tahttan indirilince Osmanlı’yı 33 sene idare edecek Abdülhamit de var. Abdülhamit iktidara geçtiğinde sekiz yaşında olan küçük Abdülmecit’i Yıldız Sarayı’nda denetim altında büyütüyor.
Abdülmecit, Osmanlı’nın son veliahtı ve halifesi olmasının yanı sıra, tek ressam padişah ve aynı zamanda müzisyen. 1944’te sürgünde Paris’te ölüyor. Eşi Şehsuvar Kadınefendi ile ilgili pek kaynağa rastlayamadım. Ama yakın zamanda SSM’de yer alan Şehzadenin Sıradışı Dünyası: Abdülmecit Efendi Sergisi’nde, Abdülmecit’in bizzat kendi yaptığı bir Şehsuvar Hanım portresi sergileniyordu. İşte bu ilginç tarihin önemli bir nişanesini, Abdülmecid’in kendi köşkünde görmek gerçekten özel.
Osmanlı’da kadınlar kaç yaşında evlenirdi?
Serginin en göz alıcı yerinde, tam girişte yer alan rüya gibi gelinliklerin birçoğu neredeyse çocuk boyutunda. Birden fazla eş almanın da mümkün olduğu Osmanlı evliliklerinde, acaba ortalama yaş neydi diye merak ettim. Bu soruma cevap bulamasam da, bu vesileyle 1917 yılında çıkan Hukuk-ı Aile Kararnamesi’nden haberdar oldum. Osmanlı’da başlayan Batılılaşma hareketi, ileri gelen ailelerde kadınların da eğitim alabilmesinin yolunu açmış, hatta çokeşlilik gibi kavramları da tartışılabilir kılmış.
1913’te Kadınlar Dünyası isimli bir dergi, kadın haklarını savunmak amaçlı yayına bile girmiş. Hukuk-ı Aile Kararnamesi ile kadınların 17 yaşından evvel evlendirilmemesi kuralı getirilmiş. Ancak çokeşliliği de sınırladığından olsa gerek, bu kararname sadece 1,5 yıl yürürlükte kalabilmiş. Kararnameden öncesine değinen kaynaklar ise, 9 yaşından itibaren çocukların evlendirilebildiğini gösteriyor. Yani bu zarif elbiseler belki de hüzünlü gerçeklerin ifadesi.
Bir büyük Türk gizemi olarak Latife Hanım
Atatürk’ün eşi Latife Hanım’ın bazı kıyafetlerini sergide “Dansa davet. Çarliston modası” kısmında görebiliyoruz. Topu topu 2,5 yıl süren evlilikleri hakikaten de Çarliston döneminin tam göbeğine denk düşüyor.
Latife Hanım’ın yapılmayanı yapıp, dini nikahta müstakbel eşinin yanında yer almasından dahi anlaşılabileceği gibi, o çağdaş Türk kadını için bir modeldi. Dünya basının Latife Hanım’dan “peçesiz gelin” diye bahsetmesi, Latife Hanım’ın bir insanın ötesinde bir simge olmasının da işareti.
Sergide giysileriyle ve fotoğraflarıyla gayet asil biçimde temsil edilen Latife Hanım, kısacık süren evliliğinden sonra, derin bir sessizliğe gömülüyor. Oysa hakkında daha çok şey bilmek isterdim. Mesela Atatürk ölmeden evvel, kendisini Dolmabahçe Sarayı’na davet ettiğinde acaba ne konuşmuşlardı? Sanırım İpek Çalışlar’ın Latife Hanım kitabını okumanın tam zamanı.
Moda ikonu Mevhibe İnönü
Bence en şık kıyafetler ‘Başkentin hanımefendileri’ bölümünde yer alan Mevhibe İnönü’nünkiler. At binme kılığından, balo kıyafetlerine Mevhibe Hanım’ın giysilerine sergide epey yer verilmiş. Mevhibe Hanım’ın evliliğinin ilk yılları ise oldukça çileli. İsmet İnönü sadece 21 günlük evliyken, Mevhibe Hanım’ı bırakıp cepheye gidiyor. 1919’da doğan ilk çocukları İzzet ise 1921’de vefat ediyor.
Ve en güzel sürpriz, bir zarafet ikonu olarak Atatürk
Sergide Atatürk’e çok özel bir alan açılmış. Valizinden, mendiline, daha önce görmediğim yavru köpekli fotoğraflarından, ayakkabılarına birçok özel parça vardı. Atatürk, bir erkeğin hem şık, hem zarif olabileceğine halen en iyi örnek. Kadınların önünü açan bu lidere, bu şekilde bir bağlam oluşturarak yer verilmesi başlı başına şık bir hareket.
Cumhuriyet’in 100. Yılında kadınları odağa alan böyle bir kavramsal çerçeve kurmak, kadınlar için nelerin değiştiğini söylev çekmeden düşündürmek, zarafetin de tarihi bir olgu olduğunu göstermek ve odakta kadınlar olsa da, Atatürk’ü ustalıkla bu kavramsal çerçevenin içine yerleştirmek…
Tüm bunları görmek beni mutlu etti. Sergide dikkat çekici başka birçok nokta daha var, mesela ‘Yaslı Gittim, Şen Geldim’ marşının bestekarı Leyla Saz’ın eşyaları. Ama onları okumayın, yerinde görün isterim. Borusan Kocabıyık Vakfı’nın hazırladığı Cumhuriyetin Yüzü sergisi ise ayrı bir yüz akı. O da başka bir yazının konusu olsun. Merak edene, İstanbul sonsuz kapılar açıyor.
‘Maziden Atiye’ 17 Mart 2024’e kadar Pazartesi hariç her gün 11.00-19.00 arası Kuzguncuk Kuşbakışı Cad. No.18’deki Abdülmecid Efendi Köşkü’nde gezilebilir.